Bolu'da merkeze bağlı Yuva köyünde 2022 Temmuz'da, Kurban Bayramı sonrası su kaynaklı zehirlenmeler yaşandı. 148 kişi farklı zamanlarda ishal, kusma ve bulantı şikayetleriyle hastaneye başvurdu. Kurban Bayramı için misafir olarak gittiği köyde suyla yıkadığı meyveleri yediği için fenalaşan Eyüp Ertem (49) öldü.
Ertem'in, E. Coli enfeksiyonuna maruz kaldığı ve ölümünün de E. Coli enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen 'invaziv enterokolit, sepsis, septik şok, tipik hemolitik üremik sendrom' ile gelişen komplikasyonlar sonucu gerçekleştiği ortaya çıktı. Hastanelere sevk edilen bazı hastalara kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliğiyle seyreden 'Hemolitik Üremik Sendrom' tanısı konuldu. Rahatsızlanan 148 kişi ilerleyen süreçte taburcu oldu. Bazı hastalar, kendilerinde kalıcı hasarlar oluştuğunu iddia etti.
İDDİANAME HAZIRLANDI
Olayın ardından 5 sanık hakkında hazırlanan 14 sayfalık iddianame, Bolu 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 85 kişinin suç duyurusunda bulunduğu iddianame kapsamında İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürü M.A.A., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Ü.B. ve köy muhtarı M.E. hakkında 'Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan 15 yıl hapis istenirken, hemşireler B.K. (41) ve F.İ. (42) hakkında da 'Görevi kötüye kullanma'dan dava açıldı. Davanın 29 Aralık 2023'te görülen ilk duruşmasında M.A.A., Ü.B., M.E. ve B.K. savunma yapıp suçlamaları reddetti.
2’NCİ DURUŞMA BUGÜN GÖRÜLDÜ
Davanın 2’nci duruşması bugün Bolu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, tutuksuz sanıklar Yuva köyü muhtarı M.E., İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Müdürü Ü.B. ve İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli hemşire B.K. ile avukatlar ve müştekilerin bir kısmı hazır bulundu. Tayini Yalova’ya çıkan hemşire F.İ. ise duruşmaya SEGBİS ile katıldı.
Üzerine atılı ‘Görevi kötüye kullanma’ suçunu kabul etmediğini ifade eden F.İ, “Covid-19 nöbeti tuttuğum esnada şifahen bilgi gelmesi üzerine vakaların olduğu anlaşıldı. Bulaşıcı Hastalık Surveyans ve Erken Uyarı Sistemi’nin (İZCİ), geçmişe dönük, o tarihteki verilen bakıldığında 15’inde sinyal yoktur, 16’sında sinyal görülmektedir ve 16’sında ben zaten şifahen bilgilendirildiğimden dolayı iş ve işlemlerin hepsini yaptım. Hastaları hastanede ziyaret ettim. Köy muhtarı, İl Özel İdaresi ve halk bilgilendirildi. İçme suyu kullanıma kapandı. Benim tuttuğum nöbet Covid koordinasyon nöbeti. İZCİ sistemiyle ilgili herhangi bir yönlendirme, emir, yazılı bir şey verilmedi. Kusurum olmadığını düşünüyorum” diyerek kendini savundu.
"YAYLA SUYU"
Duruşmada söz alan zehirlenme mağdurlarının avukatı Tunahan Sarıalan, “Dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu yeterli değildir. Bilirkişi heyetinde İl Sağlık Müdürlüğü’nden personel bulunmaktadır. Tarafsızlık ilkesine aykırıdır. Akabinde zehirlenmenin sebebi olarak tavuk dışkısı olarak geçmektedir. Ancak buna ilişkin bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yayla suyu denilerek üzerinden geçilmiştir. Teknik kurallara uygun bir mantık çerçevesine oturtulmamıştır. Yayla suyu 4 farklı mahalleye gitmektedir, sadece 1 mahallede zehirlenme yaşanmıştır. Tavuk dışkısına göre araştırma yapılması gerekmektedir. Tavuk dışkısına dair bir araştırma yapılmasını akabinde, tarafsız farklı şehirlerden bilirkişi heyeti oluşturularak, dosyanın bilirkişiye tebliğ edilmesini talep ederiz” diye konuştu.
Avukatın yeniden bilirkişi raporu oluşturulması talebi, davanın ilerleyen aşamada genişletileceği belirtilerek reddedildi. Sanıkların tutuksuzluk hallerinin devamına karar verilirken, duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.