İkili yıldız sistemleri, bir kütle merkezi etrafında birbirlerinin yörüngesinde dönen yıldız çiftlerinden oluşur. Samanyolu’ndaki yıldızların yarısından fazlası bu tür sistemlerde yer alır, bu da onları evrende oldukça yaygın yapar.

Bu tür çiftlerde yıldızlar, kütle, boyut ve parlaklık açısından büyük farklılıklar gösterebilir ve aralarındaki kütle çekim etkileşimleri, evrimlerini dramatik şekilde etkiler. Bazı durumlarda bir yıldız, eşinden madde çekerek nova ya da süpernova gibi patlayıcı olaylara neden olabilir.

Pulsarlar, nadir olarak bulunmaz; sadece galaksimizde yaklaşık 3 bin 500 pulsar keşfedilmiştir. Bunlar, ömürlerinin sonunda süpernova olarak patlayan dev yıldızların geride bıraktığı yoğun kalıntılardır.

Manyetik kutuplarından elektromanyetik ışınlar yayarlar ve bu ışınlar, bir deniz fenerinin ışığı gibi uzayı tarar. Bu ışınlardan biri Dünya’nın üzerinden geçtiğinde, düzenli radyo dalgası, X-ışını veya gama ışını darbeleri algılarız.

Ancak PSR J1928+1815 sistemi, bu pulsarlardan çok daha özel bir durum sunuyor. 455 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu sistemde, pulsarın radyasyon darbeleri, her birkaç saatte bir yıldız eşinin gölgesinde kalıyor. Bu, bilim insanlarına, ikili yıldız sistemlerinde nötron yıldızı veya pulsar oluşum süreçlerini eşsiz şekilde gözlemleme fırsatı verdi.

Bu tür sistemlerde, daha ağır olan yıldız daha hızlı yaşlanır ve sonunda nötron yıldızına ya da kara deliğe dönüşür. Daha küçük olan yıldız ise madde kaybederek yoğun eşine aktarır ve birlikte bir hidrojen gazı zarfını paylaşırlar. Kısa bir süre boyunca, tıpkı PSR J1928+1815’te olduğu gibi, iki yıldız bu ortak zarf içinde birbirlerinin yörüngesinde döner.

Yaklaşık bin yıl boyunca nötron yıldızı bu zarfı temizler ve geride, nötron yıldızının yörüngesinde dönen sıcak, helyum yakan bir yıldız kalır. Bu keşif, yıldızların birbirleriyle kütle alışverişinde bulunarak yörüngelerini nasıl daralttığını ve paylaşılan gaz zarflarını nasıl dışarı attığını açıklayan teorileri destekliyor.