Adana’da dört dönem milletvekilliği yapmış, ondan öncesinde uzun yıllar Sağlık Bakanlığı’nda müsteşarlık da dahil olmak üzere çeşitli üst düzey görevlerde bulunmuş daha sonra Cumhurbaşkanı tarafından Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne atanmış olan Prof. Dr. Necdet Ünüvar’ın kardeşi Cevdet Ünüvar geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir belge paylaştı.

Bu belgede aynı zamanda Çukurova Üniversitesi’nde Gastroentoroloji Bölümünde hoca olarak görevini sürdürmekte olan Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü’nün bir hastaya KDV dahil 12 bin 500 TL’lik fatura kesmesiyle ilgiliydi.

Ancak Prof. Gümürdülü, elbette ki bu faturayı hoca olduğu Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde değil özel muayenesinde kesmiş görülüyordu. Faturada muayene bedeli olarak kesildiği belirtilen faturanın alt kısmında ödemenin endoskopi, kolonoskopi, patalojik tahlil ve özel hastanede gideri) adı altında yapıldığını gösteren açıklamalar vardı.

Yani bahse konu 12 500 TL olan ödemenin muayene ve artı bu tahliller, hastane hizmetleri için alındığı kaydediliyordu. Günümüz özel hastane fiyatlarını bildiğimizden ve fiyatların da tıpkı yıldızlı oteller gibi özel hastaneden, özel hastaneye değiştiğini de bildiğimizden böyle bir faturanın bizim için pek bir haber değeri olmazdı.

Ancak yine de olayda bizim dikkatimizi çeken birkaç ayrı konu var ki, bunlar bence fatura meselesinden daha önemli. Birincisi; faturayı sosyal medyada paylaşan kişinin eski bir Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, 4 dönem Adana’da iktidar partisinin milletvekilliği yapmış olan birisinin kardeşi olması. Ve paylaşımının başında sanki fatura Çukurova Üniversitesi’nde kesilmiş gibi direkt olarak Ç.Ü. Rektörü sayın Prof. Dr. Meryem Tuncel’i hedef almış olması. Direkt olarak, “Sağlık Bakanımızın ve Çukurova Üniversitesi Rektörümüzün dikkatine” diye hitap ediyor ve faturanın ayrıntılarını okumadığı da o kadar belli ki, paylaşımında faturanın altında yazan kısımları atlayıp, ‘Böyle bir fatura bedeli nasıl üniversite bünyesinde fatura edilir?’ diye soruyor.

Ç.Ü. Rektörü sayın Prof. Dr. Meryem Tuncel


Bu bence çok ilginç bir yaklaşım.  Çünkü, hadi muhalefet partisinden birisi olsa, göz göre göre faturayı çarpıtmış olsa bir yerde anlarız, ancak bu memlekette dört dönem milletvekilliği yapmış birisinin kardeşinin aynı iktidar tarafından göreve getirilmiş olan bir rektörü neden böyle hedef aldığını anlamak güç.

Tabi insanlar konuşuyorlar. Bazıları, Prof.Dr.Necdet Ünüvar’ın aslında daha önce Çukurova Üniversitesi’ne rektör olmak istediğini ancak bunu Adana’da AKP’nin politikasını yöneten biri tarafından engellendiğini söylüyorlar. Böyle bir iddia da varken, sayın Rektör’ü hedef alan paylaşım başka türlü dikkat çekici oluyor. Neyse, bunu bilemeyiz tabi…

Biz bu satırlarda Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Meryem Tuncel’i eleştirdiğimiz de oldu. Fakat bizim bu eleştirileri yapmamış, sayın Rektör’e karşı yapılan yanlışlara karşı çıkmayacağımız anlamına gelmez. Biz, ‘Eğriye eğri doğruya doğru’ deriz.
Sayın Rektörün, üniversiteye değer katmak için nasıl canla başla çalıştığını biliyor, izliyor ve takdir ediyoruz. Ancak bu, zaman zaman gerek kendi yönetiminden gerek alt kadrodan kaynaklanan bazı olumsuzlukları görmeyeceğimiz anlamına gelmez.

Bir diğer konu ise, üniversite hocalarının aynı zamanda muayenelerinin olması ve bu özel muayenelerde hasta kabul ediyor olmaları. Birçoğu ise özel hastanelerde çalışıyor. Birçok bölümde hocalar saat 10’da 11’de geliyor, saat 15.00’de gidiyor…
Hocayı ara ki bulasın. Bölümler genel olarak asistanlara emanet…

Asistan hocaya bir hasta ile ilgili soru soracaksa ya da hasta kendisi hocaya soracaksa bazan günlerce bekliyor. Çünkü hoca bugün yok, yarın sadece birkaç saatliğine burada, öbür gün raporlu, diğer gün seminerde, e arada hafta sonu, bayram tatili var, bölümde olduğu günler dışarıdaki özel muayenede baktığı hastalarının tahlillerini, tetkiklerini takip ediyor, onları bitirsin ki normal gariban hastayla ilgili gerek hastanın, gerek hasta yakının gerekse  asistanların yönlendirmelerine vakit ayırabilsin vb!... gibi uzatmak mümkün… Tabi asıl bekleyen hastanın kendisi oluyor. Tedavi süreci uzuyor. Bu konu Türkiye’nin kanayan yarası.
Bu hiç etik olmayan bir konu.

Diyelim ben hastayım ama o bölümün isim yapmış profesörüne hastanede muayene olamıyorum fakat param varsa bazan 1000, bazan 2 bin, bazan da faturada olduğu gibi 10-15 bin TL verip özel muayene, özel hastanede, özel şekilde muayene oluyorum.
Bu çok yanlış, hiç etik olmayan, hasta-doktor ilişkilerine zarar veren, halkın gözünde bu hocaları; “hastaları birer banknot demeti gibi gören insanlar” olarak tanımlayan bir sistem.

Ne tıpla, ne vicdanla, ne ahlakla ilişkisi olmayan bir işleyiş. Ama bunu değiştirmek de elbetteki sadece bir üniversite rektörünün elinde olan bir şey değil. Ülkemizin sağlık politikalarına yön verenlerin tez zamanda bu şaibeli düzene bir son vermelerini diliyorum…

Bu arada hemen söyleyeyim ki, üniversite hastanelerimizde bu grubun içinde yer almayan, dışarıda özel muayenesi bulunmayan, özel muayenelerini yönetimin belirlediği uygun bir fiyatla hastane içinde yapan ya da hiç özel muayeneye katılmayıp fedakarca çalışan hocalarımız da var ve inanın üniversite hastaneleri de onların fedakarca çabasıyla, onların yüzü suyu hürmetine dönüyor. Adına “hoca” denilen bazı kişilere ulaşamayan yüzlerce hastamız bu değerli hocalarımız sayesinde şifa buluyorlar. Bu yüzden bazı yanlış örnekleri eleştirirken, diğer yandan da fedakar hocalarımıza da minnet duyduğumuzu, hepsinin önünde saygıyla eğildiğimizi de söylememiz lazım…

Sağlıklı günler dileğiyle...