Hangi soydan, hangi inançtan, hangi il ya da ilçeden olursa olsun hepimiz bu ülkenin insanları, bu devletin yurttaşlarıyız. Akrabayız, komşuyuz, arkadaşız, hemşehriyiz. Konum yönünden kimi değişikliklerin insanlık gereklerinin üstüne çıkması, ahlâkı, terbiyeyi öteleyerek çirkin karşıtlıklara olanak vermesi uygun bulunacak davranış değildir. Son zamanlarda kötü örnekler durumuna düşen kimi siyaset adamının konuşmaları, kimi medya ilgililerinin yazıları ve kimi kendini bilmezin iletileri, insanlık niteliklerinden kuşku duyuracak düzeye gelmiştir.
Yaşayanlar, morgda tutulanlar gibi değil ki düşünceleri, görüşleri, tutum ve davranışları aynı olsun. Değişiklik her insan için doğaldır. Düşüncelerine, görüşlerine, değerlendirmelerine, yaşam biçimlerine ve öbür özelliklerine katılmasak da birbirimizin varlığına, kişiliğine ve değerlerine saygı göstererek bir arada yaşama uygarlığının koşullarını yerine getirmek hepimiz için insanlık görevidir.
Düşüncelerine, görüşlerine, tutum ve davranışlarına, ilişkilerine katılmadıklarımızı düşman yerine koymak, özellikle parti ayrılıkları, çalışma değişiklikleri nedeniyle birbirimizi karalayıp suçlamak tümüyle insanlık dışı düşmektir, ilkelliktir.
Son zamanlarda yanıtı ve yakınmayı gereksiz kılan kimi insanlık dışı, terbiye dışı, yurttaşlıkla, ahlâkla, adamlıkla bağdaşmayan değişik biçim ve içerikli gönderilerden söz edilmektedir. Bir normal insan nasıl bu çirkinliklere düşüp alçalabilir? Yalanın, dolanın, kötülüğün çukurunda debelenir? Siyasal bağımlı, siyasetçinin kulu-kölesi olmuş kimi yazarların uydurma olaylarla döşendikleri çirkin yazılar, kişiliklere yönelen sözde eleştiri ve kınamalarla haberler, düzeysizliğin kanıtlarıdır. 28 Şubat’la ilgili yazılarında günümüz iktidarının uyduları neler uyduruyor, şaşılır. Hiç ilgimiz olmamasına karşın iftira ile adımızdan söz ediyorlar. Utanma-arlanma, hak-hukuk, insanlık-insaf duyguları ve anlayışları da kalmamış.

NEDEN

Bu karşıtlıkların nedeni nedir? İnsanların birbiriyle aynı görüşte olmaları gibi ayrı görüşte olmaları da doğaldır. Ayrı partiler olunca ayrı partililerin olması da böyle. Karşı partide olması, ölmesini istetecek kadar insanlık dışı karşıtlığı getiriyorsa, yok olmasını, güçlüklere düşmesini, sürünmesini, karanlıklara boğulmasını diletecek kadar akıl dışı savlara neden oluyorsa hiçbir özgürlüğün, hiçbir demokratik ve uygar yaşamın anlamı ve geçerliği kalmaz.
Sövüp saymak zorunluluk mu? Beceri, mârifet mi? Eleştirilere adam gibi karşılık vermek güç mü? Katılınmayan konulara, sorunlara, önerilere yanıtlar terbiye içinde olamaz mı? Gerçek dışı ya da yanlış, gereksiz bulduklarına gerçeği göstererek yanıt verilemez mi? Saldırı şart mı?
İnsanlıkla, akılla, ahlâkla, vicdanla bağdaşmayan karalama ve suçlamaları, oy ve iktidar için soyundukları kulluk ve kölelik girişimleri, uşaklık düşüklükleri utandırıcı olmaktan öte nefret duyuran aşağılıklardır. Bunu bilmeyenler insanlık dışı düşenlerdir.
Yandaş, kuyruk, maşa, uşak, fedai durumuyla küçülenlerin yalan, yakıştırma, iftira söylemleri ve yazıları tiksindirmekten başka bir sonuç getirmez. Birbirlerini ayrı partili, ayrı görüşlü olmaktan kaynaklanan görüşler ve durumlar nedeniyle karşıt sayıp insanlıkla bağdaşmayan tutum ve davranışlarla karalayıp suçlamak, değişik kötülüklere ve sonuçlara yaraşır bulmak, hiçbir olumlu nitelikle bağdaşmaz.

VURGU

İktidar yetkili ve sorumlularının bu tür iğrençlikleri yüreklendirecek durumlardan uzak kalmaları yeterli olmayıp kınamaları, önleyip engelleme içtenlikleri gerekir. Toplumsal barışın baş sorumlusu iktidardır. Hele kimi ahlâksız, terbiyesiz, deli (meczup), sapıtmış ve nankörün Atatürk’e saldırılarını görmezden, duymazdan gelen yetkili ve sorumluların aymazlığı. Alanlara toplanan kalabalıkların şakşakçılığının gülünçlüğü. Yargıya talimat verircesine 28 Şubat konuşmaları. Devlet yaşamında en büyük bozukluk, en sakıncalı durum, yargının siyasete bağlı ve onun etkisinde olması, yönetiminde bulunmasıdır. Erbakan’ın eski ardıllarının, Erbakan’a sırt dönmelerini bağışlatmak için hiçbir hukuksal işlemi gerektirmeyen Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Şubat 1997 kararlarıyla önceki komutanlara yüklenmeleri kendi kusurlarını kapatmak içindir. Erbakan, birkaç ay sonra ve MGK’nun aldığı kararları yerine getirmek için ilgili birimlere tebliğ ettikten sonra hükümetten ayrılmıştır.
ABD’nin Türkiye’ye karşı tutumunun stratejik ortaklıkla, dostlukla asla ilgisi kalmamıştır. Düşmanlıktan geri kalmıyorlar.
Yalanla yaşanmaz, dürüst olunmalıdır.

DÜZELTME: 08 Mart 2018 Perşembe günkü “Hukuk ve Adalet” başlıklı yazımın son paragrafında ilgili cümle, “...işleri medya yoluyla toplum isminde” değil, “toplum önünde açıklamak” olacaktır. Kelime hatası nedeniyle okurlarımızdan özür dileriz.