“Ya adalet ya biz” diyebilirler. Demeliler. Seçim konuşmalarında; “Münafık... Şer odakları... Cahiliye adetleri... Ümmet... Fitne... Fesat...” türü dini kavramları kullanarak ayrıştırıcı propagandaya alet olmuş “ekran tekeline” son verecek bir adım atabilirler.
Durumu görüyorsunuz.
Ben şöyle özetleyeyim.
Örneğin, TV ekranlarının marka isimlerinden Ahmet Hakan, toplamış fikir önderlerini haftanın öne çıkan konularını analiz ediyor.
Zırt yayın kesiliyor.
“Şimdi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Yeşilay Genel Kurulu’ndaki konuşmasına canlı bağlanıyoruz.”

* * *

Diğer bir marka isim Taha Akyol, toplamış akademisyenleri “ileri demokrasiye geçmiş ülkelerde yargı-yürütme-yasama-basın özgürlüğünü” tartışıyor.
Pat yayın kesiliyor.
Fatih Altaylı.
Şirin Payzın.
Didem Yılmaz Aslan.
Ahu Özyurt.
Oğuz Haksever.
Uzun yıllar bin bir emek vererek ekranlarda marka olmuş gazetecileri yazıp sıralamaya bu köşenin yeri yetmez.
Hepsi kıymetli isimler.
Gece yarılarına kadar süren programlarında gerçeğin ortaya çıkmasına çalışırlarken; “Sayın Cumhurbaşkanımız konuşuyor...” diyerek başta TRT en az 15 TV kanalında ekran tekeli kuruluyor. Konuşsun diye programa çağrılmış düşünce adamları, fikir önderleri, araştırmacılar, konunun uzmanları, gazeteciler susturuluyor ve ekran tek taraflı bir politikacıya teslim ediliyor.
Bu nedir?
Diktatör ülkesi tablosudur.
Öyle bir hal aldı ki, futbol anlatıcısı Rıdvan Dilmen’in bile programına giriliyor. Girilmedik bir tek TRT Müzik’te Mustafa Keser’in şarkı programı kaldı.

* * *

Bu tablo ortadayken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim manifestosu yayınladı ve “daha çok demokrasi ve adalet” vaat etti.
İşte şimdi fırsat geldi.
Karınca hızıyla geldi.
Yıldırım hızıyla kaçabilir.
Ekran markası olmuş gazeteci arkadaşlara buradan öneriyorum. Birlikten kuvvet doğar. Taha Akyol önderlik etsin. Bir araya gelsinler: “TV patronlarımızı korkutarak tepeden inme bizim programlarımızın esir düşürülmesine son verilsin. Bu diktatör ülkesi televizyonculuğu bitmezse; istifa eder ayrılırız” desinler.
Tarihi bir adım olur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın manifestosuna yazdığı “daha fazla demokrasi ve daha fazla adalet” vaat eden sözünde ne kadar samimi olduğu test edilmiş olur.

* * *

Marka olmuş gazeteciler!
“TV’lerin borazan yapılmasına karşı bir haysiyetli kalkışma” gösterin. Halk, testin sonucunu görsün. Siz kovulursanız, manifestonun samimiyetsizliği ortaya çıkar. Halk kalbini ekran yapar, size açar.

sozcu-banner-1