İnsanoğlu, kışın en karanlık günlerinde "yeniden doğuşu" simgeleyen yeşil dallara her dönem anlam yükledi. Eski Mısırlılar güneş tanrısı Ra'nın dönüşünü hurma dallarıyla kutlarken, Romalılar Satürnalia bayramında ev ve tapınakları herdem yeşil bitkilerle süslüyordu.
Kelt rahipleri ölümsüzlüğü simgeleyen dalları mabetlere taşır, Kuzey Avrupa'da ise ökseotu tanrılarla bağ kurmayı sembolize ederdi.
NOEL AĞACI ALMANYA'DA DOĞDU
Modern anlamda Noel ağacı geleneğinin 16. yüzyılda Alman topraklarında ortaya çıktığı biliniyor. Strasbourg çevresinde kiliselere dikilen çam ağaçları kısa sürede evlere girdi. Rivayete göre Protestan reformunun öncüsü Martin Luther, yıldızlarla dolu bir kış gecesinden ilham alarak çam dallarına mumlar yerleştirdi ve bugünkü ışıklandırma geleneğinin temelini attı.
Odun kıtlığı dönemlerinde çam ağaçlarının yerini süslenmiş ahşap piramitler alsa da "kışın ortasında ışık ve yaşamı temsil eden yeşil bir sembol" fikri değişmedi.
KRALİYETLERDEN AMERİKA'YA UZANAN YOLCULUK
Ağaç süsleme geleneği, Alman kraliyet evlilikleriyle İngiltere'ye taşındı; gerçek popülerliğini ise Kraliçe Victoria ve Prens Albert'in 1848'de Noel ağacıyla poz verdiği ünlü illüstrasyonla kazandı.
Bu görüntü kısa sürede ABD'ye de yayıldı. Bir dönem "pagan sembolü" sayılıp yasaklansa da 20. yüzyılın başlarında Amerikan evlerinin vazgeçilmez bir parçasına dönüştü. Bugün Rockefeller Center'da her yıl kurulan dev ladin ağacı, bu kültürel mirasın en bilinen simgelerinden biri.
SINIRLARI DİNİ GELENEKLERİ AŞTI
Ağacın hikâyesi yalnızca dini geleneklerle sınırlı kalmadı. Sovyet döneminde dini ritüeller yasaklanınca, aynı ağaç bu kez "Yılbaşı ağacı" kimliğiyle seküler bir kutlama sembolüne dönüştü. Gelenek bugün hâlâ Kremlin meydanında devam ediyor.
Yunanistan'da Noel yerine tekneler süsleniyor, İskandinav ülkelerinde çocuklar 13 Ocak'ta ağaçtaki şekerlemeleri toplayarak bir nevi "kapanış töreni" yapıyor. Antarktika'daki üslerde hurda metalden yapılan ağaçlar bile aynı arayışın izlerini taşıyor.