Kazılarda, ikinci yüzyılda bölgede görev yapan Roma süvari birimi Ala’ya ait olduğu düşünülen 100’den fazla ata ait iskelet kalıntısı bulundu. Yapılan radyokarbon tarihleme analizleri, bu atların M.S. 100-150 yılları arasında yaşadığını ortaya koydu.
Kazıya liderlik eden Stuttgart Bölge Konseyi’ne bağlı Anıt Koruma Dairesi’nden Sarah Roth, bu büyüklükte bir Roma dönemi at mezarlığının çok nadir görüldüğünü belirtti. 1920’lerden bu yana bölgede tekil at gömüleri bulunmuş olsa da, 2024’te yapılacak bir inşaat öncesi gerçekleştirilen kazılar, beklenmedik yoğunlukta at kalıntısı ortaya çıkardı.
Ala birliğine bağlı süvarilerin, o dönemde Roma İmparatorluğu’nun sınırlarını denetlediği ve acil durumlarda atların kara ulaşımında en hızlı araç olarak kullanıldığı biliniyor. Birlikte yaklaşık 500 süvari ve en az 700 at bulunduğu tahmin ediliyor.
Mezarlık, askeri yerleşkeye yaklaşık 400 metre, sivil yerleşime ise 200 metre uzaklıktaydı. Ölen atlar, sığ çukurlara yan yatırılarak gömülmüş ve bu gömüler genellikle üst üste gelmeyecek şekilde düzenli yerleştirilmişti. Bu da mezarlığın işaretli olabileceğini düşündürüyor.
Atların aynı anda bir savaş ya da salgında ölmediği, çeşitli hastalıklar, yaralanmalar veya görev dışı kalmaları sonucu gömüldüğü ifade ediliyor. Bazı atların yürüyebilecek durumda olduğu sürece mezarlığa kadar getirildiği ve orada öldürüldüğü düşünülüyor.
Kazılarda sadece bir ata mezar eşyasıyla birlikte rastlandı. Bu at, ön bacağının kıvrımında yerleştirilmiş iki testi ve küçük bir yağ lambası ile gömülmüştü. Roma döneminde bu tür mezar eşyaları genellikle insanlara ait gömülerde görülüyor. Roth, bu durumun söz konusu atın sahibine ne kadar değerli olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Mezarlıkta ayrıca yüzüstü ve mezar eşyası olmadan gömülmüş bir erkeğe ait iskelet bulundu. Bölgede 500 metre ötede bir insan mezarlığı bulunmasına rağmen bu kişinin burada gömülmesi, Roma toplumu içinde dışlanmış bir birey olduğunu düşündürüyor.