Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına yönelik 'kumpas' iddiaları gündeme bomba gibi düştü.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yaptığı açıklamada; “Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli 'oyun kurmaya' çalışıyorsa, onların oyunlarını da kurdukları tuzaklarını da yerle bir edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Soruşturma kapsamında Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik iddialar nedeniyle görevden uzaklaştırılan ve haklarında soruşturma başlatılan 4 emniyet görevlisi gözaltına alındı.

DÜNDAR'DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

SÖZCÜ yazarı Uğur Dündar SÖZCÜ TV’de Ece Üner ile Sözün Gücü programında Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

"Soruşturma sulandırılmak için adım karıştırıldı" diyen Dündar, sözlerini şöyle sürdürdü;

*Benim yaptığım haberlere konu olan kişiler, ilk defa benim programıma veya haberime konu olmadılar. Daha önce başka yerlerde de konuştular.

*Her ikisinin de ismi iddianamede mağdur olarak geçiyor, bana söyledikleri de iddianamede söylediklerinden farklı değil.

Ben bunları yaparken Ankara Organize Suçlar Müdürlüğü’nden müdürden çaycıya kadar kimseyi tanımıyorum. Bugün gözaltına alınan organize şube yetkilileri kimlerdir, söyleyemem. O kadar yabancıyım oraya.

"BUNU KANITLAMAK ÇOK KOLAY"

*Zaten en son Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 40 sene önce gitmişim. Ben bu haberleri yaparken hiçbir polis ile konuşmadım. Bunu kanıtlamak çok kolay, şu telefondan anında bulunur.

*Orada kamera kayıtları mutlaka vardır, onlara da bakılır. İçişleri Bakanı’nın bir sayın danışmanı, bir profesör var. Benimle yapılan operasyonları zaman zaman paylaşıyor. Ona da mesaj gönderdim, böyle bir sorumsuzluk için niçin ben sıkıntı yaşayayım?

*Oradaki belli ki polis şefi böyle bir şey uydurmuş. Çünkü ben kimseyi aramadım, hiçbir polis şefi de beni aramadı.

"SON DÖNEMDE BANA SALDIRMAK ADETA BİR SPOR HALİNE GELDİ"

*Ayrıca bu organize suç örgütünden kimseyle konuşmadım. Ne aradım, ne yüz yüze konuştum… Sadece bu haberleri yaptım. Son dönemde bana saldırmak adeta bir spor haline geldi. Çamuru eline geçiren bize sıçratmaya çalışıyor.

*Allah’tan kumaşımız sağlam, kir tutmuyoruz. Ben hiçbir şekilde polisten hiçbir yardım almadım. Sadece mağdurlarla konuşarak haberlerimi yaptım. Ayrıca biz geçen hafta Cemal Enginyurt ile şuna değindik: Serdar Serçeli gizli tanık. Daha sonra kendisini patlattı bir söyleşi sırasında. 

"FETÖ KUMPASLARINDAN BU YANA GİZLİ TANIK BEYANLARINI HABER YAPMAM"

*Ben oldum olası FETÖ kumpaslarından bu yana gizli tanık beyanlarını haber yapmam. Serdar Serçeli’nin itiraflarıyla ilgili iddianamede yer alanları tek satır bile kullanmadım.

*Ayrıca Serdar Serçeli’nin “Benden çamur atmamı istediler” dediği Bekir Bozdağ, Hasan Doğan, Abdülhamit Gül ile ilgili olarak benim konuştuğum kişiler, yaptığım soruşturmada bu isimlere rastlamadım.

*Hem iddianamede yok, hem de benim konuştuğum kişiler onlardan bahsetmediler. Demem o ki, benimle ilgili… Güya ben ya da işte polis şefi beni aramış ya da o beni aramış ve orada bulunanlara “yardımcı olun onlara, iyi çocuklardır” demişim.

"İĞRENÇ BİR DURUM"

*Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Ben bu insanların telefon numaralarını, isimlerini bilmiyorum. Ayrıca ne diye arayayım? Aklımdan zorum mu var? Saçma ötesi, ne diyeceğimi bilemediğim iğrenç bir durum.

"HAKKIMI HELAL ETMİYORUM"

*Bunu ciddi ciddi olmuş gibi alıp paylaşanlara da ne diyeceğimi bilmiyorum. Hakkımı helal etmiyorum, ayrıca yargıda da hesabını soracağım.

Üstelik benimle ilgili iddia 16 Nisan’da mahkemede dile getirilmiş ama dün ortaya çıkıyor. Düşünebiliyor musunuz? Önemli bir hususu belirtmek istiyorum: Normal, demokratik hukuk devletinde bu tür araştırmaları yapan bir gazeteci suç örgütleriyle iltisaklı olmamak durumundadır.

*Böyle bir iddia ortaya atıldığında da bunun aksini kanıtlamak zorundadır. Ama öyle bir hale geldi ki, ben polislerle görüşmediğimi kanıtlamak zorunda kalıyorum.