Gelecek korkusuyla öne alınan seçimler için adayların ve siyasal partilerin çabaları artarak sürüyor. Görevini tamamladığı söylenen iktidar partisi liderinin yerinde kalmak bir yana “tek adam” olarak daha geniş yetkilerle seçilmek için alanlara çıktığı bir ortamda, “tarafsızlık” andını da gözardı ederek, yürüttüğü ve yürüteceğini söylediği çalışmalar yeni sorunları ve yeni soruları gündeme getiriyor. Değişik oluşumlara göre önlemleri olduğunu söyleyen Bay RTE son Filistin olaylarının sorumlusu olan ABD’ne sözden başka bir çıkış yapamıyor. Yurtdışı gezileriyle seçim için kendini rahat gösterse de oldukça rahatsız olduğu konuşmalarından anlaşılıyor.

Ulusumuz çok çok önemli bir durumla karşı karşıya. ATATÜRK’ün demokrasiyi yaşama geçirmek üzere ilân ettiği cumhuriyet, şanlı geçmişine karşın, diktaya kucak açan tek adam rejimine dönüştürülmek üzere. Atatürk ilkeleriyle donanmış Türk Devrimi’nin şeriat düzenine doğru sürüklendiği endişeleri yaygın. Hattâ ülkenin bölgelere bölünüp din ağırlıklı bir yönetim biçimiyle kuruluş felsefesine tümüyle ters bir yapıya geçileceği de konuşuluyor. Atatürk ve İnönü’ye verilmeyen, tanınmayan yetkilerin, geldiği yer bilinen bir kişiye verilmesi, konumunun neden olacağı durumlar eleştiriliyor. Ulusal egemenliğin sözde kalacağı, dinsel çabaları açık olan kişilerin demokrasi yerine diktaya kayacağı, kültür, birikim, amaç, bağlı oldukları değerler ve ilkeler yönünden kimi sakıncaların kaçınılmaz olduğundan kuşkulanılıyor. Gerçekten, 24 Haziran seçimleri bir sınav ve dönüm noktası olacak. Siyasal işportaya dönüşmeden, ulusumuza yaraşır bir olgunlukla geçip Türkiye’yi Türkiye yapan değerleri koruyup güçlendirerek, Türkiye, Türklük, Atatürk ve lâik cumhuriyet karşıtlarına unutamayacakları bir ders vererek sonuçlanmasını diliyoruz. Partizan, kavgacı, bencil kimilerinin sözleriyle yansıttıkları kişiliklerini gözeterek istencimizi açıklamalıyız. Söz kalabalığı, kabadayılık gösterileri ve ödün çizelgeleriyle olanak sunumları kimseyi aldatmamalıdır.

ÇİRKİNLİKLER

Seçimin bilinçli oylarla gerçekleşmesini gözardı ederek, kandırarak oy sağlama çabaları seçmeni küçük düşürmekten başka bir şey değildir. Emeklilere iki kez biner lira vererek oy toplamadan başka neler olduğunu kestirmek güçtür. Bir yanında AKP genel başkanının, bir yanda AKP’li belediye başkanının fotoğrafları bulunan kahve paketlerinin dağıtıldığını duyuyoruz. Partilerinin adındaki “Adalet” sözcüğünü anlamsız bırakan tutuklamalar, cezaevlerindeki öğrenci ve gazeteci sayılarının kabarıklığı uluslararası kuruluşların da tepkilerine neden oluyor. Gürültü patırtıyla, yakışıksız ve gereksiz sözlerle, insanlık dışı yaklaşımlar ve kabadayılık gösterileriyle seçim kimseye bir yarar sağlamaz. Devlet adamı olgunluğu, kişisel terbiye ve bilgi ağırlığı olmadan hiçbir şey olunamaz.

Oturulan koltuklar kirletilmemeli, yeni konuklara- yöneticilere tertemiz bırakılmalı. Seçim konuşmalarında özellikle iktidar kesiminin ayrımcı, ulusal yapıyı bölücü, yurttaşları birbirine karşıt duruma getirici söylemleri çok yanlış. Kendilerinden olmayanları nerdeyse “vatan haini” ilân edecek ölçüde suçlayıcı ölçüsüzlükleri çok çirkin. Bilgisiz, eğitimsiz, yetersiz, partizan kişilerin bayrak taşıyıp alkış tutarak çoğunluk oluşturduğu alanlarda haykırarak, küçük düşürerek, kimi benzetmeler ve sözde eleştirilerle insana yakışmayacak saldırılarda bulunmak ustalık değildir. Devlet olanaklarını kullanarak, eşit yarışmayla asla bağdaşmayan durumlardan yararlanarak koşturmak, yanlılığı belirgin medya kesiminin sırıtan desteğiyle oy istemek sayı olarak kazandırsa bile anlam ve değer olarak yitirtir.

Ulusal birlik ve dayanışma her olgunun üstündedir. Adalet ve Anayasa’da nitelikleri öngörülen devlet hepimizin en gözde değeri ve varlığıdır, yaşam yapısıdır. Seçimi savaşa dönüştürürcesine kin ve intikam aracı yaparak yürütmek bağışlanmaz bir kötülüktür. Ulus yapısı içinde kimse kimseden üstün olmadığı gibi devlet ve ülke de kimsenin özel mülkü değildir. Yönetimde olanlar görevin geçici olduğunu bilmeli, kendilerini kimseden üstün görmemelidir. Toplumsal barışı gözardı ederek siyaset yapmak, ilkellik ve çağdışı düşmektir. Onuru, ahlâkı, bilimi, erdemi, gerçeği, özetle insanlığı gözardı etmek yıkılmaktır, hiç olmaktır. Seçimler gelir, geçer. Hiç geçmeyecek, anılacak, örnek alınacak değerlere dayanmak, yaşamı anlamlı kılmak en büyük kazanımdır.

sozcu-banner-1