Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile yoğun temposu nedeniyle bir süredir görüşemiyor, Adana’yı konuşamıyorduk.

Ne var ki Sayın Başkan’ın, sabah erken saatlerinde tesislerimize yaptığı güzel bir sürpriz ziyaretiyle bu eksikliği giderdik.

Yazacak çok şey çıktı, bu ani gelişen görüşmemizde.

Zeydan Bey anlattı, ben not aldım; ben sordum Zeydan Başkan anlattı.

Ne de olsa konular ve sorular, yılların birikiminin altında ezilen yorgun Adana üzerine idi.

Cevapları büyük bir içtenlikle veren Başkan’ın, Adana’nın büyük yükünü omuzlarında tüm ağırlığıyla hissettiğini görmemek mümkün değildi.

Yalnız, bu ağırlığa rağmen omuzlarının yine dik durduğunu da gördüm...

Hele konu, mali sıkıntılara rağmen Adana için hizmet üretme noktasına geldiğinde, bahanelerin ardına sığınmayacağını sıkça vurguluyordu.

Neticede Adanalılar ona beş yıl için kentin anahtarını teslim ettiler.

Zaten o da bu gerçeğin bilincinde olduğunu, belediyenin borçlarını, görevin zorluklarını bilerek bu işe soyunduğunu ve geçen iki yılın bir toparlanma, eksikleri, gedikleri ortaya koyma, deyim yerindeyse sökükleri dikme, kaçanı kovalama, akanı durdurma ve bir birikim yapma yılları olduğunu vurguluyor.

Genel değerlendirmesini yaparken, belediyenin gelir-gider durumundan başlıyor ve hemen ardından en ciddi sorun olarak gördüğü ulaşıma geçiyor.

“Ne yaptık, ne yapmadık, ne yapacağız?” sorularına kaçamak değil, açık yanıtlar veriyor.

Laf değil, hizmet üretme peşinde olduklarını, bu yüzden ortalıkta çok konuşmayıp, “koşuşturmayı” tercih ettiklerini belirtiyor.

Sorunların herkesten daha çok farkında.

Mesela daha biz sormadan, o Adana’nın trafik kaosunu anlatmaya başlıyor:

“Sabah ve akşam saatlerinde müthiş bir yoğunluk var, artık bu bir kaos olmuş ve giderek de artacak gibi gözüküyor.  Elbette bunda pandeminin de etkisi büyük. Salgın nedeniyle insanlar toplu taşım araçları kullanmak istemiyor, kendi araçlarını tercih ediyorlar. Sonuçta böyle bir tablo ortaya çıkıyor. Ancak bu işin çözümü de kolay değil….”



Zeydan Bey haksız mı?

Yılların sorunudur bu Adana’da biriken, birikmiş olan.

Ama elbette Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamı bir şikayet makamı değil, bir çözüm üretme makamı…

Zeydan Karalar’ın  bunun bilincinde olmaması mümkün mü?

Değil elbette.

Ancak bir de tablo var.

Şöyle özetliyor tabloyu Başkan: Evet 4.5 milyar borçla devraldık. Bu görevi alırken elbette bu borcu biliyordum. Bunu dile getirmemi bazıları ‘Enkaz edebiyatı’ yapıyor şeklinde değerlendiriyor, biliyorum. Ama hayır! Bu enkaz edebiyatı yapmak değil. Ben bunu sadece bir gerçeğin altını çizmek için söylüyorum.  Durumu ortaya koyuyorum. Tüm Adanalılar bilmeli, ne ile karşılaşmışız ve ne yapıyoruz?.. Örneğin; metronun borcu için ayda kur değişkenliğine göre 30-35 milyon ödüyoruz.  Ben geldiğimde kalan borç 1.271 milyardı. Her ay 30-35 milyon kesilmesine yani bizim her ay bu kadar parayı ödememize rağmen,  dolardaki kur farklarının, doların yükselişinin de etkisiyle borç ve faiz 1.300 milyar oldu. Yani iki yıl her ay 30-35 milyon ödemişiz, düzenli ödeme yaptığımız halde borç 30 milyon daha artmış. Ve borç yapılandırması 2031 yılına kadar devam ediyor. Adanalılar bu çarpıcı tabloyu bilmesinler mi?..

Başkan bir yandan bu tabloyu ortaya koyarken bir yandan da mazeret değil hizmet ürettiklerini kaydediyor.

Belediye Bütçesinden başlarsak, iki yıl içinde gelirleri giderlerden fazla olan belediyedeki bu tabloyu tersine çevirmişler.

Borç aynı kalmakla birlikte gelirler artık giderlerden 60 milyon TL fazla olmaya başlayınca hizmet için kaynak da ortaya çıkmış. Gelirleri 1.1 milyardan 1.6 milyara çıkartmışlar ve bu yıl için 2 milyar TL olmasını öngörüyorlar.

“Geçen sene asfalt, yol, alt yapı gibi giderleri için 400 milyon TL harcadık” diyor Başkan.

400 milyon, iyi para!

Bu para, kaynakları verimli kullanarak, savurganlığı önleyerek, masrafları kısarak ve gelir artırıcı kalemleri devreye sokarak birikebilmiş.

Belediye mali disiplin sağlanmış ki, belediyeler için en önemli unsurlardan birisi de budur.

Evet, peki ulaşım için ne yapacak?

Zeydan Başkan’a göre,  ulaşım sorununu ancak metro, raylı sistem gibi sorunlar çözebilir.

İlk iş olarak da Metronun ikinci etabının uzatılması gerekiyor. Bunun için proje hazırlanmış ancak Cumhurbaşkanı projeyi yatırım planına dahil etmemiş.  Tekrar hazırlamışlar ve bu yıl tekrar Cumhurbaşkanının onayına sunuyorlar.

“İnşallah sayın Cumhurbaşkanı kabul eder” diyor Karalar…

Hastaneye, üniversiteye, stadyuma gitmeyen metrodan o da şikayetçi.

Şu an 25 bin kişi biniyormuş metroya,” ikinci etap tamamlandığında bu sayı 150 bine çıkar” diyor.

Trafik sıkışıklığını ise en büyük sorun olarak gösteriyor. “Kaos” diyor; “Daha da artacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok”

Fakat çözümü de kolay değil.

“Adana’nın doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde yeni bulvarlara ihtiyaç var” diyor. Tabi Adana gibi oturmuş bir şehirde istimlak, binaların yıkılması vb. nasıl olacak?

Adana’nın sorunlarının eskimişliğinden dem vuruyor, mesela; “Biz çocuktuk hala Güney Kuşak Bulvarı konuşulurdu, hala ortada yok” diyor.

İkinci etabı bir türlü yapılamayan metro için “Bitmeyen şarkı” benzetmesi yapıyor.

Peki kim bitirecek?

Önce Cumhurbaşkanı’nın onayı gerekiyor, sonra da 2., 3., hatta bana kalırsa 4. etap projelere bile ihtiyaç var.

Karalar, bu arada bazı öncelikli ulaşım projelerini de aktarıyor.

Bunlardan birisi Turgut Özal Bulvarı’ndan Şehir Hastanesi ve Üniversiteye gidecek bir metrobüs ya da hafif raylı sistem projesi…

Yapıldığı takdirde Turgut Özal-Hastane-Üniversite hattında önemli bir rahatlama sağlanacak.

Karalar bu arada yapılan ve devam eden diğer projeleri de anlatıyor: Girne Köprüsü bitiriyoruz, Türkmenbaşı Bulvarının bağlantı yolları, otoyol girişleri tamamlanmak üzere , ilçelerde ise merkezde, köylerde ne kadar bozuk yol varsa yapıyoruz. Devlet Bahçeli Köprüsü’nün 305 milyon TL’lik borcunu biz ödüyoruz.  120 milyon civarında borcu kaldı.  NATA dediğimiz, şu an kullanılmayan Yavuzlar Köprüsü ile Girne Köprüsünün 130 milyon TL borcunun önemli bölümünü ödemeye devam ediyoruz. Bütün bu borçlar bizden önceki, bizim yapmadığımız borçlar, ödemesini ise biz yapıyoruz.  Her ay bizden önce yapılan borçlar için  60 milyon, yılda 720 milyon borç ödüyoruz, bu 720 milyon elimizde kalsa devasa işler yaparız. Yine de durmuyoruz.  Mustafa Kemal Paşa Bulvarını genişletiyoruz,  Ray sokağı Otogarın arkasına kadar E-5’e alternatif yol olsun diye uzatıyoruz.  Yeni Sanayiye giden yarım kalmış yolu tamamlayacağız, Manisalı Ali Bey Caddesini genişletme işi için çalışıyoruz.  Kozan Yolu’nun tıkanıklığına çözüm için ,Kozan Yolu’nu by-pas edecek, hem Buruk Mezarlığına, hem Sarıçam’ın köylerine, oradan Kozan, Aladağ, Saimbeyli, İmamoğlu, hattına bağlanacak, araçların Kozan yoluna girmeden otoyoldan bağlanacakları yeni bir alternatif yol yapıyoruz…

Karalar’ın bu anlattıkları içinde Turgut Özal-Üniversite bağlantısı için alternatif çözüm ve Kozan Yolu çözümü gerçekten Adana’nın çok ihtiyacı olan çözümler olacak.

Dilerim Zeydan Başkan, bu projelerini gerçekleştirir ve Adana’ya bu önemli katkıları sunar. Bunları gerçekleştirdiği takdirde Adanalılardan çok büyük bir destek alacaktır ve belki de bunlar bir ikinci dönemin kapısını aralayacaktır kendisine…

Ve son olarak Zeydan Başkan, belediyeye alınacak 10 büro elemanı, kalan ağır vasıta şoförü ve şantiye işçisi dahil 200 kişilik alım için yapılan 52 bin başvuruyu da Türkiye’nin geldiği nokta olarak tanımlıyor ve “Türkiye öyle bir hale getirmişler ki bu tabloya üzülmemek elde değil ama belediyelerin istihdam alanı yaratmak gibi bir durumları  yok ne yazık ki” diyor.

Evet tablo böyle.

Adana Büyükşehir Belediyesi gerçekten Adana'ya yetecek bir gelire sahip değil.

İktidar tarafından da desteklenmediği gerçek.

Zeydan Bey'in elini güçsüzleştirmek için yapılan çalışmaları da biliyorum.

Fakat ben Zeydan Başkanı uzun yıllardır tanırım.

O zorlukları görünce vazgeçecek kişilerden değil.

Sonuna kadar mücadele edecek, hiç pes etmeyecektir.