Bugün, Deniz Baykal’ın vefatının ikinci yılı. Yaklaşık 40 yıl parlamenterlik, 19 yıl CHP Genel Başkanlığı yaptı. Rahatsızlığı nedeniyle uzun süre yatağa bağımlı kaldı. Parti genel başkanlığından ayrılmasına rağmen, son gününe kadar siyasetten hiç kopmadı. Görüşlerini her fırsatta anlattı.
En yakınındaki isimlerden birisi olan Genel Başkan Yardımcısı, TBMM eski Başkanvekili Yılmaz Ateş’ti. Aralıksız 20 yıl süren parti yöneticiliğinin 15 yılını Deniz beyle geçirdi. Görevleri sona erip Baykal’ın vefatına kadar 28 yıl birlikte çalıştı. Öyle ki Baykal’ı, Maliye Bakanlığı döneminden bu yana tanıyordu. O tanışıklık, Ateş SHP Ankara il Başkanı, Baykal CHP Genel Başkanı iken gelişti:
YÜRÜYÜŞ ARKADAŞI
“İkimiz de Oran Ormanı’nda sık sık koşuyorduk, birbirimizi görünce durup yürümeye başlıyorduk. Solu nasıl birleştirip iktidar yapacağımızı konuşuyorduk. İkimiz de SHP ile CHP’nin birleşmesi gerektiği konusunda hem fikirdik. Tabii Deniz bey birleşmenin CHP’de ben SHP’de olması gerektiğini savunuyorduk. Sonuçta birleşme CHP’de oldu. 1995’in 9 Eylül’ünde yapılan kurultay öncesi Deniz bey birlikte çalışmayı teklif etti ve birlikteliğimiz 11 Şubat 2023’e kadar devam etti. Tabii siyasette her konuda aynı düşünmek, davranmak söz konusu olmuyor. Önemli olan Türkiye’nin ulusal sorunlarına bakış açılarımızdı.”
GÖRÜŞLER ÖRTÜŞTÜ
Baykal her sabah yürüyüşe çıkardı. Yanındaki üç kişiden biri mutlaka Yılmaz Ateş olurdu. Siyasi konularda Baykal’la görüşlerinin örtüştüğünü belirten Ateş şöyle devam ediyor:
“Örneğin 1999 genel seçimlerinde parti baraja takılınca, Deniz beysiz merkez yönetim kurulu (MYK) olarak toplandık ve istifa kararı aldık. Fakat daha sonra arkadaşlarımız istifadan vaz geçince birbirimizden habersiz ben MYK üyeliğinden, Deniz bey genel başkanlıktan istifa ettik. Sonra birlikte Türkiye’yi karış karış dolaşıp görevlerimize döndük. 2002 genel seçiminde AK Parti’nin yüzde 34,4 oyla parlamentoda 363 milletvekili çıkardığında demokrasi dışı arayışların önünü kesme konusunda da aynı düşünmüşüz.”
Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması sürecini de anlatan Ateş, o dönemi şöyle anlattı:
“4 Kasım Pazartesi akşamı Deniz bey Antalya’dan beni aradı, ‘Yılmaz yarın sabah geliyorum, havaalanından beni alabilir misin! Bu arada da Ankara’daki havayı da almaya çalış’ dedi. Ertesi günü kendisini Esenboğa’da karşıladım, arabaya binince ne düşündüğümü ve ne yapmamız gerektiğini sordu. Kendisine bugün veya en geç yarın bir iki arkadaşımızı yanına alıp AK Parti genel merkezinde Tayyip beyi kutlamasını önerince, ‘Sen de böyle mi düşünüyorsun?’ dedi.
ERDOĞAN’A ZİYARET
Ertesi günü Eşref Erdem ve Önder Sav’la beraber Ak Parti genel merkezinde Erdoğan’ı ziyaret edip tebrik etti. Erdoğan’a şu öneride bulunuldu:
‘363 milletvekili çıkaran parti genel başkanının milletvekilliğinin önlenmesi demokrasi ayıbıdır. Türkiye’yi bir an önce bu ayıptan kurtarmalıyız. Türkiye’nin yaşam biçimiyle, dış politikası, eğitim sistemi ve laiklik gibi Cumhuriyetin temel değerleriyle oynamayınız!’ Nitekim kısa bir süre sonra Erdoğan’ın yasağı da kaldırıldı.”
Cumhurbaşkanlığı pazarlığı yapılmadı
Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması, Erdoğan’ın başbakanlığı, Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı pazarlığı yapıldığı iddiası sıkça gündeme getirilmişti. Yılmaz Ateş, bu konuda şunları söyledi:
“Saygı bey külliyen yalan. Erdoğan’ın yasağını kaldıran anayasa değişikliği 22 Aralık 2002’de TBMM’nde kabul edildi, 29 Aralık tarihli Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe girdi. Pazarlık yapıldığı iddia edilen görüşme tam iki ay sonra 22 Şubat 2003’te İstanbul’da yapıldı. Siirt’teki milletvekili ara seçimi de 9 Mart 2003’te gerçekleştirildi ve Erdoğan milletvekili seçildi. Size, Deniz beyin anlattığı gibi anlatayım: Görüşmenin konusu, ABD’nin dayattığı 1 Mart Tezkeresiydi. Erdoğan, tezkereye “Hayır’ derlerse muhalefet olarak yardımcı olup olmayacaklarını öğrenmek istiyor. Baykal’da ‘Yardım ne demek gerekirse her ilde ortak mitingler yapabileceklerini’ söylüyor. Oylamada biz ‘Hayır’ dedik ama Erdoğan ‘Evet’ten yana tavır aldı.”