Bu, doğal olarak insanlarımız arasında büyük mutsuzluk yaratıyor.
Ekonomik sıkıntılar, geçim derdi, geleceğin belirsizliği de eklenince “Dünya Mutluluk Ligi”nde 5 basamak birden düşüp 74’üncü sırada yer aldık.
Batı ülkelerinin tamamı bizden kat kat daha mutlu.
Birleşmiş Milletler’in hazırladığı rapora göre, Türkiye’den çok daha kötü durumda olanlar da var tabii ki... Fakat bunlar Ruanda, Malavi, Burundi gibi adı sanı duyulmamış ülkelerle, Suriye, Yemen, Afganistan gibi iç savaş nedeniyle kan deryasında olan ülkeler...
Biz neden bu kötü duruma düştük? Niçin böyle çöktük?
AKP iktidarı 16 yılda hani harikalar (!) yaratmıştı? Başarılı yönetilen bir ülkenin durumu böyle olur mu?
Geçen 16 yıl içinde ülkemizde ekonomi de, demokrasi de geriledi, yargı bağımsızlığı yara aldı, adalete güven sarsıldı, iktidarın eleştiriye tahammülü kalmadı.
Ulus olarak tüm bu olumsuzluklara lâyık mıyız?
Değiliz tabii ki... Fakat hatalıyız. İtiraf edelim ki, tüm başımıza gelenler, yanlış seçimlerimizin sonucudur!
Bir zamanlar çok popüler bir şarkı vardı:
“Her yerde kar var!”
1970’li yıllardı... O tarihlerde kar yağışları bol olduğu için halkımız Belçikalı şarkıcı Adamo’nun söylediği bu şarkıyı pek sevmişti.
Şimdi devran değişti:
Her yerde kavga var!
Siyasilerimiz Meclis’te kapışıyor, insanlarımız olur olmaz şeyler için dövüşüyor, tabancalar patlıyor, ölenler, yaralananlar oluyor.
Basit trafik tartışmaları bile kanlı kavgalara dönüşebiliyor.
Herkes barut fıçısı gibi... Patlamak için bahane arıyorlar!
★★★
Siyasetteki kavgalar halkımıza kötü örnek oluyor ne yazık ki...
Söylenmeyecek sözler söyleniyor, hakaretler, tehditler havada uçuşuyor.
Kim bilir belki de böylece insanlarımız korkutulmak, sindirilmek isteniyor.
Ülkemiz maalesef her geçen gün “Korku ülkesi” olma yolunda ilerliyor.
Cezaevlerinde artık yer kalmadı. Hızla yenileri yapılıyor.
Bir barış beldesi olan Bodrum’da bile eski cezaevi yetmedi, yenisi devreye girdi.
★★★
Cumhurbaşkanı Erdoğan yine “Yargı” dedi.
İki büyük sanatçı Müjdat Gezen ile Metin Akpınar’dan bahsetmiyoruz. Onlar yargı ile daha önce müşerref oldular.
Bu defa hedefte CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sanatçılara yaptığı gibi CHP Milletvekili Özel için de ağır konuşarak şöyle bağırdı:
“Milli Savunma Bakanımıza saldırma edepsizliğini yaptı. Yargıya hesap verecek. Önce tazminat, sonra ceza! Yargıya hesap verecekler. Yargı da bunlara gerekli dersi verecek. Böylece saldırma hakkına sahip olmadıklarını anlayacaklar!”
★★★
Peki, tazminat ve ceza ile tehdit edilen Özgür Özel ne yaptı?
Korkup başını mı eğdi?
Sesini soluğunu kesip bir kenara mı çekildi? Hayır!
Etki-tepki meselesi... Sertlik sertliği doğuruyor!
Özgür Özel korkacak bir tip değil. Cevap verdi:
“Hodri meydan! Gücün yetiyorsa Özgür Özel’e aç davayı... Gücün yetiyorsa Özgür Özel’e ve CHP’ye verdir hapis cezasını... Senden korkmuyorum, korkmayacağız!
Biz korkarsak senin karşında, Türkiye diz çöker. Biz de ayaktayız, Türkiye’de ayakta... Sana meydan okuyoruz!”
★★★
Ortam her geçen gün biraz daha geriliyor.
Böyle kavgaların ülkeye yararı yok ama iktidar gerginlikten fayda umuyor.
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, muhalif olan sanatçı, gazeteci, yazar, siyasetçi, herkese kızması acaba partisinin her geçen gün güç kaybetmesinden mi kaynaklanıyor?
AKP Genel Başkanı Erdoğan, yerel seçimleri önemli oranda kaybetmekten mi endişe ediyor acaba? Ne dersiniz?
İktidara bir kıyak daha!
Eşitsiz bir seçime gidiyoruz.
Böyle bir seçim, demokrasinin olduğu iddia edilen hiçbir ülkede görülmemiştir.
Devletin bütün imkânları iktidar partisinden yana...
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Anayasa’nın eşitlik ilkesine ters bir karar verdi:
“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Ona seçim yasağı olmaz!” dedi.
Yani, Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı olduğunu göz ardı etti.
Seçim yasakları kime olur? YSK’ya göre bütün muhalefet partilerine!
Bu kurulun demokrasi (!) anlayışı bu...
Ringe çıkıyorsunuz. Önemli bir maç yapacaksınız. Sizin elinizi-kolunuzu bağlıyorlar, rakibinizi serbest bırakıp “Dövüşün” diyorlar.
Eli-kolu bağlı nasıl mücadele edeceksiniz?
Yanlı tutumu nedeniyle referanduma da, genel seçime de gölge düşüren YSK, iktidara yerel seçimde bir kıyak daha yaptı!
AKP de Yüksek Seçim Kurulu’nu ödülsüz bırakmadı. Torba yasa ile YSK Başkanı Sadi Güven’in de bulunduğu 6 üyenin ocak ayında bitecek olan görev sürelerini “Bir yıl” uzattı.
Şimdi AKP Genel Başkanı’nın elinde devletin uçakları, makam araçları, kamunun bütün imkânları var. Önlerinde hiçbir engel yok.
Muhalefet ise yasaklarla eli kolu bağlanmış durumda...
YSK “Haydi, yarışın” diyor. Helâl olsun böyle âdil (!) yarışa...
Anladıkları demokrasi ve eşitlik bu!
GÜNÜN SÖZÜ
Vücut için jimnastik ne ise, akıl için de kitap okumak öyledir.