Bir bölüm işçileri tazminatsız işten atmışlar, diğerlerine “ücret ödemeyeceğiz ama sizi izinli sayacağız” demişler. İşçiler, Birleşik Metal İş Sendikası üyesiydiler. Haksızlık yapıldığını anlatmak için Ankara’ya gitmeye karar verdiler.

Yürüyeceklerdi.

Başkent’e kadar.

Ellerinde pankartlar.

Dillerinde haklar.

Anayasa, yasalar, işçilere ve hakkı yenen herkese “yürüyebilme ve yürürken de benim hakkım çalındı, emeğim, alın terim gasp edildi, hakkımı istiyorum” sözü ile kendini ifade etme izni vermekteydi. İşçiler, Kocaeli’nden yürüyüşe başlayacaklardı.

Belki bir- iki bağımsız gazete onların fotoğrafını çekip haber yazacak, belki üç-dört iktidar yanlısı olmayan TV kanalı onların yürüyüşünü yayınlayacaktı.

Polis geldi.

Zor kullandı.

Kol bükme.

Yaka paça sürükleme.

99 işçi gözaltına alındı.

Saatlerce gözaltında tutuldular, sonra serbest bırakıldılar.

Onlar yasalara aykırı bir şey yapmamışlardı, kuşkusuz serbest bırakılacaklardı. Ankara bunu bile bile “işçilere ve hakkını aramak isteyenlere korku salmak için...” gözaltına alma gücünü kullanıyordu.

★★★

Önceki haftalarda da kömür madenlerinde çalışan Ermenekli madenci işçiler yolun asfaltına madenci kasklarını vurarak kendilerini ifade etmiş, Ankara’ya yürümek istemişlerdi. Onlar da ödenmeyen ücretlerini ve verilmeyen haklarını istiyorlardı.

Yine polis geldi.

Jandarma çevirdi,

Yine işçiye gaz sıkıldı.

Sendika başkanı dövüldü.

Hastaneye kaldırıldı.

İşçiler tartaklandı. Ermenekli madencilerin de Ankara yürüyüşü durduruldu ama verilen sözler tutulmadı. Onlar da “Aç yolu Jandarma... Geliyoruz Ankara...” sloganı atarak yeniden yürüyüşe geçtiler. Ermenekli madenciler 87 gündür hak arıyorlar.

Özetle:

İşçiler yürüyor.

Hak arıyorlar.

Ankara!

Kur-faiz sarmalında ekonomik krizin yükünü işçilere, çiftçilere, memurlara, emeklilere, sabit gelirlere kısaca  “ücretlilere yükleme” yolunu seçti. Destek paketlerinde çiftçileri, işçileri, memurları, emeklileri unutuyor ve işçiyi hak aramak için Ankara’ya yürüyor görmekten korkuyor. Korktukça polise, jandarmaya, bekçiye sarılıyor.

★★★

İşçilerin ücret artışları uzunca bir süredir enflasyonun altında kalıyordu ve son beş yılda da iyice geriledi.

Ortalama ücret, asgari ücret düzeyine indi. Yapılan araştırmalara göre, son bir yılda Türk lirası ile hesaplandığında ücretlerin maliyet içindeki payı yaklaşık yüzde 10 ve dolar ile hesaplandığında ise yaklaşık yüzde 30 geriledi. Türkiye’de ücretler neredeyse “Mülteci Suriyeli ya da kaçak gelmiş Afrikalı yevmiyesine” indi.

İşçiler!

Ellerinde pankartlar:

Aç yolu Jandarma!

Geliyoruz Ankara!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)




Babalar ve oğullar! Bakanlar ve kardeşler!

Bülent Arınç, “incinerek” görevden istifa etme ile yüz yüze gelince babası ile aynı partiden milletvekili olan oğlu AKP Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç, “Bu denizde bir tek gemi, tek bir rota ve tek bir reis var” diyerek babasını yüzüstü bıraktı. Ve babasına “fitneci” diyen parti başkanının yanında yer aldı. Eski Başbakan ve Bakanlardan Binali Yıldırım’ın kardeşi İbrahim Yıldırım ise bir zamanlar kayyumluğunu yaptığı Türk Kızılay’ın yoksullar için “askıda pizza...” uygulamasına karşı çıktı. Türk Kızılay’ının “askıda ekmek” taklitçiliği yaparak özel bir pizza zinciriyle anlaşıp, “ihtiyaç sahipleri için askıya sen de bir pizza bırak...” kampanyası başlatması üzerine İbrahim Yıldırım, tavrını şöyle açıkladı: “Susayım diyorum ama vicdanımı susturamıyorum... Bu ve benzeri yardımlaşma ahlakına sığmayan, reklam kokan ve ihtiyaç sahiplerini rencide edecek, milletimizin yardımsever vicdanına sığmayan hiçbir kampanyayı desteklemiyorum.” Babalar ve oğullar. Bakanlar ve kardeşler.