CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında Türkiye’deki çocuk işçi sorununa ilişkin hazırladığı raporda çocuk işçiliğinin Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri haline geldiğini belirtti. Ağbaba, özellikle yaz aylarında okulların kapanması ve mevsimlik işlerden dolayı çocuk emeği sömürüsünün derinleştiğini ifade etti.

Çırak işçiler de dahil edildiğinde çocuk işçi sayısının 1 milyonu geçtiğini ifade eden Ağbaba, “Türkiye ekonomisi, AKP iktidarının sermaye yanlısı ekonomi politikaları nedeniyle derin bir kriz sürecine girdi. Bu kriz, yüksek enflasyon, geniş kesimlere yayılan derin yoksulluk, kitlesel işsizlik ve güvencesizlik, büyük gelir adaletsizliği, artan borçluluk ve toplumsal yaşamın erozyonu gibi sorunlara yol açtı. Bu süreçten ne yazık ki en çok çocuklar etkilendi. Çocuk yoksulluğu her geçen gün artarken, çocuk emeği sömürüsü de derinleşmektedir. TÜİK verilerine göre, 2023 yılında yoksul çocuk oranı yüzde 31,3 iken, ciddi maddi yoksunluk içinde olan çocukların oranı yüzde 33,3'tür. Bu veriye göre, neredeyse her 10 çocuktan 3'ü yoksuldur. Yoksulluk, çocuk işçiliğinin en önemli gerekçeleri arasındadır. Hem genel yoksulluk hem de çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliğini artırmaktadır. Aileler yoksulluk nedeniyle çocukların erken yaşlarda çalışma hayatına itmektedir. Yoksulluğa çözüm üretemeyen hükümet politikaları nedeniyle de her geçen gün çocuk işçiliği artmaktadır” dedi.

18 YAŞINA BİLE BASMADAN ÇALIŞIYORLAR

Hem dünyada hem de Türkiye’de her geçen gün çocuk işçi sayısının arttığını belirten Ağbaba, şunları kaydetti:

“Dünyada ve Türkiye’de çocuk emeği ve işçiliği giderek artmaktadır. Bunun temel sebebi, çocuk emeğinin küresel kapitalist sistem içerisinde emek-yoğun ve görece az vasıf gerektiren sektörlerde esnek, güvencesiz, itaatkâr ve ucuz emek olarak görülmesidir. 2020 ILO verilerine göre dünya genelinde çocuk işçilerin sayısı 160 milyona yükselirken, 79 milyon çocuk ise ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır. Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 26’sını çocuklar oluşturmaktadır. Ancak ekonomik sıkıntılar ve yoksulluk nedeniyle çocuklar, 18 yaşına bile basmadan fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine zarar veren işlerde çalışmaya itilmektedir. Türkiye’de ise güncel resmi rakamlara yalnızca 15-17 yaş grubu çocuklar için ulaşılabilmektedir. Son dört yıl içerisinde çocuk işçi sayısı 258 bin artarak 2023 yılında 759 bine yükselmiştir. 15-17 yaş grubu çocukların yüzde 19,6’sı, yani her 5 çocuktan 1’i çalışma hayatındadır. Bu yaş grubu yasal çalışma yaş sınırları içinde bulunsalar bile, Türkiye’de varolan çalışma koşulları ve işlerin iş sağlığı ve güvenliği açısından tehlike sınıfları, bu çocukların çok önemli bir kısmının 18 yaş ve üzeri yaş grubu çalışanların yapmaları gereken işlerde çalıştırıldığı bilinmektedir. Yine, çocuk ve genç çalışanların çalışma koşullarını düzenleyen hukuksal metinlerin kapsamı ve uygulaması yetersizdir.”

1 MİLYONU GEÇİYOR

Çocukların çıraklık sıfatıyla emeklerinin sömürüldüğünü belirten Ağbaba, raporda şu değerlendirmeyi yaptı:

- Türkiye’de çocuk işçiliğinin bir başka boyutu çıraklıkta karşımıza çıkmaktadır. Çıraklar, bir meslek öğrenme amacından önce yoksul ailelerinin geçimine katkıda bulunmaları amacıyla ebeveynleri tarafından çıraklığa gönderilen çocuklardır. İşverenler açısından çıraklar, işgücü maliyeti çok düşük bir emek kaynağıdır. Sigorta primleri geçmişten beri devlet tarafından karşılanan çıraklara ödenen cüzi ücret de siyasal iktidar tarafından, özellikle küçük işletmelerin desteğini almaya dönük bir seçim yatırımı olarak, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmaktadır. 3 Binlerce çocuk, ‘çıraklık eğitimi’ adı altında MESEM’ler bünyesinde uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve güvencesiz çalışma koşullarında çalıştırılmaktadır. Kurum olarak MESEM’ler yeni olsa da, bu kurumlar bünyesinde yürütülen sözde mesleki eğitim faaliyeti 1977’den beri vardır.

- Bu yıldan beri süregelen çıraklık sistemi, MESEM’ler yoluyla niteliği korunup nicel olarak yaygınlaştırılmıştır. Bu uygulama mesleki eğitim kisvesine büründürülmüş bir çocuk işçi çalıştırma yoludur. Çocuklar bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimleri bakımından kabul edilmesi imkansız olan koşullarda çalıştırılmaktadır. Dahası, uygulamada çıraklık sistemini düzenleyen mevzuata da hiçbir şekilde uyulmamaktadır. Öyle ki Mesleki Eğitim Merkezlerinde (MESEM) 8 çocuğun (öğrencinin) çalıştıkları iş yerlerinde can vermesinin ardından nihayet Şubat 2024’ten itibaren Milli Eğitim Bakanlığının (MEB), iş yerlerine yönelik yaptığı denetimlerde 94 bin 301 işletmeden 8 bin 406 iş yerinin, yani yüzde 10’unun iş sağlığı ve güvenliği şartlarına uymadığı ortaya çıkmıştır. Tüm bu sorunlara karşın çırak sayısı her geçen yıl artmaktadır. 2019 yılında 319 bin 17 olan çırak sayısı yüzde 42 artarak 553 bin 344’e yükselmiştir. Çıraklar aslında çocuk yaşta işçilik yapmakta olmalarına karşın, TÜİK’in çocuk işçi verilerine yansımamaktadır. Çırakların da dikkate alınarak yapıldığı hesaplamada, 15 yaş üstü çalışan çocuklar ile birlikte toplam çocuk işçi sayısının 1 milyonu geçmektedir. 2024 yılında çıraklar dahil edilerek yapılan hesaplamada çocuk işçi sayısı 1 milyon 312 bin 344’e yükselmektedir.

80 ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

Raporda, AKP’nin iktidara geldiği süreçten bu yana hayatını kaybeden çocuk işçilerin verileri ise şu şekilde sıralandı:

- 2002-2003 -2004 AKP iktidarının ilk üç yılında 48 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2005-2006-2007 AKP’nin ikinci üç yıllık iktidarında 84 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2008-2009-2010 AKP’nin üçüncü üç yıllık iktidarında 65 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2011-2012-2013 AKP’nin dördüncü üç yıllık iktidarında 98 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2014-2015-2016 AKP’nin beşinci üç yıllık iktidarında 173 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2017-2018-2019 AKP’nin altıncı üç yıllık iktidarında 194 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2020-2021-2022 AKP’nin yedinci üç yıllık iktidarında 191 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 2023-2024 AKP’nin 2023 yılı ve 2024 yılının ilk 5 ayında 80 çocuk işçi yaşamını yitirdi.”

- Türkiye’de çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir. Ancak çocuk işçiliği ve yoksulluğuna ilişkin veriler göstermektedir ki bu çalışmalar yetersizdir. Çocuk işçiliğiyle mücadele toplumsal bir mücadeledir. Bu sorun çocuğa özgü değildir, toplumsal koşullardan doğar. Gerçek anlamda çocuk işçiliğine karşı mücadele; yoksullukla, gelir dağılımı eşitsizlikleriyle, ucuz ve güvencesiz çalışmayla mücadeledir. Bu sorunların çözümü için politikalar hayata geçirilmezse, çocuk işçiliğiyle mücadele sözde kalacaktır. Çocuk işçiliğinin önüne geçmek için öncelikle çocukların temel sağlık, eğitim, gelişim ve barınma ihtiyaçları kamusal olarak karşılanmalıdır. Sosyal politikalar kapsamında gelir dağılımı, istihdam, ücretler, sosyal güvenlik gibi sosyal ve ekonomik alanlarda iyileştirmeler yapılmalı ve çocuk yoksulluğu önlenmelidir. Çünkü sorun yapısaldır ve çözümü, yoksullukla mücadele başta olmak üzere çocuk işçiliğinin kuralsız ve güvencesiz bir alandan uzaklaştırılarak koruma altına alınması gereklidir.