Rüyalar, sadece rastgele imgelerden oluşmaz; aslında beynimizin bilinçaltı ve duygusal dünyamızla kurduğu derin bir iletişim biçimidir.
Rüyalar aracılığıyla, bastırdığımız düşünceler, günlük hayatta farkında olmadan biriktirdiğimiz duygular ve zihnimizde yer eden kişilerle kendimizce bir “konuşma” gerçekleştiririz.
Bilim insanları, uykuda beynimizin kimlerle ve hangi süreçlerle iletişime geçtiğini, rüyaların aslında nasıl işlediğini ve psikolojik sağlığımızı nasıl etkilediğini ortaya koyan çarpıcı bulgulara ulaşıyor.
RÜYANIN DOĞUŞU
Rüya görme genellikle REM (Rapid Eye Movement - Hızlı Göz Hareketi) uykusu sırasında meydana gelir. Bu evrede beynimizin prefrontal korteksi (mantıklı düşünme ve karar verme merkezi) daha düşük aktivite gösterirken, duygusal ve hafızayla ilgili olan limbik sistem oldukça aktiftir.
Rüya görme sırasında beyin, gün içindeki deneyimlerimizi ve duygularımızı, uzun süreli belleğe yerleştirmek için işleme tabi tutar. Bu süreç, beynimizin içsel bir konuşma şeklidir; yaşadığımız deneyimlere dair bir "psikolojik muhakeme" ya da duygusal bir yeniden değerlendirme gibidir.
American Psychological Association'a göre rüyalar, sıklıkla bireyin yakın çevresi, ilişkileri, endişeleri ve bastırılmış duygularıyla bağlantılıdır. Rüyaların içerdiği simgeler, bilinçaltında işlenememiş veya dışa vurulamamış duygusal süreçlerle ilişkilidir. Örneğin, bir araştırmaya göre rüyalarda çoğunlukla tanıdığımız kişiler, yakınlarımız ve iş arkadaşlarımız gibi günlük yaşamda duygusal bağ kurduğumuz kişilerle ilgili içerikler yer alır. Bu durum, beynin kendini ve sosyal ilişkilerini yeniden yapılandırma çabasının bir parçası olarak açıklanır.
KENDİ BİLDİKLERİMİZİ KENDİMİZLE KONUŞURUZ...
Harvard'da gerçekleşen uyku ve öğrenme üzerine yapılan medikal araştırmalarda göre rüyaların bir diğer işlevi ise öğrenme ve hafıza süreçlerine katkıda bulunmasıdır.
Beynimiz, uykuda yeni bilgi ve becerileri pekiştirir, bu süreçte özellikle duygusal bağlama sahip anılar üzerinde çalışır. Bu, beynin kendisiyle ve hatıralarla "konuştuğu" bir süreçtir. Yani rüya sırasında aslında yeni öğrendiğimiz bilgileri zihinsel olarak tekrar edip kendimize anlatırız.
BASTIRILAN ARZULAR ORTAYA ÇIKIYOR
Psikanalitik açıdan bakıldığında ise rüyalar, Freud’un da savunduğu gibi, bilinçaltının bastırılan arzuları, korkuları ve çelişkileri ifade etme yoludur. Rüya sırasında, beynimizle kendi bilinçaltı duygularımız arasında bir tür diyalog kurulur. Bu nedenle, uykuda konuştuğumuz "kişiler," aslında bilinçaltımızın birer yansıması olabilir.