Türkiye Futbol Federasyonu, son 2 yıldaki üçüncü başkanlık seçimi için geri sayıma geçti.
2022'de 1 yıl için göreve gelen ve 2023'te tekrar aday olup görev süresini 4 yıl daha uzatan mevcut başkan Mehmet Büyükekşi, kaos, kavga ve gerilimle geçen sezonun ardından baskılara dayanamayıp yeniden seçim kararı aldı.
"Türk futbolunun en karanlık dönemi" olarak lanse edilen 2023-24 sezonunun mimarı olan Mehmet Büyükekşi, kendisine yönelik yoğun tepkilere rağmen üçüncü kez adaylığını açıkladı.
2019-2021 yılları arasında Gaziantep FK başkanlığı yapan ve 2008'den beri Galatasaray Kongre Üyesi olan Mehmet Büyükekşi, son iki TFF seçimine 'iktidarın işaret ettiği kişi' sıfatıyla tek aday olarak girdi. Bu kez, Trabzonspor eski başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve uzun yıllardır Türk futbolunun içinde olan Servet Yardımcı, Büyükekşi'ye rakip olarak sahneye çıktı.
Ancak Servet Yardımcı'nın, adaylık başvurusu kabul edildikten 1 gün sonra, üstü kapalı şekilde 'tehdit' edildiğini söyleyerek adaylıktan çekildiğini açıklaması, Türkiye'deki karanlık siyaset-futbol ilişkisini yeniden tartışmaya açtı.
Bu haberde, Mehmet Büyükekşi'nin 2 yıllık TFF başkanlığının ve başkan adaylığının anatomisini, Servet Yardımcı'yı adaylıktan çekilme kararına iten süreci ve Türk futbolunun üzerine çöken karanlık siyasetin izlerini takip ettik...
(Adı rüşvet skandalına karışan eski Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, dönemin Başbakanı Erdoğan ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi - 2014)
"SİYASET FUTBOLU MANİPÜLE EDİYOR"
Sözde 'özerk' bir yapıya sahip olan Türkiye Futbol Federasyonu, özellikle 12 Eylül 1980 darbesiyle başlayan sürecin sonucu olarak, gün geçtikçe 'devlet-iktidar' ikilemine bağımlı hale geldi.
Milyonlarca insanın hayatında önemli bir yer tutan futbolun büyüleyici dünyası, politikacıların, futbolun geniş kitleler üzerindeki etkisini fark etmesi ve bu gücü kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı hedeflemesiyle farklı bir boyut kazandı.
Siyaset ile futbolun iç içe geçtiği bu coğrafyada, yeşil sahalardaki rekabet ile siyasi manevralar birbirini besler hale geldi. Kısa vadeli başarı odaklı yöneticiler sebebiyle ekonomik özgürlüğünü kaybeden kulüplerin, milyarlarca dolarlık sektör olan futbolu avucunun içinde tutmak isteyen siyasilerin güdümüne girmekten başka çaresi kalmadı.
Konu hakkında görüşlerine başvurduğum usta gazeteci ve spor yazarı Bağış Erten, siyasetin artık futbola müdahale etmekten öte, futbolu manipüle ettiğine dikkat çekti:
Son dönemde siyaset futbola müdahale etmiyor, futbolu manipüle ediyor. Manipülasyon ile müdahale arasında nitelik farkı var. Her seferinde ellerine yüzlerine bulaştırmalarına rağmen bunu yapıyorlar. Sadece futbol değil, hiçbir özerk alan manipülasyona uygun değil. Spor, iki kere uygun değildir. Çünkü ne yaparsanız yapın, herkesin gözü önünde yapıyorsunuz. Yaptığınız her yanlışı, herkes görüyor.
Türk futbolunun tarihine baktığımızda, siyasetin müdahaleleri ve etkileriyle şekillenen birçok olayla karşılaşırız. Kulüp yönetimlerinden, federasyon seçimlerine, stadyum projelerinden, transfer politikalarına kadar pek çok alanda siyasi etkileşimlerin izlerini görmek mümkün. Bu müdahaleler kimi zaman futbolun gelişimine katkı sağlarken, çoğu zaman da tartışmalara ve çekişmelere yol açarak, oyunun ruhuna zarar vermeye devam ediyor.
"TÜRKİYE'DE DİBE VURMAK ÇOK ZOR"
Görünürde siyasetin 'Dört Büyükler' üzerindeki etkisi tartışılsa da, özellikle iktidar kanadının Anadolu kulüplerini tamamen ele geçirdiğini söylemek mümkün. Borç batağındaki kulüplerin transfer tahtasını açan milletvekilleri, futbolcu transferlerinde menajer gibi hareket eden bakanlar, seçim zamanı kulüp tesislerinde cirit atan siyasetçiler, Türk futbolunda olağan bir durum haline geldi.
Futbolda dibi görmeye yakın olduğumuzu ve Dört Büyükler'den ziyade diğer kulüplerin bu konudaki önemine değinen Bağış Erten, sözlerine şöyle devam etti:
Belki bu sefer, kulüpler bir araya gelip buna dur demedikçe her şeyin devam etmeyeceğini dibe vurunca görürler. Türkiye'de dibe vurmak çok zor. Dip bitmek bilmiyor. Ama galiba futbolda onu görmeye yakınız. Bu noktada, Dört Büyükler'den ziyade, diğer kulüplerin küçük hesaplar uğruna futbolun geleceğini ateşe atmama sorumluluğunu hissetmeleri lazım. Ama bu kadük genel kurul yapısıyla spordan hiç anlamayan, liyakat açısından son derece sorunlu insanların sırf birilerine yakınlar diye futbolun geleceğine karar vermesi, insanı çok ağır depresyona sokuyor.
Üstelik, son dönemde sıkça duyduğumuz yasa dışı bahis iddiaları da, şimdilik halı altına süpürülen toz taneleri kıvamında...
"AŞAĞIDAN BİR DEVRİME İHTİYAÇ VAR"
Türk futbolunun kurtuluş reçetesi için 'aşağıdan gelen bir devrim' ihtiyacından bahseden Erten, şu ifadeleri kullandı:
Eskiden bazı solcular, çelişkiler keskinleşsin diye sömürü düzenini en çıplak halde gösterecek eylemler yapardı. Emekçilerin üzerindeki baskının artmasının muhtemel bir devrimi tetikleyeceğini umarlardı. Siyaseten çok yanlış bulduğum bu yaklaşımın, ilk defa futbolda ihtimali olduğunu düşünüyorum. Futbolun aşağıdan bir devrime ihtiyacı var. İkame edilemeyen emek sahibi olarak, futbol dünyası bu güce sahip. Zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi yok.
ÖZERK TFF'YE 'ATAMA' BAŞKAN!
TFF başkanları, 90'lı yılların sonuna doğru koltuğa oturan Haluk Ulusoy'dan beri her dönem tartışma konusu oldu. Türkiye'de futbolun endüstriyelleşmeye ve pastadaki payın artmaya başlamasıyla, özellikle 'büyük' kulüplerin TFF'de daha fazla söz hakkına sahip olmaya çalışması bu çekişmeyi körükledi.
Ulusoy'un ilk kez 1997'de başkan seçildiği günden beri aradan geçen 27 yılda, 8 isim (vekaleten göreve gelenler hariç) TFF başkanlığı yaptı. Haluk Ulusoy, Levent Bıçakçı, Hasan Doğan, Mahmut Özgener, Mehmet Ali Aydınlar, Yıldırım Demirören ve Nihat Özdemir'den oluşan zincirin son halkası Mehmet Büyükekşi oldu.
1990'lı yılların ortasından itibaren iş dünyasında adını duyuran Büyükekşi, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanlığı'ndan THY Yönetim Kurulu üyeliğine kadar birçok mevkide farklı görevlerde bulundu.
Ayakkabı sektöründeki yükselişiyle iş dünyasında ismini parlatan Büyükekşi, 2019-2021 yılları arasındaki Gaziantep FK başkanlığı sonrası, 2011'deki Şike Davası'ndan sonra bir türlü dikiş tutmayan Türk futboluna, 2022'de AKP tarafından 'merhem' olarak atandı.
'FETÖ' GÖLGESİ
Büyükekşi'nin şimdilerde 'kanlı-bıçaklı' olduğu Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 2022'deki seçim sürecinde, Mehmet Büyükekşi'nin kardeşi Aykut Büyükekşi'nin Fetullahçı Terör Örgütü üyeliğinden yargılandığına dikkat çekerek şu sözleri söylemişti:
Şu an bir kişi resmi adaydır. Benim sevdiğim saydığım dost olarak bildiğim biridir. TFF başkanı olacak kişinin ailesinden birinci derece kan bağı bu yapıyla dün, bugün ve yarın hiçbir ilişkisi olmamalı. Yeni bir aday bulunması ivedilikle şarttır. Hiçbir şüpheye yer olmamalıdır. Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum lütfen bu hatadan dönelim. Söz konusu adayla şahsen bir sıkıntım yok dostumdur ama elimdeki bilgiler çerçevesinde onda yumuşak karın oluşturabilecek durum söz konusudur.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un, TFF başkanlık seçimine müdahale etmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenmesi, 'özerk' olduğu iddia edilen TFF'nin geldiği noktayı en iyi şekilde özetlerken, Büyükekşi de hakkındaki iddialara şu yanıtı vermişti:
Ben bu ülkeye olan sevgimi, sadakatimi, maddi ve manevi değerlerimi çoktan ispatladım.
Ancak Büyüekşi'nin üzerindeki FETÖ gölgesi bununla sınırlı kalmadı. Eski hakem ve spor yorumcusu Ahmet Çakar, Büyükekşi'nin iki telefonunda FETÖ'nün haberleşme ağı olan ByLock olduğunu öne sürdü:
Mehmet Büyükekşi 2 telefonundan sadece birinde ByLock tespit edildiğini ve özel kaleminin kullandığını söylemişti. Sen bir yalancısın. Sana ait 0530 ve 0532 ile başlayan 2 telefonunda da Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ByLock tespit edilmiş. Mehmet Büyükekşi’nin yalanının içerisinde 250 kişinin kanı var. Ben karımı aramıyorum 1 ayda 55 defa be… Mehmet Büyükekşi’nin yarın sabahtan itibaren Riva’ya girişi yasaklanmalıdır.
SKANDAL DOLU SEZON
Siyasetin üstün gelmesiyle, 2022 ve 2023'te tek aday girdiği seçimleri kazanan Büyükekşi hakkındaki açıklamalarını bu süreçte yumuşatan Ali Koç, artık Büyükekşi için 'iyi niyetli olduğunu düşünüyorum' demeye başlamıştı.
Ancak 5 Ekim 2023'te oynanan Beşiktaş-Lugano maçını statta izleyen TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin, tribünlerin kendisine yönelik küfürlü tezahüratı sonrası dönemin Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi ile yaşadığı tartışma, gelecek aylarda yaşanacak kaosların habercisi gibiydi.
Ardından, Cumhuriyet'in 100. yılındaki Süper Kupa maçının Suudi Arabistan'da oynatılması kararı, Suudilerin maç öncesi Atatürk'le ilgili materyallere engel olmak istemesiyle ülkeler arası krize yol açacak bir süreci başlattı. Maç ertelendi, TFF ise, krizin çıkış noktası olarak Fenerbahçe ve Galatasaray'ı işaret ederek sorumluluk almadı.
Hakem tartışmalarının da zirve yaptığı 2023-24 sezonunda, Ankaragücü eski başkanı Faruk Koca, Rizespor maçından sonra sahaya girerek hakem Halil Umut Meler'i yumrukladı. Futbolda her geçen gün artan gerilim sonrası 'daha ne yaşanabilir ki?' derken, olayların ardı arkası kesilmedi.
Bir hafta sonra İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, Trabzonspor maçında hakemin ikinci gol öncesinde faul kararı vermemesine tepki olarak takımını sahadan çekti.
Mart ayında hakem semineri görüntülerinin sızdırılması, bunca skandal arasında 'çıtır çerez' kalırken, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında taraftarların sahaya girerek futbolculara saldırması futbolun adliye koridorlarına taşmasına neden oldu. Üstelik, gergin geçmesi beklenen maçta hiçbir güvenlik önlemi alınmaması, tartışmaları başka bir boyuta taşıdı.
Ancak bu kadarıyla da kalmadı...
7 Nisan'a ertelenen Süper Kupa maçının tarihine itiraz eden ve Avrupa karşılaşması nedeniyle Galatasaray ile oynanacak mücadelenin başka tarihe alınması talebi karşılık görmeyen Fenerbahçe Kulübü, ezeli rakibinin karşısına U19 takımıyla çıkıp sahadan çekilerek el yükseltti.
YENİDEN ADAYLIĞA GİDEN SÜREÇ
AKP iktidarının dayatması sonrası Büyükekşi'nin TFF'nin başına getirilmesine sessiz kalan veya cılız bir şekilde itiraz eden kulüpler, yaşananların ardından TFF'nin erken seçime gitmesi için imza toplama kararı alarak ilk fitili ateşledi.
Kulüplerin 'acil seçim' çağrısına EURO 2024'ü gerekçe gösteren Mehmet Büyükekşi, 18 Temmuz'u seçim tarihi olarak açıkladı. Birçok kulüp, Büyükekşi'nin, EURO 2024'te olası bir başarıyla yeniden aday olma planı yaptığını söylerken, gelinen noktada bu iddiaların temelinin boş olmadığı ortaya çıktı.
Mehmet Büyükekşi, Türk futbolunun lokomotifi sayılan kulüpler tarafından 'istenmeyen adam' ilan edilmesine ve iktidara yakın bazı cephelerin de muhalefetine rağmen, millilerin EURO 2024'teki çeyrek final başarısı sonrası üçüncü kez adaylığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TFF'ye yönelik 'istikrar' sözlerinin ve daha önce Büyükekşi'yi istifa davet etmesine rağmen, Fenerbahçe Kongre Üyesi olduğu için Servet Yardımcı'nın adaylığını desteklemeyen Galatasaray Kulübü ve iktidarın güdümündeki bazı kulüplerin ibreyi Büyükekşi lehine çevirmesi, Büyükekşi'nin yeniden adaylık kararında son derece etkili olduğunu söylemek zor değil.
Önemli olan iki husus var. Bir tepeden tırnağa federasyonun yapısı, iki teknik kadroların kalıcılığı. Dikkat edin Batı'ya veya dünyadaki işleyişe... Çorap söküğü gibi bir taraftan ör bir taraftan sökülsün, böyle bir şey yok. Yani oturtacaksan bir yapıyı, kalıcılığı, çok önemli. Şimdi bu kalıcılığı yakalayabilmek için de şu anda güzel bir tırmanış, genç bir ekip var. Bu genç ekiple, diğer taraftan da yönetim kadrolarını kalıcı kılmak suretiyle atılacak adımlardan ben netice alınabileceğine inanıyorum. Yoksa durmadan değiştir, tekrar getir. Bugüne kadar öyle olmadı mı? Hep değişti. Teknik kadrolar öyle değişti. Federasyon da aynı şeyleri yaşadı. Öyle olmaz. Yani, Batı'da veya dünyada başarıyı yakalayanlar hep o kalıcı kadrolarla yakaladılar. Onunla neticeye ulaştılar. - Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Ama skandallar halkası sona ermemişti... Büyükekşi'nin karşısında en güçlü aday olan Servet Yardımcı, adaylık başvurusu kabul edildikten 1 gün sonra yaptığı çarpıcı açıklamayla seçim yarışından çekildiğini duyurdu. Ama altı doldurulmaya muhtaç olan açıklamasındaki ifadeler, siyaset-futbol ağının sorgulanmasına neden oldu...
(Türkiye'nin Hollanda maçında attığı golden sonra elini Bilal Erdoğan'ın omzuna atarak sevinen Mehmet Büyükekşi, bu hareketiyle sosyal medyada gündem olmuştu.)
YARDIMCI'NIN 'KUMPAS' İDDİASI!
Rizeli Yardımcı Ailesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına dayanan bir geçmişe sahip. Servet Yardımcı'nın 2014'te hayatını kaybeden babası Şevket Yardımcı, TBMM tarafından "Üstün Hizmet Belgesi" ile ödüllendirilmiş ve ticaret hayatında birçok sektörde önemli işlere imza atmış bir isim. Servet Yardımcı'nın kardeşi Hasan Kemal Yardımcı ise, yakın geçmişte, eski AKP İstanbul milletvekili ve Milli Savunma Bakan Yardımcısı olacak kadar iktidara yakın biri.
İlk kez 2008 yılında, Hasan Doğan'ın listesinden TFF yönetimine giren Servet Yardımcı, birçok kez farklı başkanlar döneminde federasyonda etkin görev aldı. UEFA İcra Kurulu Üyeliği ve UEFA Avrupa Ulusal Federasyonlar Komitesi Başkanlığı görevleriyle TFF'yi Avrupa futbolunun yönetim organında temsil eden Yardımcı, aynı zamanda Fenerbahçe Kulübü'nün de kongre üyesi.
Tüm bu ünvanlarına ve AKP ile yakın ilişkilerine rağmen, Büyükekşi ile başkanlık yarışına girmeye hazırlanan Servet Yardımcı'nın "baskılara" ve "kumpaslara" boyun eğdiğini söyleyerek adaylıktan çekilmesi ve UEFA'daki tüm görevlerinden istifa etmesi, Türk futboluna çöreklenen karanlığın hacmi konusunda yeni endişeleri de beraberinde getirdi.
AKP ile her dönem kol kola olan ve Türk futbolu adına uzun yıllardır hizmetlerde bulunan Servet Yardımcı, TFF başkan adaylığı yüzünden kim veya kimler tarafından şantaja uğradı ya da kumpasa maruz bırakıldı? Bu ve bunun gibi birçok sorunun, kamuoyunun yararı adına Yardımcı tarafından cevaplanması gerektiği açık.
TFF başkanlığına adaylığımı açıklamamın ardından, malum kirli yapı tarafından mevcut sistemin devam edebilmesi adına başlatılan kumpas, Rizeli Yardımcı ailesinin ve benimle birlikte yola çıkan insanların geçmişiyle ve ahlâkıyla asla bağdaşmayacak şekilde, yalanlarla, iftiralarla, kumpaslarla, şahsımı, ailemi, onurumu, haysiyetimi, itibarımı, hedef almaktadır.
Sahip olduğum aile terbiyem, edebim, yetiştirilme şeklim, böyle kirli bir düzenin karşısında durmama, bana inanan, benimle birlikte yola çıkan insanların da kumpaslarla karşı karşıya kalmasına asla izin vermez.
Türkiye'nin her kesimi tarafından değişmesi talep edilen bir futbol yapısının devam edebilmesi adına böyle bir operasyonla karşı karşıya kalmak, tüm futbol ailemiz adına büyük bir sorundur. - Servet Yardımcı.
Değerli futbol kamuoyu,
— Servet Yardımcı (@yardimciservet_) July 11, 2024
TFF'nin 18 Temmuz 2024 tarihinde olağanüstü seçim kararı almasının ardından, Türk futbolunda ve UEFA yönetiminde elde ettiğim bilgi ve deneyimleri, futbolumuzda temiz, şeffaf ve kurumsal bir yapı kurulması için seferber etmek amacıyla başkanlığa aday…
ŞENES ERZİK OPERASYONU
Servet Yardımcı'nın 'kumpas' olarak adlandırdığı olaylardan biri, UEFA'nın, bozkurt işareti yapan milli futbolcu Merih Demiral'a verdiği ceza sonrası Şenes Erzik'e ait olduğu iddia edilen açıklamaların servis edilmesiydi.
Gazeteci Ali Fuat Duatepe'nin iddiasına göre; Anadolu Ajansı ve Mehmet Büyükekşi'nin iletişim ekibi, Şenes Erzik üzerinden Servet Yardımcı'ya kumpas kurdu. Şenes Erzik, bir milletvekili ve Mehmet Büyükekşi’nin de olduğu bir ortamda UEFA’yı eleştirdi. Ancak servis edilen son dakika haberine göre, Şenes Erzik'in, Servet Yardımcı'yı şu sözlerle eleştirildiği öne sürüldü:
Ben UEFA'da görevli, yetkili, sorunlu olsaydım bu soruşturmanın başlatılmasına dahi izin vermezdim. Soruşturma ve verilen ceza sürecinde UEFA Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yardımcı nasıl bir tutum içinde olmuştur da bu skandal kararın çıkmasına engel olamamıştır.
Bu gelişmelerin ardından Şenes Erzik, "Ben böyle bir açıklama yapmadım. Sözlerim çarpıtılmış" diyerek haberi yalanlar ve Anadolu Ajansı, soruşturma açıp paylaşımı sildikten sonra ilgili personeli görevden alır.
(Dönemin TFF Başkanı Nihat Özdemir ve Başkan Vekili Servet Yardımcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte.)
Servet Yardımcı'nın üstü kapalı şekilde tehdit edildiğini söylediği açıklaması, Türk futboluna dair birçok soru işaretini barındırırken, Mehmet Büyükekşi'nin bu olaydaki etkisine yönelik en kritik ipucunu, AKP'li eski milletvekili Metin Külünk şu sözlerle verdi:
Sayın Cumhurbaşkanımız, bu ülkenin lideri Türkiye futbolunun bu kadar kaoslu olmasını ister mi? Mehmet Büyükekşi'nin bu kadar rahat hareket edebilmesinin sebebi, Antep ve Bursa lobisi. Bu lobinin içindekilerin hepsinin FETÖ'yle bağı var! Büyükekşi üzerinden kendi lobisinin gücünü korumak isteyenler var.
ZORAKİ DEMOKRASİ
AKP iktidarı tarafından adaylıktan çekilmesi yönünde baskıya maruz kaldığı iddia edilen Yardımcı'nın, hem kendisine hem de çevresine uygulandığını söylediği baskı kadar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mevcut TFF yönetimine destek açıklamasının da kararında etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek.
Son 2 yılda tek başına seçime giren Büyükekşi'nin, 18 Temmuz'da yapılacak TFF başkanlığı seçiminde, diğer aday İbrahim Hacıosmanoğlu ile yarışacağı 'şimdilik' kesin.
'Özerk' bir yapıda olması gereken Türkiye Futbol Federasyonu'nun, siyaset tarafından çevrelenmesinin son sahnesi ise, 18 Temmuz'daki seçimlerde gerçekleşecek.
Kağıt üzerinde 'demokratik' görünen bu seçimin, Türk futboluna ne gibi bir katkı sağlayabileceği sorusu, gelecek günlerde cevap bulacak...