-Hiç batmayan güneş, adalet güneşidir.-

Toplumsal aydınlığın kaynağı ve güvencesi olan adalet, görevli yargının ortaya koyduğu en büyük değerdir. İnsan değerinin simgesi olan onuru, adaletin yaşam hakkıyla birlikte koruduğu en anlamlı kişilik belirtecidir. Güven, koruma, savunma, dayanışma, destek, açılım, edinme konularında en etkin güç olarak yaşama katkı veren adaletin değerini belirtmek oldukça güçtür. En yalın anlatımıyla insanlığın güneşidir. Ne var ki son zamanlarda çelişkili, yanlı olduğu vurgulanan kimi kararlarıyla eleştiri alan yargı organları, adalet kavramını gölgeleyenler içinde önde gelmekle suçlanmaktadır. Yanlız yargının konusu olan işlem ve eylemler değil, bu aşamaya gelmeden söz konusu olan durumlar ve tutumlara ilişkin uygulamalar adalet değerini tartışma konusu yapmaktadır. Başta devlet yöneticileriyle yargı görevlileri olmak üzere kararları yerine getirme aşamasındaki herkes sorumludur.

En büyük kıyım, en kötü yıkım, yanlı yargının işlemleridir ya da böyle görülmesi, böyle bilinmesidir. İnsanlık, özgürlük, yaşam güvencesi olan yargılama yaşam güvencesi ve yaşam güneşidir. Yandaşlık, karşıtlık, kuşku ve yalan yargının yıkımıdır. Yargıda görevli her birey ile özellikle hukuk eğitimi alarak görev yüklenenler duyarlık, ilgi, çalışkanlık ve özellikle yansızlık konusunda olağanüstü özenli davranmak zorundadır. Vicdan sorunu olarak öncelik alan sorumluluk duygusu asla ödün ve özür kabul edemez.

Yargı konusunda endişe duymak, korkuya kapılmak bir yurttaş için en büyük sorun, en çekilmez ağırlıktır. Yaşam hakkına saldırılardan başlayarak yaşam güvenini gölgeleyen her davranış yargının sorumluluğudur. Bu nedenle tüm yargı çalışanlarının dikkati, duyarlığı, özeni ve öncelikle yasaları uygulama becerisiyle yansızlığı önemli ilkelerdir. Yargı görevlileriyle tüm çalışanlarının yaşam düzenlerinden tutum ve davranışlarına uzanan özenleri meslek aydınlığı ve başarısının temel koşullarıdır.

Yargı güneşi önünde bulut olamaz. Bu güneş karanlığı kovar, aydınlığı korur. Yargıyı etkin güç olarak devletin temeli bilmek ve bunu her alanda gerçekleştirmek tüm ilgili ve yetkililerin sorumluluğu ve onur borcudur. Devletin yürürlüğe koyup uyguladığı kuralların doyurucu olması kadar uygulayan görevlilerin de anlayış ve özeni gereklidir. Ne var ki yasalarımız günün koşullarını karşılamakta yeterli değildir. İndirimler gelişigüzel kararlaştırılmakta, cezalar eyleme-duruma uygunlukta tartışılmakta, caydırıcılık öğesi savsaklanmakta, salıvermeler özenli olmamakta, “Hoşgörü” bir öğe olarak değil, karar organının daha çok kişisel özgörüsü (takdiri) olarak gündeme gelmektedir.

Adalet, toplum yaşamının yasal güvencesi, özgürlüğün ve barışın dayanağıdır. Bir özlem olarak değil, bir gerçek olarak toplum yaşamına güç ve ışık katacaktır. En önemli çizgi yurttaş eşitliği, fırsat eşitliği, insanlık gerekleriyle devlet güvencesidir. Adalet güneşinin aydınlatamayacağı, önleyemeyeceği karanlık yoktur. Yargının adalet güneşinin doğduğu ufuk olma özellik ve değerini taşıması, tanımı güç bir onurdur. Kimilerinin barışçı, birleştirici, dayanışmacı olacak yerde ayrımcı, bozguncu, kışkırtıcı çirkin sözleri, güven verici, ışık tutucu olacak yerde kavgaya özendirici konuşmaları kişiliklerini ve kuruluşlarını karartan ağır kusurlarıdır. Ayasofya Camii’nde ATATÜRK’ümüze lânet okuyan kara ve kötü sesin sahibini yüreklendiren, hezeyanına sessiz ve ilgisiz kalan yöneticilerle duruşlarıyla onu destekleyen aymazlara ne denilse azdır.