Tabancam, tüfeğim yani ‘ateşli’ cinsten silahım olmadı benim... Gerçeği de olmadı, oyuncağı da!


Çocukluğumda silahımız, Bruce Lee’ye benzettiğimiz ‘kedi gibi miyavlayan’ sesimiz (ki bu yüzden sık sık kafamıza komşu terliği yerdik), başımızın üstüne kadar çıkartmaya uğraştığımız tekmemiz ve parmaklarımızla karşıdakinin başını döndüren bilek hareketlerimizdi!


Kocakıran Sineması’ndan çıkan tüm erkek çocuklar mahallede birer karma dövüş ustası olurdu. Birbirimize vurmaz, vurur gibi yapardık. Kazara arkadaşa denk gelirse de bin kere falan özür dilerdik, annemize şikayet etmesin diye! Hayt huyt iyiydi ama anne dayağı filme benzemezdi...


Fakat benim kılıcım oldu!


Hem de kaç tane... Kırıldıkça yenisini yapardık, tahtadan. Hatta bir ara çocuklarla kalkan yapmışlığımız bile vardır! Sanırsın Bursa kılıç-kalkan ekibi mahalleye gelmiş.


Karamurat, Malkoçoğlu, Fatih’in Fedaisi filminden bir çıkardık, ‘savulun bre Battalgazi geliyor’ diyerek küffarın üstüne akardık. Rahmetli Cüneyt Arkın’dan tek eksiğimiz altımızda uçan küheylandı.


Rahmetli Huriye Hanım Teyzemiz bizim için tek düşmandı(!) Kale burçlarından akıncıların üzerine kızgın yağ döker gibi ikinci kattan üstümüze kovayla suyu boca ederdi.


Cüneyt abimizin küffar deyip, savulun bre kafirler naraları hoştu fakat anlamı bizi hiiiç ilgilendirmezdi!


Kahramanlık filmleri geride kalıp biz büyüdükçe insanlar birbirine sağcı, solcu, faşist, komünist, anarşist demeye başladı ama kimse kimseye küffar demedi! Malkoçoğlu filminin dışında bana mesela bu kelime hiç lazım olmadı. Olanı da duymadım...


Sonra sonra ‘inanmak için’ sanki onlara ihtiyaç varmış gibi falanca cemaatçılar, feşmekancı tarikatlar, tekkeciler, zaviyeciler, dergahçılar türedi ama onlar da başkasına küffar demedi!


Milletin soğan alamadığı memlekette nereden çıktı bu küffar lafı o zaman... 2023 yılında Fatih’in Fedaisi filmine özenip durduk yere ‘küffar’ naraları atan kim peki?


Yıllar önce MFÖ’nün TRT’deki Müzikli Hatıralar programına katılarak, “Türkiye’de dinine bağlı olanlardan bir kesim daha çok başka ülkelerden ithal edilen İslam anlayışına kapılmışlardır. Oysa Türk Halk Tasavvufu’nun çok ilginç İslam anlayışı var... Başka bazı İslam ülkelerinde din duygusu Allah korkusuna dayanır. Türk Halk Tasavvufu’nda ise din duygusu Allah sevgisine! Ve Allah sevgisi insana da sevgi olarak yansır. Beraberinde hoşgörü getirir, barışçıllığı getirir” diyen rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu Demokratik Sol Parti’de onun koltuğunda oturan Önder Aksakal!


Kafirler demekmiş, küffar... Küfür işleyerek dinden çıktığı düşünülen ya da hiç Müslüman olmamış kişilere denirmiş.


Aksakal, çevik bir hareketle cumhur trenine son anda atlayıp AKP’den milletvekili adayı oldu ya... Malatya’da temel atma töreninde Erdoğan’ın huzurunda galeyana gelip, kürsüye çıkmış ve şu lafları etmiş: Bu seçim önceki seçimler gibi sağ-sol seçimi değil, vatan millet seçimidir. O yüzden buradayız. İnşallah 14 Mayıs’ta vatanımızı küffara teslim etmeyeceğiz!


Dünya lideri Erdoğan bile beğenmediklerine ‘terörist, hain’ falan dedi ama küffar demedi. Boynuz kulağı geçermiş... AKP adayı Aksakal ‘bilirkişi’ olarak ittifakın dışında kim var kim yok herkesi kafir ilan etti.


HÜDAPAR’ı beklerken, amblemi barışı simgeleyen ak güvercin olan, resmi internet sayfasında Atatürk ve Ecevit’i başköşeye koyan DSP ters köşe yaptı yani.


Bu duruma dense dense, ak güvercin olmadan adam çarpmak denir herhalde!


Ooof of... Şu memleketin kaderine bak...