Barcelona Özerk Üniversitesi'nden biyoarkeoloji uzmanı Jared Carballo-Pérez ve ekibi, Nil Nehri’nin üçüncü şelale bölgesinde yer alan Abu Fatima adlı mezarlıkta gömülü 30 kişinin iskeletini inceledi. Bu kişilerden 14’ü kadın, 16’sı erkekti. Özellikle bir kadına ait iskelette alın ve boyun bölgesinde tespit edilen yıpranma izleri, Bronz Çağı'nda alın kayışıyla yük taşımanın yaygın olduğunu gösterdi.
Kazılarda en dikkat çekici buluntu, 50 yaşlarında ölen elit bir kadının mezarı oldu. Kadının iskeletinde, bu kayışların uzun süreli kullanımıyla oluşan boyun omurlarında ve kafatasında belirgin aşınmalar vardı.
Bu kadın, bir devekuşu tüyünden yelpaze ve deri yastık gibi lüks eşyalarla birlikte gömülmüştü. Araştırmacılara göre bu nesneler, onun topluluk içindeki yüksek statüsüne işaret ediyor. Ancak sosyal konumuna rağmen başıyla ağır yük taşımak zorunda kalmış olması, dönemin toplumsal yapısı hakkında da çarpıcı sorular gündeme getiriyor.
İzotop analizleri, elit kadının büyük ihtimalle bölge dışından geldiğini, muhtemelen Nil’in ikinci şelale bölgesinden olduğunu ortaya koyuyor. Bu da onun Nubia Krallığı sınırları içinde ama farklı bir topluluktan geldiğini düşündürüyor.
Araştırmacılar, aynı döneme ait Mısır sanatında tasvir edilen Nubyalı kadın figürlerini de inceledi. 18. Hanedanlık’a ait Teb mezarlarında, başlarına kayış bağlanmış halde çocuk taşıyan kadın figürlerine rastlandı.
Mezarlık, Nubia Krallığı'nın başkenti olan Kerma’ya sadece 10 kilometre mesafede bulunuyor. Kerma dönemin önemli şehirlerinden biriydi ve depo yapıları, dini alanlar, fırınlar, bira üretim yerleri ve savunma duvarları gibi şehirleşmiş özellikler taşıyordu.
Bu tip kayışlarla yük taşıma geleneği bugün hâlâ bazı kırsal bölgelerde yaşıyor. Afrika, Asya ve Latin Amerika’da bu yöntemle yük taşımaya devam ediliyor. Bu tür kayışlar, tarih boyunca farklı kültürlerde yük taşımak amacıyla kullanılmıştır. Özellikle Latin Amerika'da "mecapal" olarak bilinir ve ağır yüklerin taşınmasında yaygın olarak kullanılır.