CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, CHP Grup Başkanvekilleri ve milletvekilleri, atanmayan öğretmenler, yeni müfredat ve eğitimin diğer sorunlarına tepki göstermek için TBMM'den Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) yürüyüş yaptı. 

KAPI BU KEZ KAPATILMADI

Geçmiş yıllarda CHP başta olmak üzeri muhalefet partilerine kapatılan Bakanlık kapısı bu kez kapatılmadı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kapısından içeri giren heyet basın açıklamasını bakanlığın bahçesinde yaptı. 

"KABUL ETMİYORUZ"

Mili Eğitim bakanlığı önünde konuşan Grup Başkanvekili Murat Emir şunları söyledi:

"CHP Meclis grubu olarak MEB önünde bir basın bildirisi okumaya ve kulakları sağır olanlara sözlerimizi duymak istemeyenlere bir kez de MEB kapısından seslenmeye geldik. 

'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' adı altında  Türkiye'ye dayattıkları kapalı kapalı kapılar ardında hazırladıkları ve kendi karanlık ideolojilerine hizmet edecek olan bu eğitim modelini reddetmeye geldik. 

Çocuklarımızın ihtiyacı çağdaş, laik eğitim modelidir. Oysa geldikleri günden beri her gelen Milli Eğitim bakanı eğitim modelini yapboz tahtasına çevirip her gelen eğitimle oynadı ve her gelenin asıl maksadı milli eğitimi milli karakterinden uzaklaştırıp dinel ve gerici düşüncelere bağlamaktı. 

Biz bu maarif modelinin ne adını ne hazırlanış biçimini ne de içeriğini kabul ediyoruz. 
Bu modellerle Türkiye'yi adım adım geri götürmek, laikliği yok saymak, Mustafa Kemal'i ve devrimlerini unutturmak kimseni haddi ve hakkı değildir."

 

"ÇAĞ DIŞI BİR EĞİTİM MANİFESTOSU"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ise 'Türkiye Yüzyıl Maarif Modeli'ne ilişkin şunları söyledi: 

"Yeni bir taslak eğitim programı olmaktan çok, çağ dışı bir eğitim manifestosu niteliği taşıyan program, adından başlayarak bir dizi ideolojik saplantının yansıdığı, bilimsel değil, polemik bir metindir.

Eğitim biliminin geldiği noktayı göstermesi açısından ibretlik bir durumdur ve asla kabul edilemez.

'Türkiye Yüzyılı' gibi bir partinin seçim sloganı olarak kullandığı ibarelerin, milli eğitim gibi temel bir alanın başlığı haline getirilmesi parti devleti anlayışının dayatılması ve kamu yönetimi anlayışının geldiği noktayı göstermesi açısından ibretlik bir durumdur.

Yine çok uzun yıllardır, tüm yurttaşlarımızın tam bir dil birliği ile kullandıkları 'Eğitim' kelimesi yerine 'Maarif' kelimesinin kullanılması, Bakan Yusuf Tekin ve kadrosunun ideologları Nurettin Topçu ve intisaplı oldukları cemaatlere selam çakmaktan başka günlük yaşamda karşılığı olmayan çabalardır" 

'SÖZ VERDİĞİNİZ ATAMALARI YAPIN'

Mülakat sistemi ve atanamayan öğretmenlerle ilgili konuşan Özçağdaş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum ettiğiniz 1 milyon 155 bin öğretmenin sorunlarını çözün, onlara insanca yaşama şartları sağlayın. İktidarı devraldığınızda sayısı 68 bin olan, bugün ise 1 milyona yaklaşan atanamayan öğretmen sorununu çözün.

Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik bir emek sömürüsüdür, derhal bundan vazgeçin. Ücretli öğretmen varsa, atanmayan öğretmen var, demektir. Söz verdiğiniz atamaları yapın.

2002 Kamu Personel Seçme Sınavı sonuçları ile ek atama sözü verdiğiniz öğretmenlerin sesine kulak verin.

Öğretmenleri kendi kriterlerinize göre elemek için yeni yollar aramak yerine Cumhurbaşkanının seçim vaadinde söylediği gibi mülakat uygulamasını kaldırın"