1970'li yıllarda SSCB'de yüksek katlı konut binalarının toplu olarak inşa edilmeye başlanmasının ardından, 9 katlı binalar ana yapı formatı haline geldi. 

Sovyet mimarisinin belirgin örnekleri olarak şehir siluetlerinde önemli bir yer tutan bu binaların neden 9 katlı olduğunu merak ettiniz mi? 

Popüler YouTube kanalı "Max Romanchuk"un yazarı, bu tercihin yalnızca ekonomik nedenlerden değil, aynı zamanda teknik standartlardan da kaynaklandığını belirtiyor. Glavred, SSCB'de neden 9 katlı binaların yaygınlaştığını araştırarak bu soruya yanıt aradı.

Sovyetler Birliği'nde 1950'li yıllarda, her aileye ayrı bir ev sağlama amacıyla Kruşçev binalarının inşasına hız verildi. Bu dönemde, ana hedef mümkün olduğunca ucuz ve işlevsel daireler inşa etmekti. Ancak 1970'li yıllarda, nüfus artışı ve bina yoğunluğunun arttığı dönemde, daha yüksek katlı binalara duyulan ihtiyaç ortaya çıktı. Bu gereksinimle birlikte, 9 katlı binaların inşaatına başlandı ve bu yapı biçimi, dönemin önemli bir özelliği haline geldi.

SSCB'de 9 kattan daha yüksek binaların inşa edilmemesinin nedeni, ekonomi ve teknik gereksinimler arasında bir denge kurma gerekliliğiydi. 

Max Romanchuk’a göre, 9 katlı binalar, bu uzlaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıktı. GOST standartlarına göre, on katlı yapılara, hem kargo hem de yolcu taşımak için iki asansör kurulması gerekiyordu. Ayrıca, 28 metreden yüksek binalarda dumansız yangın merdivenlerinin bulunması zorunluydu. Bu ek maliyetler ve teknik gereksinimler, dokuz katın ötesine geçilmesini engelledi.

9 katlı binaların yüksekliği, 27 metrenin biraz üzerinde olup, bu da ikinci bir asansör ve özel yangın yapıları gibi ek maliyetlerden kaçınmayı mümkün kıldı. Bu durum, 9 katlı binaların inşa maliyetini, on veya on iki katlı yapılara kıyasla önemli ölçüde daha düşük hale getirdi. Bu nedenle, 9 katlı binalar, hem ekonomik hem de teknik açıdan daha verimli bir seçenek olarak tercih edildi.

Daha yüksek binaların inşası, ek teknik ve mali kaynak gerektiriyordu. Romanchuk'a göre, ayrıca 9 kattan yüksek binalarda doğal gaz sağlamak için özel pompa istasyonları gerekiyordu, bu da büyük maliyetler doğuruyordu. Bu nedenle, gaz sobaları yerine elektrikli sobalar kuruldu, ancak bu da güçlendirilmiş elektrik kabloları ve ek trafo merkezleri gerektiriyordu.

Ayrıca, bu binalar daha güçlü toprak yapıları talep ediyordu, bu da birçok bölgede inşaatı zorlaştırıyordu. Bazı görüşler, 9 katlı binaların yüksekliğinin yangın merdivenlerinin teknik kapasitesiyle ilgili olduğunu savunsa da, Romanchuk bu görüşü reddediyor. 1966'da hidrolik tahrikli 30 metrelik yürüyen merdivenler ve 1970'lerde itfaiye araçlarında kullanılan 32 metrelik merdivenler, yangınla mücadele ekipmanının yeterli olduğunu gösteriyor. SSCB'deki dokuz katlı binalar, ekonomi, teknik standartlar ve mevcut altyapı arasında en uygun uzlaşmayı sağladı. Romanchuk, bu kararın inşaat ve işletme maliyetlerini minimumda tutarak milyonlarca aileye uygun fiyatlı konut sunulmasına olanak tanıdığını belirtiyor.