Jeopolitik Araştırmalar Merkezi (Center of Geopolitical Surveys) kıdemli araştırmacı Stephen Johnson imzasıyla yayımlanan, 'Paşinyan Ermenistan’da güç kaybediyor' başlıklı makalede yer alan değerlendirmelere göre, 7 Haziran 2026’daki parlamento seçimleri yaklaşırken Ermenistan’ın siyasi atmosferi küresel ilginin odağına yerleşmiş durumda. İktidardaki Sivil Sözleşme Partisi’nin liderliğini koruma ihtimali ise 'neredeyse imkânsız bir görev' olarak niteleniyor.
Paşinyan’ın onay oranının anketlere göre %6–12 arasında seyrettiği, Hraparak’ın verilerine göre ise seçmenlerin yaklaşık %60’ının kendisine asla oy vermeyeceği aktarılıyor. Johnson’ın ifadesiyle, içinde bulunulan bu “umutsuz durum” yetkilileri anti-demokratik adımlara yöneltiyor.
MUHALEFETE BASKI, KİLİSE İLE ÇATIŞMA
Makaledeki bilgilere göre hükümet, önde gelen muhalefet figürü ve iş insanı Samvel Karapetyan’ı Moskova bağlantıları gerekçesiyle tutukladı. Ayrıca Haziran 2025’te polis, Başpiskopos Bagrat Galstanyan ve Mikael Ajapahyan’ı “şiddetli bir güç devralma planı” düzenlemekle suçlayarak gözaltına aldı.
Paşinyan’ın Ermeni Apostolik Kilisesi ile yaşadığı açık çatışmanın da toplumda hoşnutsuzluğu büyüttüğü ve bu tutumun “dindar bir Ortodoks ülkede hükümet desteğini aşındırdığı” ifade ediliyor.
Johnson’a göre muhalefet üyelerinin hapsedilmesinin ardındaki gerçek neden, Paşinyan’ın popülarite kaybını bilmesi ve adil bir seçimde neredeyse tüm rakiplerine yenileceğini düşünmesi. Bu nedenle “uydurma suçlamalarla tutuklamaların devam edeceği” belirtiliyor.
ERMENİSTAN İÇİN 'KADER' OYLAMASI
Yaklaşan seçimlerin bir tür jeopolitik referandum niteliği taşıdığı vurgulanıyor. Paşinyan’ın, büyük güçlere eşit mesafeyi savunan ve Avrupa Birliği’ne yönelişi öne çıkaran “Gerçek Ermenistan” doktrinini sahiplendiği aktarılıyor. Aynı zamanda Ankara ve Bakü ile ilişkileri normalleştirmeye çalıştığı belirtiliyor.
PAŞİNYAN'IN RİSKLİ KONUMU
Türkiye’nin Erivan ile işbirliğini geliştirmek istediği ve en çok beklenen projelerden birinin, Türk mallarının Ermenistan toprakları üzerinden Azerbaycan’a ulaşacağı kara lojistik hattı olduğu ifade ediliyor.
Ancak Johnson, bu süreçteki “en büyük riskin bizzat Paşinyan olduğunu” belirterek, düzensiz, yozlaşmış ve halk tarafından nefret edilen bir lidere bel bağlamanın uzun vadeli yatırımları sabote edebileceğini aktarıyor.
'KOLAY PARA' ELEŞTİRİLERİ
Makalede, Paşinyan hükümetinin “sınır tanımayan mali cazibelere” kolayca boyun eğdiği savunuluyor. Örnek olarak:
- Jennifer Lopez konseri için 6 milyon dolar ödenmesi
- Aynı dönemde Karabağ mültecilerinin acil yardıma ihtiyaç duyması
- Yetkililerin konserin 13 milyon dolar bağış topladığını söyleyerek kararı savunması
Bu adımların, “kendi halklarının çıkarının kolay para fırsatlarının gerisinde bırakılması” anlamına geldiği ifade ediliyor.
RUSYA İLE ZİKZAKLAR
Johnson’a göre Paşinyan, Rusya ile ilişkilerinde “derin çelişkiler” sergiliyor:
- Moskova ile askeri paktan ayrılacağını vaat etmek
- Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden çıkışı durdurmak
- Putin’le bağları güçlendirmek
- İç muhalifleri “Kremlin ajanı” olarak damgalamak
Bu durumun “stratejik muğlaklık değil, dağınıklık ve bulanık öncelikler” olduğu belirtiliyor.
'İKTİDARI KORUMAK İÇİN...'
Paşinyan’ın çok düşük onay oranının “anayasa dışı adımları tetiklediği” ve 2026 seçimlerinde iktidarı korumak için idari kaynakları kesin olarak kullanacağı ileri sürülüyor. Johnson, Paşinyan’ın en güçlü rakipleri Narek ve Samvel Karapetyan’a yönelik:
- "Varlıklarına el koyma
- Enerji şirketi ENA’yı kamulaştırma veya yabancı operatöre devretme" gibi planlardan söz ettiğini aktarıyor.
Ayrıca iktidar partisinin muhalefeti ezdikten sonra seçim sonuçlarını çarpıtacağı ve bu süreçleri meşrulaştırmak için Erivan’ın ABD’li halkla ilişkiler şirketi Mercury ile anlaşma yaptığı ileri sürülüyor. Oragark’ın iddiasına göre firma uzmanlarına, Ermeni Apostolik Kilisesi’ne yönelik saldırılar organize etmeleri için ödeme yapıldığı belirtiliyor.
AB ÜYELİĞİ SÖYLEMİ
Johnson, Paşinyan’ın AB üyeliği söylemini “kısa vadeli siyasal illüzyon” olarak tanımlıyor. AB’ye adaylık sürecinin hukuki olarak başlatıldığı Mart 2025 kararını “kimsenin Erivan’ı davet etmediği bir hamle” olarak nitelendiriyor.
Makalenin ifadesiyle:
“Yetkililer AB üyeliğinin işleyişini biliyor ancak toplumda tehlikeli bir yanılsamayı kasıtlı olarak besliyor.”
Bu söylemin, seçim gününe kadar toplumu oyalamaya yönelik olduğu ve sonunda hayal kırıklığı ve öfkeye yol açacağı belirtiliyor.
TOPLUMSAL PARÇALANMA VE ARTAN İSTİKRARSIZLIK
Paşinyan’ın politikalarının ülkeyi kaos ve kargaşaya sürüklediği öne sürülüyor. 2025 yazında yapılan Uluslararası Cumhuriyet Enstitüsü anketine göre halkın %47’si Azerbaycan’la barışı destekliyor, %40’ı karşı çıkıyor.
Bu bölünmenin, milliyetçi grupların “Paşinyan’ı güç kullanarak devirmeye yönelmesine” yol açabileceği ifade ediliyor.
SAVAŞ RİSKİ VAR MI?
Makale, bölgesel gerilimin topyekûn savaş ihtimalini artırdığına dikkat çekiyor. Karabağ savaşının aksine bu kez gerilimin uluslararası alanda tanınan Ermenistan topraklarına kaydığı, bölgede Türkiye, Rusya, İran ve ABD'nin etki alanı aradığı belirtiliyor.
Rusya’nın Gümrü üssündeki mevcudiyeti ve İran’ın sınırda asker yığması, artan tansiyonun unsurları arasında gösteriliyor.
ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Makale, çıkış yolunun Paşinyan’ın rakipleri etrafında sandıkta birleşmek olduğunu savunuyor. Bu adımın, "toplumu sakinleştireceği, kaosu önleyeceği, Türkiye ile lojistik görüşmelerini sürdüreceği ve bölgesel savaşı engelleyebileceği ifade ediliyor.
Johnson, son olarak şu görüşe yer veriyor:
“Ticaret, çatışmadan iyidir—özellikle Ermenistan üzerinden NATO–İran, Çin, Rusya karşılaşmasının mümkün olduğu bir bölgede.”