İstanbul Valiliği, İstanbul'daki bin tarihi eseri ihya etmek için Yadigâr Projesi'ni hayata geçiriyor.

Proje kapsamında İstanbul'da bulunan bin tarihi eser restore edilecek, şimdiye dek 225 eserin restorasyonu fiilen başlamış durumda. Proje kapsamında ihya edilecek eserlerin bulunduğu ilçeler belediyeleri ve valilik ortak çalışma yürütecek

İstanbul Valiliği'nde gerçekleştirilen projenin tanıtım toplantısına İstanbul Valisi Davut Gül, Porf. Dr. İlber Ortaylı, ihya edilecek eserlerin bulunduğu ilçelerin kaymakam ve belediye başkanları, ilgili kurum yöneticileri, üniversite temsilcileri, tarih ve sanat dünyasının önemli isimleri katıldı.

Tanıtım toplantısında konuşan İstanbul Valisi Davut Gül, proje ile ilgili "Ecdattan yadigar bu eserleri korumak gelecek nesillere bırakmak birinci önceliğimiz" dedi.

Vali Gül'ün konuşmasının ardından İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü'nün moderatörlüğünde tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile 'Yadigar' başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.

Söyleşi sonrası ihya edilecek eserlerin bulunduğu ilçe kaymakamları ve belediye başkanları ile yapılan protokolün imza töreni gerçekleşti.

"BU ESERLERİ GELECEK NESİLLERE BIRAKMAK BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ"

İstanbul Valisi Davut Gül, ilçe belediyeleriyle iş birliği yapılacağını söyleyerek, "Önemli bir güne şahitlik ediyoruz tarihi bir güne şahitlik ediyoruz. Öncelikle Fatih'ten yadigar, ecdattan yadigar bu eserleri korumak, gelecek nesillere bırakmak birinci önceliğimiz.

Bu sefer yapmak istediğimiz iş ilçe belediyelerimizle birlikte güçlerimizi birleştirerek, kaynaklarımızı birleştirerek daha hızlı daha fazla ve daha etkili yapmak istiyoruz. Bu eserlerin önemli bir kısmı vakıflara ait. Bazıları da diğer kurumlara ait" şeklinde konuştu.

"344 ESER RESTORE EDİLDİ"

Projeye dair bilgi veren Gül, 225 eserin restorasyonunun başladığını belirterek, "2014 yılında Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kuruldu. Şimdiye kadar, 136 tane çeşme, 208 de diğer eser olmak üzere toplam 344 eser restore edildi.

Yaklaşık üç yıl içerisinde yaklaşık bin eseri restore edeceğiz. Bin eserin şu an 148'i çeşme 77'si diğer sivil mimari eser olmak üzere 255 tanesi fiilen başlamış durumda. Bin tane projemizin 225'i ilçe belediyelerimiz ile protokol yaptık, ilçe belediyelerimiz ile hem finansal anlamda bir ortaklığımız var hem de projelerin yürütülmesinde bir ortaklığımız var.

Bu 1000 eserin 180 tanesi şu an kayıp durumda. Bu ne demek şu demek; orada tescilli bir yapı var bunun kayıtları var ama bir şekilde o eser ortadan kaybolmuş. Dolayısıyla da 180 eserimizi o kaybolan eserleri aslına uygun tekrardan inşa edeceğiz.

Emeği geçen meslektaşlarımıza, bunu ilçede koordine edecek kaymakamlarımıza, birlikte çalışacağımız belediye başkanlarımıza, teknik destek verecek üniversitelerimize ve yine birlikte çalışacağımız koruma kurullarına, vakıflar bölge müdürlüğüne, diğer kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, projemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.

"İSTANBUL İÇİN BİR KONTROL MEKANİZMASININ KURULMASI GEREKİR"

İstanbul için atılması gereken bazı adımlardan bahseden Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Hiç şüphesiz ki herhalde kendinin kurtarılmasıdır. Çünkü İstanbul tabiat olarak zaten bir köprü gibi iki yarım adadan oluşan bir şehir, nüfusu çok kalabalık. Jeolojik yapısı yollara müsait değil. Trakya bölümü müsait. Anadolu bölümü değil. Bu pahalılığı kimse çekemez.

İkincisi, buralarda bu kadar oturmak su kaynakları bir yana artık jeolojik bakımdan da problemler yaratıyor. Nüfus azaltılacak, bunlar bugünkü iktidarın bile çok uzun süreli hazırlayacağı planlar. Milli problemdir. Hiç şüphesiz ki İstanbul için bir kontrol mekanizmasının kurulması gerekir" dedi.

"SURİÇİ İSTANBUL İÇİN AYRI BİR NOKTADIR, BURADAN BAŞLAMALI"

Tarihi eserlerin restorasyon çalışmasının Suriçi'nden başlaması gerektiğine değinen Ortaylı, "Hiç şüphe yok ki zamana, zamanlara hükmeden insan haklıdır. Milletin mirası milletin hukuku, hakkı, tarihi bunun önüne geçer. Sur içindeki bir takım imalat noktalarının buradan çıkarılması gerekir.

Çünkü bunlar kimyada kullanıyorlar artık eski ortaçağ zanaatçıları gibi değiliz. O kimya kullanıldıkça bu şehir tahrip görüyor. Sur içi İstanbul yani dersaadet ayrı bir noktadır. Bence işe buradan başlamalı. Buradan başlanırsa bu bütçe bakımından da idari yetkiyi kullanabilme bakımından da size daha az sıkıntı verir.

Çok zor bir iştir bir yeri temizlemek ama daha az sıkıntı verebilir. Ve buradan çıkan güzellik, eserler, yeni görünüm milleti de tatmin etmeye başlar. Hak verir size destek olur. Bir düzelme görmeyen insanlar İstanbul projesine katkısı niye olsun. Sokakta yaşayan bir insan tarih bilgisi sınırlı. Bütün dünyada olduğu gibi sınırlı" diye konuştu.