Diyarbakır’da çok sayıda yargı mensubu başta olmak üzere aralarında emniyet müdürleri, vali, vali yardımcıları, kaymakam ve istihbarat görevlilerinin de içinde bulunduğu kamu görevlilerinin paralarını saadet zinciri yöntemiyle çalıştırıp yüksek kar payı vaadiyle faiz ödeyen ve bir gece yarısı dükkânı kapatarak kaçan Zerya Kuyumculuk davasında mahkeme gerekçeli kararını tamamladı. Mahkeme tutuklu sanıklar Zülküf ve Zülfikar Ortaç kardeşler ile Serdar Adıgüzel’i 448’er yıl hapisle cezalandırmıştı. Sanıkların HTS kayıtları, aklama suçu inceleme raporu, MASAK raporu, bilirkişi raporu ve sosyal ekonomik durum araştırmaları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların ortak oldukları işyerine gelen mağdurlara, altın ve döviz fiyatlarının düşmesi halinde alım yapacaklarını, yükselmesi halinde satım yapacaklarını ve al-sat işleminden yüksek kar elde edecekleri vaadinde bulundukları ifade edildi.
Gerekçeli kararda sanıkların; mağdurların iradelerini ifsad edip hile ile aldatarak yersiz bir güven oluşturdukları, bu güvene aldanan mağdurların da ellerindeki altın ve dövizleri kendilerine teslim ettiği kaydedildi. İşyerine gelen mağdurların, tanıdık referansıyla geldiği, işlem yapanların işlemlerinin bilgisayara kurulu programa kaydedildiği ve tüm al-sat işlemleri ile kişilerin hesap durumlarının bu programda kayıtlı olduğu ifade edildi.
ALACAKLILARIN KAYITLI OLDUĞU BİLGİSAYARI YOK ETTİLER
Sanıkların milyonlarca liralık vurgun yaptıktan sonra olay günü alacaklıların kayıtlı olduğu program yüklü bilgisayarı da kuyumcu dükkânından sökerek ana kasasıyla birlikte kaçtıkları ve bu bilgisayarın ele geçirilemediği bildirildi. Mağdurların bir kısmının paralarını banka havalesiyle gönderdiği, bir kısmının verdikleri altın ve dövizleri bilgisayar programına işletip karşılığında işlem fişi aldıkları, bazılarının da güvendikleri için sadece alacaklarını kartvizit üzerine yazdırdığı vurgulandı. Sanıkların, alacaklı listesinin bulunduğu bilgisayar ile para ve altınları alarak kaçtıklarının duyulması üzerine polislerin işyerine giderek çilingirle kepengi açtığı, içerideki kasalarda az miktarda para ve ziynet eşyası çıktığı ifade edildi.
KGYS GÖRÜNTÜLERİNDE VALİZLE KAÇIYORLAR
Gerekçeli kararda, kaçtıkları Adana’da yakalanan 3 sanığın mağdurlardan aldıkları altın, döviz ve TL cinsindeki paralarla sanıkların üzerine kayıtlı mal varlıklarının karşılaştırmasında, mağdurların kendilerine verdiklerini paraları karşılayacak düzeyde mal varlıklarının olmadığının tespit edildiğine dikkat çekildi. Sanıkların bu şekilde, mağdurların iradelerini fesada uğratarak çok kar elde edecekleri vaadiyle kandırıp oluşturdukları güven ile dolandırıcılık suçunu işlediklerinin sabit olduğu vurgulandı. Sanıkların kaçmadan önce hesaplarındaki tüm paraları sıfırladıkları, gerek Zerya Kuyumculuğa ait işyeri güvenlik kamerası, gerekse KGYS görüntüleri incelendiğinde, olay günü sabah işyerine gelen Zülküf Ortaç ile Serdar Adıgüzel’in vitrinde ve kasadaki tüm ziynet eşyaları ile döviz ve paraları bir valize doldurup, alacaklı listesinin kayıtlı olduğu bilgisayarı da sökerek valize bırakıp işyeri önünde bekleyen aracın bagajına yerleştirip hızlıca uzaklaştıkları belirtildi.
İŞYERİ ORTAĞI OLMASA ALTIN VE PARALARLA KAÇMAZDI
Sanıkların hileyle temin edilen paraları kaçırıp dolandırıcılık suçunun haksız menfaat aşamasını tamamladıkları bildirildi. Sanık Zülküf'ün olayın başından sonuna kadar eylemlerin merkezinde olduğu, ağabeyi Zülfikar ve diğer sanık Serdar’la hareket ettiği, eylemin son aşaması olan altın ve paraların iş yerinden kaçırılmasında bizzat aktif yer aldığı kaydedildi.
Gerekçeli kararda, sanık Zülküf’ün savunmasında belirttiği gibi işyeri ile bir ilgisi olmadığı iddiası doğru olsaydı, mağdurlardan para teslim almaması, para ve altınların kaçırılmasında ve kaçış aşamasından önce hesabındaki paraları sıfırlamaması gerektiği için bu savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edilmediğine vurgu yapıldı. Sanıklar Zülfikar ile Serdar’ın da olay günü dükkânı boşaltıp kaçtıkları ve mağdurlara ödeme yapmayarak zararlarını gidermedikleri için savunmalarına itibar edilmediği ifade edildi. 448’er yıl hapisle cezalandırılan 3 sanıkla ilgili mahkeme gerekçeli kararında şu tespitlerde bulundu:
İŞTİRAK HALİNDE HER MAĞDURU AYRI AYRI DOLANDIRDILAR
“Sanıklar, mağdurlara bu işten karlı çıkacaklarını belirterek kendilerine teslim edilen birikimlere karşılık bir miktar para verip güya kazanç sağladıkları şeklinde yetersiz bir algı oluşturmuştur. Ancak asıl amaçlarının mağdurlardan daha çok para almak ve paralarını geri istemelerini engellemek olduğu belirlenmiştir. Yüksek meblağda haksız kazanç sağladıktan sonra işyerini kapatarak kaçmışlardır. Mağdur ve sanıklar arasındaki para ilişkisi normal bir ticari ilişki olsaydı, sanıklar para ve ziynet eşyalarını işyerinden kaçırmayıp, bankalardaki hesapları sıfırlamak yerine alacaklılara ödeme iradesini gösterirdi. Sanıkların sürecin başından sonuna kadar dolandırıcılık kastıyla hareket ettikleri, yüksek kâr elde edecekleri yönünde kanaat uyandırarak oluşturdukları güven duygusuyla mağdurları aldattıkları sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sanıkların kastlarının her bir mağdura karşı ayrı ayrı olduğu sabit olduğu için zararın miktarı da dikkate alındığında iştirak halinde hareket ettikleri için cezalarında artırım yoluna gidilmiştir.”
KUZEY IRAK’A KAÇARKEN YAKALANDI
Tutukluyken mağdurların zararını giderme sözü verip tahliye edildikten sonra kayıplara karışan Zülküf Ortaç, aldığı 448 yıl hapis cezasını duyunca soluğu Irak sınırında aldı. Habur Sınır Kapısından yasa dışı yollarla bir kamyon kasasında Irak’a kaçmak isterken yakalanan Ortaç, paralarını işlettiği hakim, savcı, mahkeme başkanı, Başsavcı ve Başsavcı vekilleri ile vali ve kaymakamların isimlerini tek tek açıkladı. Ortaç, polisin kendilerine operasyon yapmasından kısa süre önce bir başsavcı vekilinin kendisini telefonla arayarak “Emniyet size operasyon yapacak. Altın ve paraları kurtarın” diye bilgi verdiğini belirtti. Ortaç, kar payı vaadiyle kendilerine teslim edilen hakim, savcı ve mahkeme başkanı ile başsavcı ve başsavcı vekillerinin paralarını da tahliye olduktan sonra ödediğini söyledi. Ortaç, yargı mensuplarıyla ilgili itiraflarını sürdürünce mahkeme, sanığın dosya kapsamı ile ilgisi olmayan birçok isimden bahsettiğini ve bu isimlere yönelik birçok suçlamada bulunduğunu belirtti. Mahkeme, bahsi geçen hakim ve savcıların dava dosyasında taraf olmadıkları gibi, yokluklarında yapılan ithamlara cevap veremeyecekleri, lekelenmeme hakkının ihlal edilebileceğini dikkate alarak sanığa isimlerini zikrettiği kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunabileceği uyarısında bulundu. Sanık suçlamalarını sürdürünce mahkeme bu beyanları zapta geçirdi.
BDDK LİSTE GÖNDERDİ KAMU GÖREVLİLERİ ŞİKÂYETÇİ OLMADI
BDDK tarafından Başsavcılığa gönderilen yazıda, Zerya Kuyumculuk ile para transferi gerçekleştiren üst düzey unvanlı kamu görevlilerinin isim listesi de dava dosyasında yer alıyor. Ancak gerek hakim ve savcılar, gerekse mülki idare amiri kamu görevlileri idari yönden soruşturma geçirecekleri endişesiyle Zerya davasında sanıklara para kaptırdıkları halde şikayetçi olmadı.