CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, terörle mücadelenin hükümetlerin inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini belirterek, bunun partiler üstü bir devlet politikası haline getirilmesi çağrısında bulundu. “Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir” diyen Erol, Türkiye'nin bu konuda 40 yıldır ciddi bedeller ödediğini ve artık köklü, kararlı bir devlet stratejisi izlenmesi gerektiğini vurguladı.
“TERÖRLE MÜZAKERE EDİLMEZ, MÜCADELE EDİLİR”
Tunceli Milletvekilliği döneminde PKK’nın doğrudan tehditlerine maruz kalan Erol, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada kararlı mesajlar verdi. ‘Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir. Bu süreç hükümetlerin değil, devletin değişmeyen politikası olmalıdır’ diyen Erol, “Ben terör örgütleri tarafından tehdit edilmiş bir milletvekiliyim. Dün nasıl dimdik durduysam, bugün terör örgütlerine karşı aynı yerdeyim. Terörle mücadelede hükümet politikaları değil, devlet politikasına dönüştürülmelidir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin öncelikli politikaları, devlet politikalarına dönüşmüştür. Bu politikalar, hükümetlere göre değişmezler. Örnek verecek olursak Finlandiya'nın eğitim, Almanya'nın sanayi, Hollanda'nın tarım, Japonya'nın kültür politikaları hükümetlere göre değişmez. Hangi parti iktidar olursa olsun, bu politikalar değişmez ve devlet politikasıdır. Ülkemizde 40 yıllık terörle mücadelede 23 iktidar, 6 Cumhurbaşkanı, 13 başbakan değişti. Türk siyasi tarihimizin tüm partileri bu süreçte iktidar oldu ama sorun çözülemedi. Bu süreçte yaklaşık 2 trilyon dolarlık kamu kaynağı terörle mücadelede harcandı. Türkiye'nin iç ve dış borç yükü 500 milyar doları bulmuş durumda. Oysa bu kaynaklar yatırıma yönlendirilseydi bugün Avrupa'nın en güçlü ekonomilerinden biri olabilirdik. Ayrıca yanlış güvenlik politikalarından dolayı köy boşaltmaları sonucunda yaklaşık 5 milyon yurttaşımızın ata dede topraklarını terk ederek üretimden kopmuştur. Bu yurttaşlarımız tüketici konumuna gelerek şehir merkezlerinde düzensiz göçe neden olarak şehirlerin planlı gelişmesini olumsuz etkilemiştir” diye konuştu.
“SİYASET SÖYLEMLERİNDE DİKKATLİ OLMALI”
Toplumun hassas bir süreçte olduğuna dikkat çeken Erol, “Siyaset dilimizi düzeltip, söylemlerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Toplumun uzlaşısı ve birlikteliği için daha makul dil kullanılması gerekiyor. Ben terör örgütleri tarafından tehdit edilen bir milletvekiliyim. Her zaman terör örgütlerine karşı dik durdum. Bugün de dik duruyorum. Benim düşüncem asla değişmedi. Terör örgütleri ile müzakere olmaz, mücadele olur. Ama bu devlet politikasına dönüştüyse benim kişisel duygularım artık önemli değildir. Devletin bu işteki kurgusu önemlidir. Buna destek verirken de devlet bu hassasiyetleri göz önünde tutmalı. Etnik kökeni ne olursa olsun herkesin eşit yurttaşlık hakkına sahip olduğu, hukukun üstünlüğünün güvence altına alındığı bir sistem kurulmalıdır. 28 Şubat sürecinde olduğu gibi, gücü eline geçirenin kendi lehine kullandığı bir düzen değil; gücün anayasa ile sınırlandığı bir demokratik hukuk devleti hedefimiz olmalıdır. ‘Ne mutlu Türküm’ demek bir erdem ve Cumhuriyetin kazanımı, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmak; devlete vatana ve milli iradeye sadakattir” ifadelerini kullandı.