Ergin Ataman’ın üçüncü Efes seferi sona eriyor. Her ne kadar son seferinde gemiyi limana düzgün yanaştıramasa da, 2017’den beri Efes’e içeride-dışarıda kazandırdığı 10’a yakın kupa ile çok başarılı bir dönem geçirdi. Bu süreç içinde iletişim anlamında olumsuz davranışları karnesine negatif yansıdığı gibi, zaman zaman kendisine de takımına da büyük zarar verdi. Ancak başarı böyle bir şey. Aynı davranışları başkası yapsa 3 gün içinde kapının önüne konulur. Ama başarılıysanız bu davranışlarınız gözardı edilir, katlanılır! Nereye kadar? Demek ki buraya kadarmış Efes yönetimi açısından! Öyle olmasa şimdiye kadar çoktan kendisine bir kontrat sunulurdu.

Burada anlamlandıramadığım konu ise henüz sezon devam ederken koç-kulüp ilişkisinin ortalığa dökülmüş olması. Hani soyunma odası sizin mahreminizdi? Hani kulüp içinde yaşananlar aile içinde halledilmesi gereken şeylerdi? Daha lig bitmedi, play-off oynanmadı. Madem ilişkiler bu kadar ortalığa saçıldı, demek ki Efes için ligin önemi yok! O zaman doğru olan, bu ilişkinin sonlandırılması. Çünkü bu saatten sonra hangi oyuncu Ataman’ın gideceğini bile bile onunla iletişimini ve konsantrasyonunu düzgün sürdürebilir? Keşke tecrübeli Efes organizasyonu, her anlamda profesyonellikten bahisle ilerlerken, bu ilişkiyi düzgün sonlandırabilmeyi de becerebilseydi!

YAKUP SEKİZKÖK


Sekizkök'ün Ataman ile serüveni Beşiktaş’ta başlayıp, Galatasaray’da devam etti. En son 2017’den beri Efes’te birlikte yaşadıkları başarılarla sürdü. Sekizkök tüm tecrübeleri Ataman’ın diskalifiyeleri nedeniyle başantrenör olarak da edindi! Ataman sonrası takımı ona teslim etmek ve arkasında durmak akılcı bir yenilenme süreci olabilir. Fenerbahçe’nin Kokoşkov sonrası Erdem Can’a cesaret edememesi ve şu anda yaşadığı pişmanlık (bence) ortadayken, Efes’in buradan ders çıkarıp Sekizkök’e bu şansı tanıması her ne kadar cesaret istese de (!) akılcı bir alternatif olarak önlerinde duruyor. Yoksa; önceki yıllarda defalarca yaşadıkları gibi aidiyet hissetmeyen birçok yabancı gelir ve gider...

YARDIMCI KOÇ CENNETİ


Yabancı oyuncu sayısı nedeniyle süre alamayan Türk oyuncu yetişmediğini yıllardır haykırırken; şimdi de, yabancı yardımcı koçlar yüzünden üst düzey Türk koç yetişmeme problemi ile karşı karşıyayız. Her gelen koç yanında yardımcısını, yardımcının yardımcısını, kondisyonerini, dostunu, arkadaşını neredeyse kasabını-manavını getirmeye başladı. Şube anahtarını yabancı menajerlere teslim eden kulüpler sayesinde ‘yabancı yardımcı koçların, sahada herkese ayar vermeye çalıştığı’ bir lige dönmemize çeyrek var!

Madem kurumsal olarak ya da konsensüs ile bu sorunu çözemiyoruz, o zaman yurtdışında birçok ilke imza atan Ergin Ataman’ın da giderayak ülke basketbolu için son borcu olsun!

Olsun ki “Sonunda Yunan liginde bizim de bir yardımcı koçumuz var” diye çocuklar gibi şen bir bayram geçirelim!