Toplam 30.630 hektar alanı kaplayan Kapıdağ Yarımadası, doğal, kültürel, tarihsel ve turistik zenginlikleriyle binlerce yıldır insanlık için önemli bir yaşam alanı olmuştur. Bu eşsiz yarımada 6 yıl boyunca Araplara sığınak olmuş ve İstanbul kuşatması için bir üs olarak kullanılmıştı.
674 ile 678 yılları arasında Bizans İmparatorluğu ve Emeviler arasında yaşanan Konstantinopolis'in Birinci Arap Kuşatması, tarihin en büyük ve en uzun süren kuşatmalarından biriydi.
Bu süreçte, Emevi hükümdarı Muaviye, Bizans İmparatorluğu'nu ortadan kaldırmak için büyük bir askeri harekât başlatmış, Muaviye, Şam’ı başkent yaparak Bizans'a karşı stratejik hedefler belirleyerek 668'de oğlu Yezid komutasında bir Arap ordusunu Bizans'a göndermişti.
Yezid ve ordusu, Anadolu'yu geçerek Kalkedon'a kadar ilerledi. Bu sefer de Amorium (Afyonkarahisar'da yer alıyor) Araplar tarafından ele geçirildi, ancak Konstantinopolis'e karadan ulaşmak imkansız hale geldi.
Araplar, Kyzikos şehrini ele geçirerek burayı üs olarak kullandı
Araplar, donanma güçlerini kullanarak Konstantinopolis’e denizden hücum etmeye karar verdi. Arap donanması, Ege Denizi’ndeki ada ve sahil şehirlerini ardı ardına ele geçirdi. 672 yılında Marmara’ya giren Araplar, Kyzikos şehrini ele geçirerek burayı üs olarak kullandılar. Donanma burada iki yıl boyunca tahkim edilerek kuşatma silahları ile donatıldı.
674’te Arap donanması, Konstantinopolis’i kuşatmaya başladı. Ancak, Bizans’ın Marmara Denizi’ne bakan surları, kuşatmayı zorlaştırıyordu. Araplar, şehri denizden ablukaya aldı ancak başarılı olamayınca Kyzikos’a geri çekildiler. Bu süreç, 678 yılına kadar 5 kez tekrarlandı. 677 yılında, Bizanslılar’ın "Rum ateşi" olarak bilinen yeni bir silahı kullanmaya başlaması, kuşatma sırasında deniz savaşlarında üstünlük sağlamalarına yardımcı oldu. Bu silah sayesinde Bizans donanması, Emevi Arap donanmasını mağlup etti.
Arap donanması, 678’de kuşatmayı kaldırarak Kyzikos’tan ayrıldı ve Akdeniz’e çekildi. Ancak, yolculuk sırasında bir fırtınaya yakalanarak büyük kayıplar verdi. Bu, Arapların Konstantinopolis’e yönelik denizden bir daha saldırı gerçekleştirememesine neden oldu.
Kizikos günümüz Erdek ilçesi yakınlarında, Marmara Denizi kıyısındaki Misya antik kentidir. Aslen Marmara Denizi'nde bir ada olduğu söylenen ve eskiden anakaraya ya yapay yollarla bağlanan klasik dönemde Arctonnesus adıyla anılan bugünkü Kapıdağ Yarımadası'nın güney kıyı tarafında bulunuyordu. Bugün her yıl binlerce turist çeken bu tarihi yarım adanın tarihi MÖ 8. yüzyılın ortalarında başlıyor.
Hafta sonu kaçamağı için bir cennet
Kent, stratejik konumu sayesinde yüzyıllar boyunca önemli bir yerleşim ve ticaret merkezi olmuş; ancak deprem kuşağı üzerinde bulunması nedeniyle zamanla terk edilmiştir.
MS 6. yüzyılın ortalarında meydana gelen depremden sonra ise halkın büyük bir bölümünün göç ettiği ve kentin eski önemini kaybettiği biliniyor.
Kapıdağ Yarımadası, İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyük şehirlerde yaşayan ve hafta sonu için yakın bir doğa kaçamağı arayanlara adeta bir cennet sunuyor. Eşsiz doğal güzellikleri, sakin atmosferi ve tarihi zenginlikleriyle Kapıdağ, şehirlere olan yakınlığı sayesinde kısa süreli kaçamaklar için mükemmel bir seçenek oluşturuyor.
17,686 hektarlık alanı ormanlarla kaplı olan yarımada, kara ve deniz hayvanlarının çeşitli türleri için önemli bir yaşam alanı oluşturuyor. Hem sürekli yaşayan hem de göçmen olan birçok hayvan türü bu bölgede barınmakta. WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) verilerine göre, yarımadanın Kapsül Burnu ve Maymun Burnu bölgeleri, Akdeniz Foku’nun yaşam alanlarını oluşturuyor. Bunun yanı sıra, yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, kertenkele, tavşan, yılan, kaplumbağa ve birçok kuş türü, bu alanda yer almaktadır. Kuşlar arasında karga, serçe, güvercin, saka, iskete, kırlangıç, atmaca, çaylak, sığırcık gibi türlerin yanı sıra, göç mevsimlerinde leylek, kaz ve ördekler de burayı ziyaret ediyor.
Yarımadada ayrıca, "Yaban Hayatı Koruma Sahası" olarak belirlenen önemli bir alan bulunmakta ve burada çeşitli hayvan türlerinin korunması sağlanıyor.