Z kuşağı; kapsayıcı bakış açısı, kültürel etkisi ve yüksek sosyal farkındalığıyla öne çıkıyor. Her ne kadar zaman zaman daha yaşlı kuşaklar tarafından eleştirilseler de, dünyaya önemli katkılar sundukları da yadsınamaz bir gerçek.
Ancak yazar Kristen Shelt, Z kuşağının bir nesil olarak farkında olmadan edindiği bazı “kör noktalar” bulunduğunu savunuyor. TikTok’ta paylaştığı videosunda bu davranışları şu sözlerle özetliyor:
“Bu kör noktalar, miras aldığınız bir dünyadan kaynaklanıyor. Bunları sorgulamanız bile, aslında onları aşmaya başladığınız anlamına geliyor.”
İşte Shelt’e göre Z kuşağının hayatı farkında olmadan zorlaştıran 5 alışkanlığı:
1. Hareketi ilerleme sanıyorlar
Shelt, Z kuşağına hitaben, “Kaosa tahammülünüz çok yüksek, can sıkıntısına ise çok düşük. Sistematik sabra olan toleransınız neredeyse yok” diyor.
Hızlı tempoya alışan Z kuşağı için durağanlık çoğu zaman gerileme gibi algılanıyor. Bir iş, ilişki ya da hedef heyecanını yitirdiğinde, doğru yönde ilerliyor olsalar bile yanlış yolda olduklarını düşünebiliyorlar. Oysa her ilerleme, sürekli hareket anlamına gelmiyor.
2. Ortak gerçek yerine kişisel gerçeği tercih ediyorlar
Shelt, “Eski sistemleri sorgulamanız çok kıymetli. Ancak toplumun işleyebilmesi için hâlâ ortak gerçeklere ihtiyaç var” diyor. Z kuşağı, kurumların dayattığı doğrular yerine bireysel deneyimlere, duygulara ve kimliğe dayalı gerçekleri ön plana çıkarıyor. Bu durum bilimi ya da nesnel verileri reddettikleri anlamına gelmiyor; daha çok özgünlüğe ve bireysel sese verdikleri değeri yansıtıyor. Ancak kolektif yapılar yalnızca kişisel gerçeklerle inşa edilemiyor.
3. Anında erişim, yüzeysel değerlendirmeye yol açıyor
“Bilgiye sizden önceki kuşaklardan çok daha hızlı ulaşıyorsunuz” diyen Shelt, asıl sorunun burada başladığını vurguluyor:
“İnternette her şey eşit derecede acil ve güvenilir görünüyor. Ayırt edebilmek ise yavaşlamayı gerektirir; internet yavaşlamaz.” Sürekli akan içerik, Z kuşağını hızlı kararlar almaya itiyor. Bu da yüzeysel yargılara, duygusal tepkilere ve kolay yönlendirilmeye açık bir zemine neden olabiliyor.
4. Kalıcı etki yaratmadan savunuculuk yapıyorlar
Z kuşağı, adaletsizliği fark edip sesini yükseltme konusunda oldukça hızlı. Shelt bu durumu takdir ederken şu uyarıyı da yapıyor:
“Bir sorunu dile getirmek, onu çözmekle aynı şey değil. Yapısal değişimler, dikkat süresinin izin verdiğinden çok daha yavaş gerçekleşir.”
Sürekli krizlere maruz kalan Z kuşağı, tükenmişlik yaşamamak için bir konudan diğerine hızla geçebiliyor. Bu da savunuculuğun çoğu zaman kalıcı değişime dönüşmesini zorlaştırıyor.
5. Dijital yakınlık var, fiziksel yakınlık eksik
Shelt’e göre çevrimiçi ilişkiler gerçek ve anlamlı hissettirse de önemli bir eksik var:
“Gerçek dünya ilişkileri onarım, sabır ve ilgi ister. Dijital hayat bu kasları geliştirmez.”
Z kuşağı, teknoloji sayesinde daha önce hiç olmadığı kadar çok insanla bağlantı kurabiliyor. Ancak ekran dışındaki ilişkiler kolayca ihmal edilebiliyor. Uzmanlara göre çevrimiçi ve çevrimdışı ilişkiler arasında sağlıklı bir denge kurmak, daha doyurucu bağlar için kritik önem taşıyor.