Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve NCD-RisC iş birliğiyle gerçekleştirilen bu araştırma, diyabet oranlarının dünya çapındaki ilk ayrıntılı analizini sunuyor. Araştırma, 140 milyondan fazla yetişkinin sağlık verilerinin incelenmesiyle yapıldı ve 1.000'den fazla ülkede yürütülen çalışmaları içeriyor.

Diyabet, pankreasın yeterli insülin üretememesi veya vücudun üretilen insülini verimli kullanamaması durumunda ortaya çıkan bir hastalık olarak biliniyor. Tip 1 diyabet otoimmün bir rahatsızlık olup vücut, insülin üreten hücrelere saldırıyor. Tip 2 diyabet ise metabolik bir bozukluk olarak tanımlanıyor ve genellikle önlenebilir. Yetersiz fiziksel aktivite, sağlıksız beslenme ve genetik faktörler, özellikle Tip 2 diyabet riskini artırıyor.

YÜZDE 95'İ TİP 2 DİYABET

Diyabet vakalarının yüzde 95’ten fazlasını Tip 2 diyabet oluşturuyor ve artan obezite oranları, dünya çapında Tip 2 diyabet salgınının yayılmasına neden oluyor. Araştırmaya göre diyabet vakalarının dörtte biri Hindistan’da (212 milyon kişi), Çin’de ise 148 milyon kişi yaşıyor. ABD’de 42 milyon, Pakistan’da ise 36 milyon diyabet hastası bulunuyor. Endonezya ve Brezilya ise sırasıyla 25 ve 22 milyon vaka ile dikkat çekiyor.

Araştırmada, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizlikler de vurgulanıyor. 2022'de diyabet hastalarının yüzde 55'inden fazlası tedaviye erişmiş olsa da, bu oran düşük ve orta gelirli ülkelerde yeterince artmadı. Sonuç olarak, 30 yaş üstü 445 milyon yetişkin diyabet tedavisi göremiyor. Tedavi edilmediğinde diyabet, kalp hastalıkları, böbrek hasarı, görme kaybı ve hatta uzuv kaybına yol açabiliyor.

'ACİLEN HEREKETE GEÇİLMELİ'

Araştırmanın yazarlarından Prof. Majid Ezzati, “Diyabet oranlarındaki bu büyük artış ve tedaviye erişimdeki yetersizlikler, özellikle düşük gelirli ülkelerde ciddi bir sağlık sorunu yaratıyor” diyerek konuya dikkat çekti. Ezzati, tedaviye erişim eksikliğinin düşük gelirli ülkelerdeki genç diyabet hastalarını ciddi risklerle karşı karşıya bıraktığını belirtti.

WHO Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus da bu konuda harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı: “Küresel diyabet salgınının önüne geçmek için acilen harekete geçmeliyiz. Bu, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi destekleyen politikalarla ve özellikle sağlık sistemlerinde erken teşhis ve tedavi hizmetlerinin sağlanmasıyla mümkün.”

Obezitenin artışı ve yaşlanan dünya nüfusu, Tip 2 diyabet riskini artıran diğer faktörler olarak öne çıkıyor. Avrupa Diyabet Çalışmaları Derneği Başkanı Chantal Mathieu, diyabetin artık küresel bir salgın haline geldiğini belirterek, "Hükümetler, diyabetin önlenmesi, tarama programlarının genişletilmesi ve uzun vadeli yönetim için daha fazla destek sunmalı," dedi.

Araştırmada ayrıca sağlıklı gıda tüketimini teşvik eden ve egzersiz imkanlarını artıran politikaların uygulanması öneriliyor. Dr. Ranjit Mohan Anjana, sağlıklı yaşamın teşvik edilmesi için sağlıksız gıdaların kısıtlanması, sağlıklı gıdaların uygun fiyatlı hale getirilmesi ve güvenli egzersiz alanlarının oluşturulması gerektiğini vurguladı.