Sevgili okurlarım, bizim gazetenin Ankara temsilcisi olan Saygı Öztürk’ün yeni bir kitabı henüz çıktı:

“Menzil. Bir Tarikatın İki Yüzü.” (Doğan Kitap.)

Kitabı daha baskıya girmeden okudum, şaşırdım kaldım.

Bunların iki ana karargâhı var. Biri Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde, öbürü Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde.

İkisinin şeyhleri amca çocukları ama kavgalı.

Birbirlerini suçluyorlar.

Gerek Kâhta’ya bağlı Menzil köyü, gerek Sivrihisar’a bağlı Buhara köyü, bunların iki ayrı merkezi...

Ve ikisi de adeta modern bir kasaba gibi.

İçlerinde binlerce mürit yaşıyor.

Her şey bu iki şeyhe ait.

Kâhta’dakinin holdingleri, televizyon kanalı, radyosu, hastanesi, yayınevi, vakıf ve dernekleri, Buhara’da yaşayanın ise büyük arazileri, binlerce büyük ve küçükbaş hayvanı var.

★★★

Her ikisinde modern binalar, asfalt yollar, marketler, restoranlar, hediyelik eşya dükkanları, pastaneler, kebapçılar, bir sürü dükkanlar, yine şeyhlere ait müritlere kiralanan devre mülk konutlar var.

Müritler geliyor, alışveriş yapıyor, şeyhe para kazandırıyor ve aynı kaptan hep birlikte çorba içip zikir yapıyor.

Bunlar devlet içinde devlet olmuş, devleti bile parsellemiş, karışanı görüşeni yok.

Örneğin Sağlık Bakanlığı büyük ölçüde bu tarikatın elinde.

Kitapta bakanlığın menzilci önderlerinin isimlerini de göreceksiniz.

21. yüzyıl Türkiye’sinde işte bunlar oluyor!

★★★

İşin içinde çok büyük paralar dönüyor, vergi verip vermedikleri bilinmiyor.

Saygı buralara gitti, şeyhlerle konuştu ve roman kıvamında bir belgesel kitap yazdı.

Bu kitabı mutlaka okunanız gerektiğini düşünüyorum.

Laik Cumhuriyet rejiminin nerelere sürüklendiğinin somut belgesidir.

İnsan bunları öğrenince ister istemez “Vah Türkiye Cumhuriyeti vah” demek zorunda kalıyor.

★★★

Saygı’nın kitaplarını ilk okuyanlardan biri sanırım ben olurum, zira onun kitaplarına önsöz yazmak benim görevimdir!

Onun kadrolu ama maaşsız, Kızılay menfaatine çalışan önsöz yazarıyım!

Önsöz yazmak için kitabı baskıya girmeden önce okuyacaksınız ki, ne yazacağınızı bilesiniz.

Bu kitabın önsözü de benden!

Üstelik bu son kitabın hazırlanmasına baştan sona tanık oldum. Adına Menzil denilen tarikatı incelemeye ve irdelemeye başlayan Saygı ile neredeyse her gün bu olayı konuştuk...

Bu kez yine ilginç bir konu yakalamıştı.

Olup biteni öğrendikçe şaşırdım.

Doğrusunu isterseniz Menzil tarikatının böylesine yaygın ve örgütlenmiş olduğunu bilmezdim.

Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti’nde tarikatların ve şeyhlerin nasıl etkin duruma geldiğinin, bunun da ötesinde nasıl “devlet içinde devlet” olduklarının somut göstergesidir.

Evet, mutlaka okunması gerekir.

Tümü belgeli ve adeta bir roman kıvamında.

Saygı Öztürk’e “Ellerine sağlık” diyorum.



Sevgili okurlarım, Türk Milleti bir Cumhuriyet Bayramı’nı daha coşkuyla kutladı. Anıtkabir yine on binlerce insanımız tarafından dolduruldu.

Bütün engellemelere rağmen caddelerde yürüyüşler, salonlarda konserler düzenlendi.

Şimdi size dün olup bitenlerden birkaç örnek vereyim...

Okurum Slovakya’dan yazıyor:

“Bir seyahat için başkent Bratislava’ya geldim. Elçiliğimizdeki 29 Ekim kutlamalarına acaba katılabilir miyim diye elçilik web sayfasını incelediğimde, en ufak bir duyuru göremedim. Acaba dış temsilciliklerimiz de milli bayram kutlamalarından vaz mı geçtiler?”

Bir başka okurum yine yurt dışından yazıyor:

“Dışişleri Bakanlığı diplomatik temsilciliklerimize sözlü talimat vermiş. 29 Ekim günü düzenlenecek resepsiyonlarda, çağrılı olan konuklara alkollü içki ikramı yapılmayacakmış. Demek ki kola ve gazozla yetinecekler. Bu nasıl iştir? Yahu yapmayın, bütün dünyaya rezil oluruz.”

★★★

Ve azda olsa çatlak sesler...

Dün Karar gazetesinde bir köşe yazısı:

“Cumhuriyet’in ilanı bizden çok İngilizler için, dünya emperyalizmi için gerekliydi. Zira Osmanlı devleti var oldukça emperyalist sistem İslam’ın ana topraklarını keyfince kontrol edemezdi. İsrail’i coğrafyamıza bela edemezdi.”

Bunları ciddi ciddi yazıyor...

Yazarı doktormuş!.. Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkün olabilir!

★★★

Yine dün aldığım bir e-posta mesajını Yusuf Çelebi göndermiş:

“Vergi mukabili ruhsatlı kerhaneci, kumarhaneci, faizhaneci Cumhuriyet bayramınıza lânet olsun. Çünkü Allah-ü Teala iyilikleri emredin, kötülükleri yasaklayın buyuruyor. Allah cc. kötülüklere ruhsat verin, isteyen kötülük işlesin, isteyen iyilik işlesin demiyor. Ölüm var, öldükten sonra dirilmek var, hesap vermek var.”

29 Ekim’i milletimiz içtenlikle kutladı ama aramızda ne yazık ki bu gibiler de vardı!