Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) 1980 yılı... Bu dairenin önemli birimi Narkotik Suçlarla Mücadele şubesiydi. Şehit polis çocuğu olan Bülent Kılıçtepe, ekipler amiri olarak göreve başlamıştı. Önemli operasyonlarda bulundu. Ardından Mardin Narkotik Şube Müdürlüğü’ne atandı. Sonra da İstanbul Narkotik Şube ekipler amiri oldu...
Bir uyuşturucu operasyonunda, “Almanya’da çalışan uyuşturucu alıcısı” rolündeydi. Altında Alman plakalı son model bir otomobil vardı. Eroin kaçakçısı iki kişi Mardin’den gelmişti. Otomobilin bagajında uyuşturucu parası da vardı. Alıcı olduğu için maldan anlaması gerekirdi. Eroini yemek kaşığı içinde tahlil etti. Kokladı. O da yarı kafayı buldu. İki satıcı otomobilde parayı sayarken, Bülent silahını çekti. Kaçakçılar da silahını çekti. Operasyon için işaret bekleyen polis memurları Süleyman ve Yavuz da harekete geçti. 3 kilo eroin yakalanmıştı.
Bülent Kılıçtepe, SÖZCÜ Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e konuştu.
DİNİ AYİNLER VE HASTALIKLARDA
Dünya ülkelerinin bugün en önemli sorunlarından birisi de uyuşturucu kullanımının giderek artması. Önceleri dini ayinlerde ve bazı hastalıkların tedavisi için tıpta kullanılan bu maddeler günümüzde değişik sentetik çeşitleri ve kötüye kullanımıyla toplumların baş belası haline geldi. Uyuşturucudan elde edilen paranın cazibesi de kötü niyetli insanları bu yola itiyor. Emniyet Müdürü Bülent Kılıçtepe, emekliye ayrıldı ama Narkotik suçlarla mücadelesini eğitimler vererek, anne-babaları uyararak yerine getirmeye çalışıyor. Kılıçtepe SÖZCÜ’ye şunları anlattı:
“Kolay yoldan para kazanmak isteyen bu kötü niyetli kişilerin teşvikiyle üretimi engellenememesi, dünya gençliğinin büyük sorunu haline geldi. Dünyada uyuşturucunun üretiminin her yıl artması, kullananların, tedavi merkezlerinin ve tedavi görenlerin, ölümlerin, yakalanan malların, zehir satıcılarının, hapishanelerin ve hapishanedeki zehir satıcılarının, mücadelede yapılan masrafların, bilhassa sentetik madde çeşitlerinin artması vahimdir. Bu konuyla mücadele etmek için her ülke kendi yapılanmasını oluşturmuş, ancak uluslararası boyutta bir suç olmasından ötürü devletler uluslararası dayanışmaya girme ihtiyacı hissetmiş ve buna göre yapılanmalar oluşturdu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 1987 yılında, uyuşturucu kullanılmayan sağlıklı bir toplum hedefine ulaşmak, uyuşturucu ile mücadele konusunda uluslararası alanda eylem ve iş birliğini güçlendirmek amacıyla 26 Haziran tarihini ‘Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü’ olarak kabul etmiş.”
ÜLKEMİZİN DURUMU DA KÖTÜ
Emniyet, jandarma, uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele ediyor ama bu ülke, uyuşturucu kaçakçılığına adı karışan bazı kişilerin, İçişleri Bakanı’nın makam odasında fotoğraf çektirmelerine de tanık oldu. Bülent Kılıçtepe, ülkemizdeki sorunu şöyle aktardı:
“Uyuşturucu kullanımı maalesef son yıllarda ülkemizde de gençliğin önümüzde duran dağ gibi sorunudur. Mücadele tam güçle devam etmesine rağmen problem önlenememekte, hatta gittikçe büyümektedir. Ayrıca uyuşturucu madde temini için ve uyuşturucu madde aldıktan sonra işlenen suçlardaki artış da düşündürücüdür. Birleşmiş Milletler raporlarına göre 2020’de uyuşturucu kullananların sayısı 284 milyon kişiydi. Bu sayı 2021 yılında 296 milyon kişiye ulaştı. Ayrıca raporda son 10 yılda uyuşturucu kullanımının yüzde 23 arttığı belirtildi.”
Ülkemizde uyuşturucu bağımlılığı tedavisi Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerinde, üniversitelere bağlı tıp fakülteleri psikiyatri kliniklerinde, Sağlık Bakanlığı hastaneleri ile irtibatlı üniversite hastaneleri ve bazı özel hastanelerinde yapılıyor. Ülkemizde 2007 yılında 19 olan tedavi merkezi sayısı bugün 156’a çıkarılmış durumda. Yatak kapasitesi bin 600 civarında. Ancak bu sayılar son derece yetersiz. Kılıçtepe konu hakkında şu bilgiyi paylaştı:
CEZAEVLERİ SATICILARLA DOLU
“Türkiye’de 2021 yılında ayaktan ve yatarak uyuşturucu tedavisi görenler toplam 262 bin kişiydi. 2022 yılında uyuşturucu madde tedavisi görenler 302 bin küsuru ayakta, 18 bin civarında kişi ise yatarak olmak üzere toplam 321 bin kişiyi buldu. Bu sayılar, tedavi boyutunun gittikçe büyümekte olduğunu gösteriyor. 2016 yılında Türkiye’de hapishanelerde toplam 200 bin hükümlü ve tutuklu vardı. Bunların 37 bini uyuşturucu madde ile bağlantılı suçlardan dolayı ceza infaz kurumlarında yatıyordu. 5 yıl sonra ise 383 hapishanede 300 bin hükümlü ve tutuklu vardı. Bunun 101 bini uyuşturucu ile bağlantılı suçlardan yatıyordu. Günümüzde de yaklaşık 150 bin kişi uyuşturucu suçlusu olarak cezaevlerinde. Bu sayılar uyuşturucu ile mücadelenin polisiye boyutunun da ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.”
ESRAR, BASAMAK OLUYOR
Türkiye’de ilk uyuşturucu kullananların yüzde 70’i esrar, yüzde 13’ü ise Metamfetaminlerle bu bataklığa doğru yola çıkıyor. Esrar kullanımı daha ağır uyuşturuculara geçiş için basamak olarak kullanılıyor. Kılıçtepe, “Bir taneden bir şey olmaz” denilmemesi gerektiğin belirterek şu bilgiyi paylaştı: “Bütün uyuşturucu ve kötü alışkanlıkların bağımlılığı çoğunlukla önce merak, özenti, arkadaş ısrarı, keyif almak için, kişisel ve aile sorunlarıyla başlar. Maddeyi bir defa denemenin arkasından gelen iki ve üçüncü denemeyle de yarı bağımlılık ve tam bağımlılık oluşur. Gençlere ergenlik çağında faydalı işlere yönelmesiyle ilgili masraf yapmazsanız, ilgilenebileceği kötü şeylerden dolayı daha fazla masraf yaparsınız. Kısaca; bu problemi önlemek, ödemekten hem ucuzdur hem de daha kolaydır.”
Bu olayların hiçbirinden gençler sorumlu değil!
Uyuşturucu kullanımı gençlerde alabildiğine yaygın olduğunu konuyla ilgili her yetkili kabul ediyor. Eskiden uyuşturucu alabilmek için torbacıya gidilirken, günümüzde artık evlere, ofislere servis yapılıyor. Bülent Kılıçtepe anne-babalara şu uyarıları yaptı: “Anne veya baba uyuşturucu kullanıyorsa, çocuk uyuşturucu kullanma eğilimine yakın olur. Anne hamileyken uyuşturucu kullanırsa, çocuğu da uyuşturucu kullanma eğiliminde olur. Çocuklarımızın psikolojisini güçlendirmeli, problemlerle başa çıkmayı öğretmeliyiz. Sorunlarını çözemezse bu kez kendisini sahte dünyanın içinde buluyor. Sosyal sebeplerle de uyuşturucuya başlayanlar oluyor. Savaşlar, sel, yangın, deprem, göç, boşanma, ailenin ekonomik bozukluğu, yarına güvensizlik, işsizlik, gençlerin uyuşturucuya bağlanmasında neden oluyor. Aslında bu olayların hiçbirinden gençler sorumlu değil.”
Uyuşturucu kullandığı nasıl anlaşılır?
Kişi madde kullanmaya genelde ergenlik çağından itibaren başlıyor. Madde kullanımıyla beraber bazı psikolojik, bedensel ve davranışları da değişiyor. Ailelerin bu konuda dikkatli olması gerekir. Kılıçtepe bu konuyu şöyle açıkladı: “Aileler şuna dikkat etmeli; Çocuğunda huzursuz, sinirli olma hali, gözlerde kızarıklık, okula, hobilerine ve yakınlarına ilginin azalması, okul başarılarında düşüşler, arkadaş çevresinde, konuşma konularında, tarzında ve kullandığı kelimelerdeki değişiklikler, tatminsizlik, memnuniyetsizlik, kilo kaybı, iştahın azalması veya artması, zaman zaman aşırı hareketlilik, neşe hali veya hareketsizlik, içe kapanmak, yorgunluk halsizlik, aile ile az zaman geçirmek ve eve geç saatlerde veya hiç gelmemek, evden bazı eşyaların eksilmesi, çevreye açıklayamadığı borçlanmalar. Eğer bu saydıklarımdan bir veya birkaç tanesi ile karşılaştığınızda, genç kesin uyuşturucu madde kullanıyor demek değildir. Bu davranışların altında yatan başka sebepler de olabilir. Bu gibi durumlarda bir psikoloğa başvurmakta fayda var. Ancak kişinin madde kullanıp kullanmadığının kesin tespiti; kişiden alınan kan, idrar, saç kılı gibi bazı örneklerin laboratuvarda incelenmesiyle ortaya çıkar. Aileler ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın uyuşturucu madde bağımlılığı ile ilgili danışma hattı olan ALO 191’i arayarak bu konuda yardım talep edebilirler.”
Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanlığı’na atanmasıyla operasyonlar hızlandı. İşte son bir yıllık operasyon bilançosu.
Tedaviye erken başlamak önemli
Uyuşturucu bağımlılığı, bedenin fonksiyonlarını olumsuz etkilediği halde bırakılamayan ve yokluğunda kriz yaratan maddelerin alınması şeklinde de tanımlanıyor. Bu maddeler cinsine göre kişide psikolojik, fiziksel bağımlılık yaratır. Yaptığı etkilere göre; (merkezi sinir sistemini uyuşturucu, uyarıcı ve hayal gösterici gibi) sınıflara ayrılıyor. Emekli Narkotik Müdürü Bülent Kılıçtepe, her türlü uyuşturucu bağımlılığı tedavisine erken başlamanın hastanın iyileşmesi ve hastanın yakınları için avantaj olduğunu belirtti. Kılıçtepe, “Uyuşturucu kullanımı neticesi oluşan bağımlılık bir suç, ahlaksızlık veya iradesizlik meselesi değildir. Uyuşturucu kullanımı tedaviyle iyileşebilen bir beyin hastalığıdır. Vücudumuzun nasıl bir organı hasta olabiliyorsa bu madde alımıyla da beynimiz hasta oluyor. Bu konuda tedaviye erken başlamak çok önemi” dedi.