Arkadaşım, Netflix’te yayınlanan Almanya eski başbakanı Angela Mer­kel belgeseline o kadar methiye dizdi ki, onu kırma pahasına dayana­mayıp söyledim, “ben yarıda bıraktım!”

Sadece arkadaşım değil, sosyal medyada da benzer övgülere rast geldim.

Övgüye karşı cevap vermek kadar güç bir şey yoktur. Taraftarları ha­kikati duymak istemez çünkü... Oysa Türk ata sözümüz var; kendisini övenin ipi çürük olur!

Angela Merkel belge­selini seyrederken aklıma hep Merkel’in hemşehrisi kadın meslektaşımız Da­niela Dahn (d.1949) geldi...

Babası; gazeteci- dip­lomat (Paris’te görev yaparken Yahudileri kurtarmasıyla bili­nen) Karl-Heinz Gerst­ner idi...

Annesi; Doğu Alman moda dergisi Sibyl kuru­cusu tasarımcı Sibylle Gerstner idi...

Ablası; 19 yaşında intihar etmesi ardından şaşırtıcı şiirler, şarkılar, resimler, mektuplar bıra­kan Sonja Gerstner idi. (Ki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde inti­har etti.)

Gazeteci Dahn, Doğu Almanya Branden­burg-Kleinmachnow’da büyüdü. Leipzig’te gazetecilik okudu. Doğu Almanya DFF televizyo­nunda çalıştı.

Doğu Almanya’daki muhalefet grubu De­mokratik Uyanış’ın kurucularından oldu.

Bu bilgilerin Doğu Almanya’da büyüyen Merkel ile ne ilgisi var?

★★★

Gazeteci Dahn, 1997’de “Batı Diye Diye” kitabını yazdı.

Dünyaya, iki Alman­ya’nın birleşmesinin ne kadar “hayranlık uyan­dıran” siyasi gelişme ola­rak anlatılsa da Dahn, bu ezberi alaşağı etti. Birleş­me yüzeyde şamata ya­ratsa da, derinde nelere yol açtığını yazdı...

Federal Almanya’nın ikiyüzlülüklerini, yalan­larını kanıtlarıyla tek tek sergileyip maskeyi düşür­dü. Batı’nın “demokrasi”, “insan hakları” vs. temel iddialarındaki sahtelikleri şaşırtıcı somut örnekler üzerinden açığa çıkardı...

Mesela:

  1. Almanya’nın, D.Almanya’nın kamu işletmelerine, arazile­rine, otellerine ve 2 milyonu aşkın ev gibi mülklerine sömürgeci tavırla nasıl el koyduğu­nu/ hırsızlık yaptığını anlattı. Doğu Alman halkının nasıl mülksüz­leştirildiğini yazdı.


Neler yaşanmıştı o birleşme sürecinde! Örneğin: Doğu Alman­ya’da “savaş kurbanlarına güvence yasası” ile Hitler ile savaşmış anti-faşistler, Nazi ölüm kamplarından kurtarılan 600 bin bile insan umursanmamış; emekli olan dört mil­yon insanın maaşlarına acımasızca el konulmuş­tu! Avusturya’ya gidip, ikiyüzlü hayattan bıkıp ülkesi Doğu Almanya’ya tekrar dönen filozof Wol­fgang Harich adaletsiz­liğe uğrayan milyonlarca insandan biriydi...

Öte yandan Alman­ya’nın savaş suçlusu fa­şist Wolfgang Lehnick Emden’i serbest bırakma­sına şaşıran sadece Doğu Almanlar idi; çünkü an­tifaşizm onlar için devlet doktriniydi ve F. Almanlar faşizmi çok unutmuşlardı!

★★★

İki Almanya’nın birleş­mesi sadece ekonomik yı­kım getirmedi Doğu’ya...

“Son kapanışın bilgeli­ğidir bu: Yalnızca her gün onu yeniden fethetmek zorunda olan kazanır özgürlüğü ve yaşamı...”

Gazeteci Dahn bu alıntıyı yaptıktan sonra şöyle devam ediyor:

-“Ben on bir yaşınday­ken okulda Faust yo­rumu yapardık. Aynı zamanda, kitabına Go­ethe’yi ipucu olarak almış olan Andrey Zakharov’un ‘Geleceği Nasıl Tasavvur Ediyorum’ kitabını okurduk...”

Doğu Almanya’nın en­telektüel birikimi­nin nasıl ezildiğini anlatı­yor Daniela Dahn.

Sonuçta hakkında neler demediler ki:

-“İflah olmaz zararlı kalıntı!”

Dahn, “günah keçisi” yapıldı. Ama o hiç geri adım atmadı. (En son, Almanya’nın Ukrayna’ya verdiği askeri deste­ğin sona erdirilmesi çağ­rısında bulunan dilekçeyi ilk imzalayanlardan oldu.)

Başa dönersem:

Merkel’in belgeselde, Doğu Almanya hakikat­leri yerine, bizlere 30 yıllık “temcit pilavını” yedirmesinden rahatsızlık duydum...

Sayısı bir avuç kalsa da, demokratik gele­neğini sürdürüp eleş­tirel gazetecilik yapanlar hâlâ var dünyada...