-Ülkeye ve ulusa hizmet en değerli, en yararlı, en doyurucu katkıdır.-

Varlığımızı sürdürmek, yarınlara katkıda bulunmak, insanlık gereklerinin başında gelen yaşam anlayışıdır. Dünyayı daha yaraşır kılmak çabası, bu ortamda yer alanların yalnız kendileri için değil, tüm insanlar için ortak bir ilke, girişim ve katkıdır. Yaşamı renklendirmek, geleceği daha aydınlık kılmak, olanakları ve koşulları en etkin duruma getirmek insanların en doğal istekleri, çabalarının en yararlı gerekçeleridir. Kavgalar, savaşlar, aykırılık, çelişki ve kötülüklerle hastalıklar insanlığı kemirip yıkan olumsuzluklardır. Tümüyle savaşmak da insanların en doğal hakları ve görevleridir. Buluşlar, keşifler, çatışma ve çabalar bu doğrultuda yaşam gerekleridir.

Dünyayı, her durumu ve her yarışı daha iyi düzeye taşımak da dünyalıların başta gelen görevidir. Kişisel ve toplumsal tutkularla gündeme gelen gereksiz karşıtlıklar, kavgalar, savaşlar ve nice kötülükler insanlık karşıtlığıdır. Ne var ki yine insanların tutkuları, yanılgı ve yanlıkları kimi kötülükleri kaçınılmaz duruma getirmekte, sakıncalı tutumlar ve girişimler insanlığın yıkımına neden olmaktadır. İnsanlar, doğa yıkımları ve hastalıklarla uğraşacak yerde daha çok birbirleriyle uğraşmakta, savaşları göze almakta, kaçınılmaz kötülükler yaşamaktadır. Yaşama gereken önem ve değer verilmemekte, çıkar ve yarar daha öne alınmaktadır. Kişilik ve ahlâk konusu olan nice sorunlar toplumsal yaşamın karanlığını artırmakta, koyulaştırmaktadır. İnsanlık ve nitelik anlayışındaki tutarsızlık ve bozukluklar yaşamı karartan nedenlerin başında gelmektedir.

Her şeyden ve herkesten önce kendini düşünmek, çıkarına ağırlık ve öncelik vermek, topluma yararlı olmayı gözardı etmek, ilkellikten öte insanlık yadsımasıdır. Yaşamı etkin kılma çabası, kişisel yarar için değil insanlık için bir hizmet anlayışıdır. Ne var ki her makama, her göreve yaraşır insanlar atanmıyor, gelmiyor, getirilmiyor. Nerelere hiç yaraşmayan kimilerinin nasıl getirildiği ibretle izlenmiştir. Özellikle siyasal çabalar, beklentiler ve düşüklüklerle kaprisler nice yıkıntılara, bozukluklara ve sakıncalara neden olmuştur. Seçenlere, seçilenlere ilişkin nedenler bu tür aksaklıkların kaynağı ve dayanağıdır.

Ülkemizde bu konuda en belirgin aykırılık, Cumhurbaşkanı andındaki (Anayasa mad. 103) TARAFSIZlığın parti genel başkanlığıyla bağdaştırılması, bunun gereken özenle ele alınıp tartışılmamasıdır. Özellikle parti ilişkisi aykırılığı gereken özenle ele alınmamış, siyasal bağlılığını partiyle öne alıp ona öncelik ve ağırlık vermek yanlışlığına yeterli tepki gösterilmemiştir. Yönetimde yansızlık yönetim ahlâkın başlıca göstergesidir. Ülkemizde siyasal parti bağlarını devlet yönetimindeki tarafsızlıkla birleştirmek yanlışlığı ve sakıncası anayasal düzenin başlıca gölgelerinden biridir.