Aslında biz bu tarihi yıllardan beri bekliyorduk.
Kafalarımızda çok önemli bir soru vardı.
Bunca acı gerçekler ortada iken bu iktidar gidecek mi kalacak mı?
14 Mayıs bu soru açısından anahtar kelime oldu. Ancak bu kez koşullar epeyce değişik.
Yaşadıkları telaş, korku ve paniğe bakarsanız Abbas yolcu gibi görünüyor.
Büyük farkla hezimete uğrayacaklarını söylemek belki abartı olur ama az farkla gidecekler gibi.
Geçmiş yılların, geçmiş seçimlerin rahatlığı bu kez yok.
Büyük bir korku yaşıyorlar.
Buna panik de diyebiliriz..
★★★
Çünkü 20 küsur yılda sergiledikleri ‘marifetleri’ kendileri dahil bilmeyen yok.
Memleketi duman ettiler.
Torpil vazgeçilmezleri oldu.
Hak, hukuk ve adalet kavramları paspas gibi çiğnendi. Yargıya hükmettiler, ellerine geçirdiler.
Milyonlarca insanımızı adına enflasyon denilen canavarın kucağına düşürüp perişan ettiler.
Eleştirenlere sövdüler, tehdit ettiler, hakaretler savurdular.
İktidarın bu uygulamalarına karşı çıkan masum genç kızlara ve analara sürtük demekten bile utanmadılar.
★★★
Hangisini söylemeli...
Memleketin fabrikalarını gözlerimizin önünde ya kapattılar ya da kendi adamlarına peşkeş çektiler. Devlet arazileri öyle.
Kısacası memleketi soydular...
Her ihalede, her alımda yolsuzluk vardı.
Hırsızlık yaptılar.
Yapanların üzerine hiçbir zaman gitmediler, hesap sormadılar.
Sanki analarından öyle doğmuş gibi, gözleri hep lüks ve şatafatta idi.
Kutsallar dahil bütün kurum ve kuruluşları siyasete alet ettiler.
Diyanet ve Kızılay dahil.
Allah’la kulun arasına girdiler. En önemli dayanakları ve çıkar kapıları hep din ticareti ve din sömürüsü oldu.
★★★
Şimdi seçim zamanı geldi, kapıya dayandı...
Yaptıklarının hesabını veremediler ama bu kez sahneye yeni bir senaryo sürdüler.
“Yapacağız edeceğiz!.. Bize güvenin, oy verin, yeniden seçin ki dediklerimizi yapalım!
Böyle bir siyasi komedi dünya siyaset tarihinde herhalde az bulunur.
20 yıl yapmamışlar, şimdi seçim yaklaşınca sıfırdan başlayıp her şeyi yapacaklar!
“Maaşlara, ücretlere zam yapacağız. Enflasyonu da biz düşüreceğiz” diye şimdi bağıranların aklı acaba neredeydi?
★★★
İşin ilginç ve bu konularla uzaktan yakından ilgisi olanların hiç anlamadığı boyutu ise gayet açık,
Soyulan, sömürülen ve ezilen bu milyonlarca insanımız nasıl oluyor da bunlara oy vermeyi sürdürüyor?..
Ve nasıl oluyor da bu seçimde bile aynı şey olacak?
Ama dev artık uyanmışa benziyor.
14 Mayıs günü gerek Recep Tayyip ve gerekse partisinin işi geçmiş yıllarla kıyaslandığında biraz değil epeyce zor.

Sevgili okurlarım, cumhurbaşkanı adayımız Bay Muharrem İnce, bir takım ince olaylar sonrasında adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Çekilmeye eli mahkumdu.
100 bin imza toplamayı başarıp aday olmuştu.
Seçime Kılıçdaroğlu ve CHP’nin karşısına Truva atı olarak çıkarılmıştı. Eski partisine kızgındı.
“Bundan önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde beni aday gösterdiler ama sahip çıkmadılar” diyordu.
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde bir bölen olarak görev yapacak, kıl payı farkla sonuçlanması beklenen seçimde Kılıçdaroğlu’nun oylarını bölecek ve o makama Recep Tayyip’in yeniden oturmasını sağlayacaktı.
Yandaş medya Muharrem’e düzülen sözlü ve yazılı övgülerle doluydu.
★★★
Malum olay sonrasında dün adaylıktan çekildiğini açıklamak zorunda kaldı...
Ve kendisi için en uygun olanı yaptı.
Keşke böyle dış etkenler olmadan kendiliğinden çekilmiş olsaydı ama ihtiras gözlerini bürümüştü.
Çekilemezdi.
Alacağı oy oranı bilemediniz yüzde 2 idi. Az farkla sonuçlanması beklenen seçimi bu yolla Recep Tayyip’e armağan edecek olmayı yeğledi.
Defalarca uyardık, rica ettik, istirham ettik, gerçekleri sıraladık ama burnunun doğrultusuna gitmekten başka hiçbir şey yapmadı.
Keşke son olay yaşanmasaydı da kendi özgür iradesiyle bırakmış olsaydı!