ATATÜRK’ümüzün vasiyetiyle ilgili görüşler günümüz iktidarının hukuktanımazlığını ortaya koymaktadır. Her şeyi siyasallaştırarak yaşamı çekilmez kılma yanlışlıkları sürerken konuya ışık tutan yeni bir bilimsel görüş de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. İbrahim KAPLAN’dan geldi. Okurlarımızın ve ilgililerin bilgisine sunmayı görev sayarak aldığımız metni olduğu gibi yayımlıyoruz:

“Atatürk’ün Türkiye İş Bankası Hisselerinin CHP’ye 5 Eylül 1938 Tarihli Atanmış Mirasçı VASİYETİ Hükümlerine Göre Geçişinde Hukuki Durumun Değerlendirilmesi

ATATÜRK’ün 5 Eylül 1938 tarihli el yazısı ile kaleme aldığı, “maliki bulunduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayri menkul emvalimi C.H.Partisine, aşağıdaki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum...” şeklindeki ölüme bağlı tasarrufu ve Önceki 17.2.1926 Tarih ve 743 no.lu Medeni Kanun’un 463.ncü ve 22. 11.2001 tarihli ve 4721 no.lu Yeni Türk Medenî Kanunu’nun 516.ncı hükümleri gereğince “ Bütün” yani mal varlığının TAMAMINI, açık bir biçimde, “mirasçı nasbı veya miras atama” şeklindeki el yazılı vasiyeti ile, CHP’ne bırakmıştır.

1. Atatürk’ün T. İş Bankası’ndaki hisseleri, mirasçı atanması niteliğindeki vasiyeti gereği, belli şartlar ve yükümlülüklerle CHP’ye terk ve devredilmiştir.

2. Atatürk’ün T. İş Bankası’ndaki hisseleri, atanmış mirasçı olarak, tüzel kişi ve siyasi parti olarak CHP’ye aittir.

3. Vasiyetnamedeki şartlar ve yükümlülükler gereği; CHP bu hisselerin nemalarını kullanmayarak, T. Dil Kurumu ile T. Tarih Kurumu’na aktaracaktır.

4. CHP hisselerin sahibi olarak Anonim Şirket tüzel kişiliğine sahip T. İş Bankası’nda, Genel Kurul ile Yönetim Kurulu’nda temsil edilme hak ve yetkisine sahiptir.

5. CHP’nin atanmış mirasçılığı tüzel kişiliğin devamı süresince devam edecektir.

6. CHP’nin yükümlülükleri de, vasiyette ismi geçen kuruluşlar devam ettiği sürece süresiz devam edecektir.

7. CHP’nin hisselerin maliki olarak, hisselerle ilgili A.Ş.’ de doğan kanunî hakları kullanacaktır. Bu hisselerin Hazine ile ilgisi yoktur. Bu hisselerin mülkiyeti, hisselerin maliki Atatürk tarafından, devletin kuruluşu olan ve TBMM’nin ilk toplantısını yaptığı 23 Nisan 1920 tarihinde değil, Cumhuriyetin kuruluş tarihi olan 29 Ekim 1923 tarihinde de değil, 10 Kasım 1938 tarihindeki ölümünden önce iki ay beş gün önce , mükellefiyetli mirasçı atanması vasiyetnamesi şeklinde CHP ‘ye devredilmiştir.

8. Anayasanın 35. maddesi uyarınca, herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu hakların özüne dokunulamaz. Miras garantisi, iki önemli garantiden oluşmaktadır. Akrabaların miras hakkı ile mirasbırakanın vasiyet yapma özgürlüğü; Anayasadaki miras hukuku ile ilgili temel hakların özü ve çekirdeğidir.

8.1 Akrabaların miras garantisi ve miras hakkı, yani mirasın en yakın akrabalara geçmesi, miras hukukunun çekirdeğini oluşturan Anayasa’ nın teminat altığına aldığı bir temel hak garantisidir.

8.2. Miras hukukunun çekirdeğini oluşturan, diğer bir temel ilke de; Mirasbırakanın olumlu veya olumsuz Vasiyetname - Mirasçı atama yapabilme serbestisidir.

Miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufta bulunma özgürlüğü; belirli derece ve yakınlıktaki akrabalarının medeni Kanunda hükme bağlanmış olan saklı pay tutarlarının dışında kalan mal varlığını, kendi serbest iradesi ile atanmış mirasçı ve vasiyet alacaklısı olarak ölüme bağlı tasarruflarla, intikal ettirme serbestisidir.

- Kanunkoyucu, vasiyet yapma özgürlüğünü; sadece, şekil kuralları, vasiyetname yazma ve düzenleme ehliyeti, diğer geçerlilik şartları, vasiyetnamenin iptali ile ondan geri dönme (rücu) sebeplerini önceden düzenleyici kurallar koyarak denetleyebilir. Zaten bu hususlar, Türk Medeni Kanunu’ nun, miras hukuku ile ilgili hükümlerinde düzenlenmiştir.

9. Miras bırakanın vasiyetname yapma özgürlüğü, vasiyet yapılanın, mirası kabul etme ve üstlenme özgürlüğü ile karşılıklı bağlılığı mevcuttur.

10. Anayasal miras hukuku garantisini, yalnızca yakınların miras hakkına ilişkin saklı paylarla ilgili yasal sınırlama, vasiyet yapma özgürlüğünü kısıtlamaktadır.”