1933 yılında ilkokullarda “Andımız” okutulmaya başlandı. 2013 yılına kadar andımız hep gururla, onurla okundu. “Irkçılık” içerdiği iddiasıyla 2008 ve 2009 yıllarında andımızın kaldırılması yönünde Danıştay’a başvurular oldu. Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açılan bu dava ile ilgili savunmayı dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu yaptı. 

Bakanlığın savunmasında, “Andın ırkçılık içermediği, pedagojik yönden aykırılık olmadığı” belirtildi. Danıştay 8. Dairesi de 2010 ve 2011 yıllarında bu davaları oy birliğiyle reddetti. Konu kapanmış sanıldı. Ama ne gezer...

DİRENEN İKİ BAKAN

Nabi Avcı’nın Milli Eğitim Bakanlığı, “Çözüm süreci” dönemidir. Nabi Avcı da, belli kesimi memnun etmek adına, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 12. Maddesinde yer alan Andımız maddesini 8 Ekim 2013 tarihinde kaldırdı. Bakan Nabi Avcı da, Andımızın kaldırılmasını şöyle savunmuştu:

“Bugünün dünyasında söyleyenler de, söyletenler de neyi, niçin söylediklerini çok düşünmez hale gelmişti. Günün şartlarına uydurulmuş oldu.”

İşte, Avcı’nın iptal ettiği yönetmeliğin 12. Maddesinin yeniden konulması yönünde yürütmesinin durdurulması ve iptal edilen madeninin yeniden uygulamaya konulması için dava açıldı. 8. Daire, davacılar lehine yani Andımızın okutulması yönünde karar verdi. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı’na Ziya Selçuk getirilmişti. Selçuk, bakanlığın aleyhine sonuçlanan kararı temyiz etti. İşte, tartışılan da daha önce Andımız lehinde karar veren Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun, tam tersi yönde karar vermesi oldu.

BAHÇELİ’DEN UYARI

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Andımızla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Aslında, Danıştay’ın kararı bir kenara bırakılmalı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Andımızla ilgili yönetmeliğe madde eklemesi sağlanmalı.

“Çözüm süreci” hatırına, Andımız kaldırılmıştı. O süreç bittiğine göre, Andımız konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın daha önceki savunmaları da dikkate alınıp İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne bir madde eklenerek sorun aşılmalı.

Yargıya olan güvenin az olduğu, yargının üst düzey yetkilileri de söylüyordu. Yargıyı güvenilir kılacak olan da yargıçların vereceği kararlardır. Hukukun üstünlüğü bir kenara bırakılıp gücün hukuki dayatılmamalıdır. Bahçeli’nin uyarıları da dikkate alınıp Milli Eğitim Bakanlığı, andımızı yönetmeliğe eklemelidir.

ATATÜRK’ÜN SÖZLERİ

Andımızda geçen “Türk” ifadesinin ırkçı bakışla değil; İtalyan, Rus, Fransız, İngiliz, Alman, İspanyol veya Japon dendiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını Türk olarak isimlendirme şeklinde kullanıldığını bilmekteyiz. Danıştay’ın, Andımız kararıyla birlikte “Türklük” kavramı üzerinde de tartışmalar başladı.

Anayasamızın 66. Maddesinde, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” yer alıyor. Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denildiğini” her fırsatta hatırlattığı da bilinir. Atatürk’ün Türklük hakkında söylediklerinden bazılarını emekli Büyükelçi Onur Öymen aktardı:

- “Hayattaki yegâne üstünlüğüm, Türk olarak doğmaktır.”

- “Bu ülke tarihte Türk’tü bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.”

- “Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur.”

- “Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.”

- “Türklük,benim en derin güven kaynağım, en derin övünç dayanağımdır.”

Atatürk, Cumhuriyetimizin 10. Yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmanın sonundaki “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleri, 88 yıldan beri Türklerin gönlünde ve zihninde derin iz bıraktığını da unutmayalım.

ANDIMIZI YİNE OKUYALIM

Andımız, 1933’de yazılan, 1972’de ilaveler olan ve 1997’de son halini alan Andımızı bir kez daha okuyalım:

1933 yılında yazılan:

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam; küçüklerimi korumak,

Büyüklerimi saymak,

Yurdumu, budunumu (milletimi) özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.

1997 düzenlemesi:

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem; küçüklerimi korumak,

büyüklerimi saymak,

yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Ey büyük Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and
içerim.

Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene!

Danıştay, önceki kararlarıyla Andımızdan yana olduğunu ortaya koymuştu. Dava Daireler Kurulu kararı henüz imzadan çıkmadığına göre, Danıştay’dan önce Milli Eğitim Bakanı harekete geçmeli ve Andımız yönetmelikte yerini almalı. Ziya Selçuk da, “Andımızı kaldıran bakan” olarak tarihe geçmemeli.