Gümüş balığı, bahar aylarının habercisi olarak tezgahlarda yerini alır ve tıpkı ilk açan laleler gibi büyük bir heyecanla beklenir.
Sadık bir hayran kitlesi olan bu nadir balık, özellikle St. Petersburg gibi kıyı şehirlerinde büyük bir özlemle karşılanır.
19. yüzyıldan bu yana panayırlarda kovalarla satılan gümüş balığı, baharın gelişiyle birlikte yeniden tezgahların önünde uzun kuyruklar oluşturuyor.
Küçük, yumuşak etli ve neredeyse hiç kılçığı yok
Bu balığı bu kadar özel kılan en önemli özelliklerinden biri, kendine has aromasıdır. Taze tutulmuş gümüş balığı, salatalık gibi ferah bir kokuya sahiptir. Bu eşsiz koku, balıkta bulunan trimetilamin adlı özel bir maddeden kaynaklanır ve başka hiçbir balıkta bu kadar belirgin şekilde hissedilmez.
Lezzetiyle de dikkat çeken gümüş balığı, küçük, yumuşak etli ve neredeyse hiç kılçığı olmamasıyla kızartma için ideal bir seçimdir.
Temizleme konusunda ise küçük balıkların iç organlarının kızartma sırasında adeta "buharlaşması" nedeniyle genellikle ekstra bir işleme gerek duyulmaz.
Gümüş balığı, çıtır bagetler ya da ekşi krema, sarımsak ve otlarla hazırlanan bir sos eşliğinde servis edilebilir. Ayrıca limon ve bir kadeh beyaz şarapla da mükemmel bir uyum sağlar.
Baharın taze kokusunu sofralara taşıyan bu lezzet, her yıl olduğu gibi bu sezon da büyük bir ilgiyle karşılanıyor.