Vergi hukukumuzda en çok tartışılan ve vergi idaresi tarafından en çok kötüye kullanılan müesseselerden bir tanesi de takdir komisyonları ve takdir komisyonları marifetiyle yaptırılan takdirler ve takdirler sonucunda ortaya çıkan tarhiyatlardır.
Takdir komisyonları, vergi idaresi içinde hep üvey evlat muamelesi yapılan, söz dinlemeyen vergi dairesi müdürlerinin cezalandırılmak amacıyla gönderildiği ve çoğunlukla personel sayısının başkan dahil 2-3 kişiyi geçmediği yerler olmuştur.
Son yıllarda takdir komisyonları beyanname vermeyen mükelleflerin matrahlarını takdir etme ana görevi dışında, amme alacağının zaman aşımına uğramasını engellemek için vergi idaresinin tutunduğu bir dal haline gelmiştir.

DANIŞTAY GÖRÜŞÜNÜ DEĞİŞTİRDİ!

Takdir komisyonlarının yaptıkları takdirler sonucu, mükelleflere gönderilen vergi/ceza ihbarnameleri üzerine açılan davalarda, mükelleflerin açtıkları davaları kazanma oranı %99 seviyelerinde idi.
Takdir komisyonlarının yaptıkları takdirler üzerine vergi idaresinin aleyhine açılan davaları kaybetmesinin ana nedenleri

1. Takdir komisyonlarının yeterli incelemeleri yapmayarak varsayıma dayalı tarhiyatlar önermeleri 2. Vergi müfettişlerinin yapmaları gereken tarhiyatları, zaman aşımı nedeniyle yetiştiremeyip, mükellefi takdir komisyonuna sevk ederek zaman aşımını durdurmaları, sonra kendi yazdıkları rapordaki rakamları takdir komisyonuna takdir ettirmeleri


2. Sahte belge kullanımı nedeniyle KDV indirimlerinin reddedilmesi işlemini, zaman aşımı süresi içinde yetiştiremeyip bu sürenin dolmasına çok az süre kaldığı durumlarda, işlemi takdir komisyonlarına havale ederek, zaman aşımını durdurarak, takdir işlemini bu komisyona yaptırmalarıdır.

Bugüne kadar vergi idaresinin zaman aşımını “dolanma” uygulamalarına karşı, vergi yargısının ve Danıştay’ın, vergi müfettişlerinin vergi inceleme yetkisini devredemeyecekleri, takdir komisyonlarının KDV indirimini reddetme yetkisinin bulunmadığına ilişkin, nerede ise müstekar haline gelmiş kararlarının aksine yeni bir karar verilmiştir.
Şöyle ki; Danıştay 4. Dairesi çok yeni tarihli E.2018/50,K.2019/781 sayılı kararında; “Yukarıda belirtilen yasa kurallarına göre takdir komisyonu, bütün vergi türleri için matrah takdirine yetkili olup, bu yönde bir düzenleme olmadığı halde KDV açısından matrahı belirleme yetkisi olmadığının kabulü verginin kanuniliği ilkesine aykırıdır. Vergi türleri bakımından matrahın nasıl belirleneceği, kendi özel kanunlarında düzenlenen “istisna”, “muafiyet”, “kanunen kabul edilmeyen gider”, “oran”, “indirim mekanizması” gibi çeşitli vergisel kurumlar ile belirlenmiştir. Takdir komisyonları, matrahı belirlenecek verginin özel kanununda sayılan bu düzenlemeleri esas alarak matrah takdir edecektir. Burada önemli olan husus, matrah takdiri için takdir komisyonuna sevkin yapıldığı sırada re’sen takdir nedeninin belli ve bunun takdir komisyonunca da biliniyor olması gerektiğidir. Yoksa 74. maddede de belirtildiği üzere takdir komisyonlarının takdir sebebi bulunup bulunmadığını inceleme yetkisi bulunmamaktadır. Bu şartların yerine getirilmesi durumunda ise takdir komisyonları her türlü inceleme yetkisini haiz olup, kendileri inceleme yapabilecekleri gibi inceleme yetkisini haiz diğer şahıs ya da kurumlar tarafından yapılmış incelemeleri dikkate alarak matrah takdir etmelerinde de yasal bir engel bulunmamaktadır” şeklinde görüşünü değiştirmiştir.