Türkiye’nin son 2.5 yıldır uyguladığı sıkı para politikaları enflasyonu resmi verilerde yüzde 30’lar seviyesine çekerken, iş dünyası ve ekonomistler artık para politikası ile yapılabileceklerin sonuna gelindiğini, rehavetin büyük bir risk yarattığını ve 2026’nın zorlu geçeceğini kaydetti. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ve Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen ‘2026’ya girerken Türkiye ekonomisi’ konferansında konuşan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, son 1.5 yılda gerçekleşen 45 puanlık düşüşe rağmen dezenflasyon sürecinde bir yavaşlama yaşandığına dikkat çekerek, “Önümüzde hâlâ zorlu bir yol olduğunu görüyoruz. 2026 yılında enflasyonla mücadelede tam bir başarı kazanılmadan, gerek para politikası gerekse mali politikada, rehavet olmaması gerekiyor.  Bu süreçte para politikası aracılığıyla elde edilebilecek kazanımların sonuna yaklaştık. Bundan sonra, mali politikaların dezenflasyona daha güçlü destek olması gerekiyor” dedi.

Orhan Turan

‘KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN’

Bu dönemde tarımdaki daralmanın derinleşerek devam etmesinin büyük endişe verici olduğunu sanayicinin ise son iki yıldır baskı altında olduğunu kaydeden Turan, “Planlı yapısal dönüşümler olmadan sadece para politikası ile enflasyonu kalıcı tek hanelere düşürmek erişilebilir gözükmüyor” dedi.

Program kapsamındaki panelde konuşan Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Öner ise 2026 için “Herkesin kemerlerini bağlayıp önümüzdeki seneyi atlatmaya bakmasında fayda var” ifadelerini kullanarak, son çeyrekte bir seçim ekonomisi sürecinin devreye girebileceğini kaydetti. Öner, iflas ve konkordatolarda da toplamdan çok büyük şirketlere dikkat edilmesi gerektiğini aktardı.

Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Çimenoğlu panelde kredi kısıtlarına dikkat çekerek bankacılık sektörünün bankacılık yapamadığını ve bilançolardaki bozulmaların net olarak görüldüğünü söyledi.

Dolarizasyon riski eşikte duruyor

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, ana senaryoda 2026’nın yüzde 23 enflasyon, 51 TL’lik kur seviyesi ve yüzde 28’lik politika faizi ile kapanmasını beklediklerini aktardı. Demiralp, “Merkez Bankası’nın reel faizi çok fazla aşağıya düşürebileceğini zannetmiyorum. Dolarizasyon teveccühünün her an eşikte beklediğini görüyoruz” dedi. Kötümser senaryoda ise siyasi risklerin öne çıktığını belirten Demiralp, “2026 yılında da eğer senenin son çeyreğinde seçim ekonomi politikaları uygulanmaya başlarsa bu beklentilerin iki uca savrulmasına ve katılaşmasına neden olabilir” diye konuştu.

‘Bu iş para politikasından çıktı’

Hızlı dezenflasyon için hızlı faiz indirimlerinin gerektiğini ancak siyasi hassasiyetten dolayı bu durumun gerçekleşmediğini söyleyen TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, “Bu iş para politikasından çıktı. Etkinliği de azalıyor. Maliye politikasının desteği de gecikti“ dedi. Enflasyonun yükseliş sürecindeki kararlarla bir servet transferi gerçekleştiğini ve artık bununla da mücadele edildiğini de söyleyen Altınsaç “Enflasyon yüzde 15-20 bandına geldiğinde herkesin tamam oldu diyeceğini ve bunun da çok tehlikeli olacağını düşünüyorum” yorumunu yaptı.