Hükümlü bulunduğu Erzurum'daki açık cezaevinden firar eden Şafak Saydam, 19 Şubat günü öğle saatlerinde eşinin bulunduğu Palandöken ilçesi Yunusemre Mahallesi'ndeki hem amcası hem de kayınpederi olan Şener Saydam'ın (67) evine gitti.

KOAH hastası Saydam, eşine kapıyı açmamasını, damadının da babası olan kardeşi Turan Saydam ve onun oğlu Alay’a haber verilmesini istedi.

Kıyafetlerini kaldırarak üzerinde herhangi bir tabanca ya da bıçak olmadığını söyleyen Şafak Saydam sadece eşi ile konuşup barışmak istediğini belirtti.

Bunun üzerine aile Şafak Saydam’ı içeri aldı. Şafak Saydam, 4 çocuğunu da yanına alarak kendisini terk eden Elif Saydam ile konuşmaya başladı. Bu sırada Turan Saydam ile oğlu Alay da eve geldi.

Eşi Elif ile odada tartışan Şafak Saydam kimse yokken tabancayı çıkarıp iki el ateş etti. Başından ve elinden yaralanan Elif Saydam, evdekiler tarafından hastaneye kaldırıldı.

Evden kaçan Şafak Saydam ise polis tarafından kaçtığı takside yakalandı. Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınan Elif Saydam bir hafta sonra yaşamını yitirdi ve yakınlarının gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.

Erzurum 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile dava açılan tutuklu sanıklar Şafak Saydam ve onu azmettirdiği öne sürülen ağabeyi Alay Saydam ilk kez hakim karşısına çıkarıldı.

Diyarbakır'daki cezaevinden SEGBİS aracılığı ile ifadesi alınan Saydam, "Elif'le 15 yıllık evliydik. Mutluyduk ve 4 çocuğumuz vardı. Ama son yıllarda eşim sık sık evden kaçıp babasının evine gidiyordu. Aslında çok güzel yaşantımız vardı. Babasının evine gidince bana karşı hep kötü davranıyordu. Yine çocuklarımı alıp babasının evine gitmişti. Ben de bir suçtan dolayı cezaevine girdim. Bir süre sonra kaldığım açık cezaevinden firar ettim. Eşimin bulunduğu eve gittim. Her seferinde beni kovaladılar. Tek isteğim eşimle barışmaktı ve her gittiğimde alışveriş yapıp çikolata ya da çiçek yaptırıyordum. Olay günü kayınvalideme üzerimde herhangi bir tabanca veya da kesici alet olmadığını söyleyip içeri girdim. Elif ile odada konuşurken bana hakaret ediyor ve tokat atıyordu. Sonra belimdeki tabancayı almak istedi. Engel olmak isterken tabanca patladı, evden çıkarken bir tanede rastgele ateş ettim ve çıkıp gittim. Tabancayı bana ne ağabeyim ne de bir başkası vermedi. Tabancayı kasaptan 13 bin liraya satın aldım" ifadelerini kullandı.

‘NE YAPTIYSAM KIZIMI BUNLARDAN KORUYAMADIM’

KOAH hastası Şener Saydam, kızının cenazesine olduğu gibi duruşmasına da oksijen tüpü ile girdi.

Kızını koruyamadığı için çok üzgün olduğunu söyleyen Saydam, "Ne yaptıysam kızımı bunlardan koruyamadım. Uyuşturucu madde satıyor, kullanıyor ve her türlü pislik yapıyorlar. Kapımıza gelen Şafak için eşime, 'Eve almayın, kardeşime ve yeğenlerime telefon açın gelip bunu götürsünler' dedim. Ama o eşimi ikna edip içeri girmiş. Kızım ve Şafak odada konuşurken o sırada evimize kardeşim, yani Şafak'ın babası Turan Saydam ve oğlu Alay Saydam geldi. Şafak eve girerken üzerinde tabanca yoktu sanırım ona tabancayı kızımı öldürmesi için kardeşi Alay verdi. Kardeşimden ve çocuklarından şikayetçiyim" dedi.

‘AMACIMIZ HER İKİ FAİL AÇISINDAN DA EN AĞIR CEZANIN ALINMASI’

Kadın cinayeti davasına müdahil olan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nin avukatı Begüm Osma, ertelenen duruşma sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi:

-Elif yıllardır boşanmak istediği eşinden kaçarak kimi zaman çocuklarını koruyarak yaşam mücadelesi vermeye çalışıyordu. Hayatta kalmaya çalışıyordu. Ancak bizler 'Elif'i koruyamadık' diyebiliriz.

-Şafak Saydam, Elif'in kendisine hakaretlerde bulunduğunu klasik bir erkeklik gururu incindiğinden bahisle beyanlarda bulundu.

-Ancak bizler biliyoruz ki Elif'in ölümüne giden süreç tek başına düşünülmüş, yapılmış bir süreç değil. Tutuklu yargılanan ağabeyi buna azmettirmiştir. Elif'in boşanmak istediği eşinin ikrarı olması sebebiyle bu dosyanın esas faili. Ancak arka planda kalan diğer sanık da bu dosya kapsamında sütten çıkmış ak kaşık değil. Onun da azmettirme eylemleri var.

-Bunun ispatı için uğraşıyoruz. Dosyada eksik hususlar var. Aynı zamanda sanık müdafilerince de yine her yargılamada gördüğümüz benzer tutumları gördük. Elif her ne kadar uzaklaşmak istese, bir hafta boyunca ailesinin evine gitmek istese de her defasında sanığın ısrarlı tutumlarını kendi müdafileri de ikrar ettiler.

-Çiçek çikolata alıp evin önünde saatlerce beklemeler, Elif'i ısrarla eve döndürmek için yapmış oldukları baskı ve zorbalıklar her biri kendi ağzıyla ikrar edilmiş oldu. Biliyorsunuz kadın cinayetleri politiktir. Bu dosyanın takipçisiyiz. Amacımız her iki fail açısından da en ağır cezanın alınması. Azmettirme eylemi ispatlandığı takdirde ikrarı bulunan eşinin almış olduğu cezanın aynısını diğer faili alacak.

-Amacımız maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamakla birlikte cezasızlık algısını yıkmak ve en üst hadden ceza almalarını sağlamak. Burada Elif'in zaten can güvenliği olmadığı, öldürme eyleminin bir şekilde akıllarında net olduğu aşikar.

-Olaydan ne kadar önce aldığı konusunda farklı ifadeler olduğu için net bir şey söylemek mümkün değil. Ancak bir öldürme eylemi için silah temin ettiği ve kendi ifadesine göre kasap olduğunu iddia ettiği bir kişiden aldığını bizlerde duyduk.