Türkiye 2021 yılında, başını HÜDA PAR ve Saadet Partisi’nin çektiği kampanyalar sonucu,  Cumhurbaşkanı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden çıktı. “İstanbul Sözleşmesi  aile yapısına zarar veriyor” gerekçesi öne sürüldü. AKP iktidarı İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından yükselen tepkilere karşı, mevcut yasaların “kadına yönelik şiddetle mücadele etmeye yettiği” iddiasında bulundu. Oysa yetmedi...

BİR KRAVATA CEZA İNDİRİMİ

İstanbul Sözleşmesi’ne uyum doğrultusunda çıkarılan ve dar kapsamlı olsa da sözleşmenin iç hukuktaki karşılığı olarak değerlendirilen 6284 Sayılı Kanun,  etkin olarak uygulanmadı. Cinayetler önlenmedi, şiddet cezasızlıkla ödüllendirildi. Kimi serbest bırakıldı, “hafifletici sebepler” adı altında şiddete, nitelikli suça mazeret bulundu, bir kravata ‘iyi hal’ indirimleri uygulandı. Sözleşmenin feshedilmesinden sonra 1089 kadın öldürüldü. Sadece 1 hafta içerisinde 8 kadın  katledildi. İktidar cinayetlere isyanı “Cezasızlık algısı yaratılmaya çalışılıyor” diyerek duymazdan gelse de yurdun dört bir yanında sokağa çıkan kadınlar, şiddetin önünü açan iktidar politikalarına isyan etti. Talepleri net: İstanbul Sözleşmesine geri dönülsün, 6284 sayılı kanun etkin uygulansın, katilleri sokağa salıveren infaz afları kaldırılsın.

SEFERBERLİK ÇAĞRISI

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Nurhan Karahan, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması için seferberlik çağrısı yaptı. “AKP’yi de kadın cinayetlerine göz yuman yetkilileri de yeneceğiz” diyen Nurhan Karahan sözlerini şöyle sürdürdü:

■15 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Bakanlıklar açıklamalarda bulunuyor. Ne kadar güzel değil mi? Kadınlar öldürülüyor, bakanlıklar taziye mesajları yayınlıyor. Kadınlar sizin taziye mesajlarınızı istemiyor. 6284’ü uygulayın. Emniyet ne yapıyor? İfadelerini alıyor, failleri serbest bırakıyor. İkbal, failden yıllarca şikâyet olmuş ve 6284 uygulanmamış. İkbal korunmamış, göz göre göre öldürülmüş.

GÖZ GÖRE GÖRE YAŞANIYOR

■ Bütün bunlar tesadüf değil, maalesef göz göre göre yaşanıyor. Biz platform olarak 6284 seferberliği başlattık. Dedik ki, eğer 6284 etkin uygulanmazsa kadınlar yaşayamaz. Bakanlık da emniyet de kolluk da savcılar da kadınları korumuyor. Açıkça kadınların ölmesine göz yumuyor. Eğer seferberlikte birleşip 6284’ü uygulatabilirsek kadınlar yaşayabilir. 6284’ü etkin uygulatabiliriz.

Sibel, Gülfer, Zehra, Ayşenur, İkbal Sonay, Bedriye, Pelin artık yaşamıyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre sözleşmenin kaldırıldığı 1 Temmuz 2021 ile aynı yılın Aralık ayına kadar olan sürede 148 kadın, 2022’de 334 kadın, 2023’te 315 kadın katledildi. 2024’ün ilk 10 ayında öldürülen kadın sayısı 292. Sadece Ekim ayında 7 günde 8 kadın katledildi.

Sibel Aygan (34) ayrıldığı Mustafa Yıldırım tarafından evinin kapısında kurşunlanarak öldürüldü. Gülfer Öter (50) evinin bahçesinde tartıştığı eşi Süleyman Öter’in tüfeğinden çıkan 2 kurşunla öldü. Zehra Gün (23), erkek arkadaşının evinde ölü bulundu. İkbal Uzuner (19) ve Ayşenur Halil (19), Semih Çelik’in kurbanı oldu. Çelik önce kız arkadaşı Ayşenur’u öldürdü, ardından İkbal’i vahşice katletti.  Sonay Öztürk Aslan kendi evinde erkek arkadaşı tarafından boğularak öldürüldü.  Bedriye Işık (29) boşanma aşamasında olduğu uzman çavuş Muhammed Recai Işık tarafından kurşunlanarak öldürüldü. Manisa’da kaybolan Pelin Karaca’nın (21) cesedi Uşak’ta gömülü halde bulundu.

İstanbul Sözleşmesi uygulansa bugün bunları konuşmazdık

TÜRKİYE Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kadın ve çocuk cinayetlerinin bedelinin ülke için çok ağır olduğunu söyledi. İstanbul Sözleşmesi önleyici politikalar geliştiren bir mekanizma olduğunun altını çizen Güllü şunları kaydetti:

RAHATSIZ OLMUYORLAR

■ Sözleşmenin ilk ayağı politika. Biz bunu son 10 yıldır kadınları eve tıkan politikalarda görüyoruz. Kadını yok sayan zihniyet böylece destekleniyor. Tarikat ve cemaatlerle çok sıkı ilişkilerde kadınların kazanılmış haklarından vazgeçiyoruz. Politikasızlık çıkıyor karşımıza.

■ Sözleşmede ikinci adım önleme. Önlemeye dair bir çaba görebiliyor musunuz? O zaman böyle olmasını istediklerini düşünüyorsunuz. Rahatsız olmuyorlar demek ki Pınar Gültekin’in yakılıp katledilip betonlanmasından... Ya da Narin’in ayağının kırılması, dişlerinin sökülmesinden, onun 8 yaşında neden bu kadar ağır işkence gördüğünden rahatsız olmuyorlar. Kafası bedeninden ayrılan ve bir annenin önüne atılmasından da rahatsız olmayacaklar, 2 tweet atıp görevini yapmış sayan bu zihniyet. 

BEDELİ VİCDANEN ÇOK AĞIR

■ Sonra koruma ve daha sonra kovuşturmaya geliyor İstanbul Sözleşmesi’nde.  İşin bu tarafı daha fecaat, rahatsız olmadık tamam bırakalım hukuk cezasını versin, ona da karışıyoruz. Azıcık bir ceza cezasızlığı yaratarak faile cesaret verdiren tavırla çıkıyor karşımıza. İşte bu yüzden uygulanmadı ve kaldırıldı. Uygulansaydı bugün bunları konuşmuyor olacaktık aslında. Çok ama çok acı. Bedeli vicdanen çok ağır.

Cezasızlık algısı değil cezasızlık olgusu var

CHP İstanbul İl Kadın Kolları, Beyoğlu’nda bir kadına cinsel saldırı girişiminde bulunarak şiddet uygulayan iki şüpheli hakkında kamu davası açılması ve dosyaya müdahil olma talebiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdi. Dilekçeyi teslim etmesinin ardından açıklamada bulunan CHP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun, şunları kaydetti: “Cezasızlık algısı değil, cezasızlık olgusu var. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin cezasızlıkla sonuçlandığı, hepimizin malumu bir durum. Bunu ‘algı’ diyerek geçiştiremeyiz.  Yegane önlem, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hayata geçirilmesi ve 6284 sayılı kanunun etkin bir biçimde uygulanmasıdır.”

“Üzgünüz” diyerek çekip gidemezsiniz

Güneş Akşahin (Genç Feministler Federasyonu Temsilcisi): AKP,  bu coğrafyanın kadınlarına yaşattıklarını görüyor musun? Esas sorun erkek egemen düzenin ta kendisidir, esas sorun toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. Eyy AKP hükümeti... Erkeklerin sırtını sıvazlamaktan, erkeklere cesaret vermekten vazgeçin. Bizim artık sabrımız kalmadı. Görevinizi yapmayıp ardından ‘üzgünüz’ deyip öylece çekip gidemezsiniz. Bu ülkedeki kadınlar, genç feministler her yerde karşınıza çıkar ve görevinizi yerine getirmediğinizi haykırır elbette.