smithsonianmag'ın haberine göre Rare Book Auctions yöneticisi Jim Spencer, yaptığı açıklamada, "Dürer’in eserlerinin daha sonraki dönemlerde yapılmış kopyalarını ya da farklı tekniklerle üretilmiş baskılarını defalarca gördüm, ancak orijinal eserine yalnızca müzelerde rastlamıştım" ifadelerini kullandı.

1471'de doğan Albrecht Dürer, London Times yazarı Emma Yeomans’a göre "Tüm zamanların teknik açıdan en yetenekli sanatçılarından biri" olarak kabul ediliyor. Dürer, Leonardo da Vinci'nin çağdaşıydı ve eserleri Raphael ve Titian gibi sanatçıları derinden etkilemiştir. Resim çalışmaları da olmasına rağmen, Dürer'in en kalıcı eserleri inanılmaz derecede detaylı bakır levha gravürleridir, bu da onun sanattaki ustalığını öne çıkarıyor.

24 yaşındaki Mat Winter, bu yılın başlarında elindeki gravürle Jim Spencer’a başvurduğunda, Spencer başlangıçta çok büyük bir beklenti içinde değildi. Winter, gravürü on yılı aşkın bir süre önce yerel bir çöplükte bulduğunu belirtti. Spencer, ilk etapta eserin değerli bir parça olduğunu düşünmemişti.

Spencer, yaptığı açıklamada, "Paketi açtım, baloncuklu naylonu çıkardım ve şaşkınlıkla geri adım attım" diyor. "Eseri ışığa tuttuğumda ellerim titriyordu. Kağıt, tam da o döneme ait özelliklere sahipti. Gravürün kalitesi ise kelimelerle ifade edilemeyecek kadar muazzamdı. Böyle bir eseri sadece bir kişinin yapabileceğini biliyordum; bu Dürer'in bizzat kendi eseri olmalıydı."

Eser, Albrecht Dürer’in ünlü tahta baskı gravürü Knight, Death and the Devil (1513) adlı eserinin bir baskısıdır. Bu gravür, Dürer'in üç büyük gravüründen biri olan Meisterstiche serisine aittir. İllüstrasyonda, kaslı bir atın üzerinde oturan bir şövalye, ölümü temsil eden bir figür ve kum saati taşıyan bir varlık, ayrıca onları takip eden keçi benzeri bir şeytan tasvir edilmiştir.

Winter, açıklamasında 10 yaşından beri antikalara ilgi duyduğunu belirtiyor. Çocukken, İngiltere'nin güneyinde bulunan Cranbrook kasabasında, hazine avcılığı yapmak amacıyla yerel çöplüklerde sık sık keşfe çıkarmış.

Winter, "Bir gün, bir kadının arabasında baskı da dahil olmak üzere bir miktar çöp vardı" diye anlatıyor. "Baskı ilgimi çekti ve ona bana verip veremeyeceğini sordum. O da büyük bir memnuniyetle kabul etti. O günden beri, baskı 13 yıldır evimdeki bir dolapta diğer antika buluntularımla birlikte saklı duruyordu."

Winter, yakın zamanda baskının "gerçekten göründüğü kadar özel olup olmadığını öğrenmek için" kontrol ettirmeye karar verdiğini belirtiyor. Spencer, baskıyı görür görmez bunun doğrulanması için ikinci bir görüşe ihtiyaç duyduğunu anladı.

Spencer, Artnet'ten Richard Whiddington'a verdiği demeçte, "Hemen British Museum’a giden bir trene atladım" diyor. Spencer, müzede baskı ve çizim uzmanlarıyla buluşarak bu gravürü müzenin koleksiyonunda bulunan diğer üç Dürer baskısıyla karşılaştırdıklarını belirtti.

Eserin değerini doğrulayan kritik bir ayrıntı vardı: şövalyenin atının başından geçen ince, belirsiz bir çizik. Artnet'e göre bu çizik, daha sonra düzeltilen bakır plakadaki bir hatadan kaynaklanıyordu. Winter'ın baskısında bu çizikin yer alması, eserin orijinalliğini kanıtlayan önemli bir unsur oldu.

Spencer, açıklamasında "Bu, kataloglayıp satışa sunduğum en önemli baskı" diyor. "Muhtemelen 1900 civarında bir montaj üzerine yapıştırılmış, bu durum baskının değerini biraz etkileyebilir. Ancak, harika bir netlik ve kontrasta sahip, gerçekten muhteşem bir izlenim bırakıyor, bu da büyük bir artı. Eğer montajlanmamış olsaydı, bu baskı 200.000 £'a [260.000 dolardan fazla] yakın bir değer talep edebilecek durumda olabilirdi."

Spencer, Artnet'e verdiği demeçte eserin, Albrecht Dürer’in sanatsal ustalığının mükemmel bir örneği olduğunu belirtti.

"Dürer'in erken dönem, daha Gotik tarzda ahşap baskıları devrim niteliğindeydi," diyor Spencer. "Ancak bakır gravürleri daha da etkileyici, hayranlık uyandırıcı ve neredeyse insanüstüydü – bu gravürde olduğu gibi."