Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'da ve Azerbaycan'da katıldığı zirveler sonrası, dönüş yolundaki uçağında gazetecilerle konuştu.
Sorular, konu başlıkları ve cevaplar şu şekilde oldu:
'BEN HALA ESAD'DAN UMUTLUYUM'
Erdoğan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ben hâlâ Esad'dan umutluyum. Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hâlâ umudum var" dedi ve ekledi:
"Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım... Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünü çoğu ülkelere dağılmış Suriyeliler de tehdit etmiyor. Esad bunun farkına varıp ülkesinde yeni bir iklimi başlatacak adım atmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır."
Erdoğan bölgedeki "Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Erdoğan, Esad ile aralarındaki hukuku yeniden ihya edilmesinin bölgeyi çok fazlasıyla rahatlatacağını kaydetti.
GAZZE'DEKİ VAHŞETE DEĞİNDİ
Riyad ve Bakü'ye gerçekleştirdiği ziyaretleri tamamladığını anımsatan Erdoğan, Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesi'ndeki konuşmasında, Gazze ve Lübnan'daki soykırıma değindiğini hatırlattı.
Acil ateşkes ilanının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgeye acil gıda ve ilaç yardımı yapılması gerektiğini de belirtti. Erdoğan, "Malumunuz İsrail üzerindeki baskıyı canlı tutmak ve uluslararası hukuk temelinde bu ülkeye karşı zorlayıcı tedbirler alınması için yoğun gayret gösteriyoruz. İsrail mezalimine dünyada en güçlü tepkiyi veren, bu konuda ticaretin durdurulması dahil en somut adımı atan ülke hiç tartışmasız Türkiye'dir. Gazze'ye gönderilen insani yardım miktarında da en üstte yine biz varız." dedi
52 ÜLKENİN İMZALADIĞI ÖNERİ HAKKINDA KONUŞTU
52 ülke ve 2 uluslararası kuruluşun desteğini alan, İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının önlenmesini öngören girişimine değinen Cumhurbaşkanı, "Bu girişimimize dair mektubumuzu geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne ilettik. Riyad'daki zirvemizde de tüm teşkilat ve Arap Birliği üyelerini mektubumuzu imzalamaya davet eden bir karar alındı. Ülkemizin, katliamın durdurulması için attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildi." dedi.
İKİLİ GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRDİ
Zirvede Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'la ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, görüşmenin "verimli geçtiğini" söyledi.
Ayrıca Ürdün Kralı Abdullah ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yanı sıra Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Irak, Gana, Burkina Faso, Çad, Gine Bissau, Senegal ve Maldivler devlet, hükümet başkanı ve diğer yetkililerle de temas ve görüşmeler yaptığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ziyaretimin ikinci ayağında Bakü'de düzenlenen Dünya Liderleri İklim Zirvesi'ne katıldım. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnükabulden ötürü zirveye ev sahipliği yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşime bu vesileyle tekrar teşekkür ediyorum. Birleşmiş Milletler çatısı altındaki en önemli iklim etkinliği olan zirveye, 80 ülke devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etti. Zirvede beklentinin en yüksek olduğu müzakere başlığı, iklim değişikliğinin finansmanıydı. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu mali kaynağın ne şekilde oluşturulacağı ele alındı."
"2009'da Danimarka İklim Zirvesi'nde açıklanan yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinin, 2025 yılı sonrası için teyidi ve ilave mekanizmalarla desteklenmesini değerlendirdik. Zirveye hitabımda, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele yolundaki gayretlerini anlattım. Küresel iklim eğilimine katkı sunmaya devam edeceğimizi vurguladım. Eşim Emine Erdoğan'ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel ölçekte bir projeye dönüşen Sıfır Atık Hareketi'nin önemini ifade ettim. Ayrıca ağaçlandırma, su idaresi ve yenilenebilir enerji başlıklarında kaydettiğimiz ilerlemelere işaret ettim. Yenilenebilir enerjide Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sırada yer alıyoruz."
11 Kasım'ı "Milli Ağaçlandırma Günü" ilan ettiklerinin üzerinde duran Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlarla birlikte "milyonlarca fidanı" ekeceklerini söyledi.
Erdoğan, liderler zirvesinde birçok mevkidaşıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini, bu kapsamda İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Karadağ Cumhurbaşkanı Yakov Milatoviç ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yüz yüze istişare ettiklerini söyledi.
Bu görüşmelerde ikili ve bölgesel konuları liderlerle konuştuğunu belirten Erdoğan, her iki zirvede de alınan kararların hayırlı olmasını temenni etti. Cumhurbaşkanı, hem Suudi Arabistan hem de Azerbaycan'a nazik ev sahiplikleri dolayısıyla teşekkür etti.
İKLİM KRİZİNE DEĞİNDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, Türkiye'nin 2053'e kadar sıfır emisyon hedefine ilişkin sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
"İklim meselesi dünyanın önünde bulunan en kritik tespitlerden biri. Savaşları, çatışmaları, göçleri ne kadar önemsiyorsak bu meseleye de aynı ciddiyetle yaklaşıyoruz. Türkiye'de hükümet olarak bu konuda ilgili bakanlıklarımızla ne gibi tedbirler alabileceğimizin üzerinde ısrarla duruyoruz. Dünyamızın sınırlı kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ve insanlık olarak yüzyıllar boyunca gelişim göstererek oluşturduğumuz medeniyetimizi çok farklı bir seviyeye getirebilmek için tedbirlerimizi aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz. Türkiye olarak bu konuyu önemsiyor ve üzerimize düşeni yapmak için azami gayret gösteriyoruz. Fakat sadece bizim ya da beraberimizdeki birkaç ülkenin gayretleriyle bu meseleye köklü ve kalıcı çözüm bulmak mümkün değil.
Organize hareket etmeli, bu sorunun yükünü hep birlikte omuzlamalıyız. Bazı ülkeler iklim değişikliği ile eksiksiz mücadele ederken, bazıları kar hırsıyla alınması gereken tedbirleri görmezden gelir, hatta çevreyi daha fazla kirletmeye kalkışırsa bu problemin üstesinden gelemeyiz. Toplumların en küçük birimi ailelerden başlamak üzere, kurumlar, kuruluşlar, yerel yönetimler, sivil toplum, ülkeler ve uluslararası kuruluşlara kadar hedefe odaklanmış ve farkındalığı yüksek bir seferberlik haliyle bu küresel sorunu aşabiliriz. Özellikle de iklim değişikliği ile mücadele konusunda yeterli kaynağa ve imkana sahip olmayan ülkelerin de mücadeleye katılımını sağlamak için finansman, teknoloji transferi ve kapasite gelişimi önemlidir."
Sıfır atık girişiminin öneminin her geçen gün daha çok anlaşıldığını belirten Erdoğan, bu girişimin yaygınlaştırılması ve bir yaşam tarzına dönüşmesi için gayret gösterdiklerini söyledi. Çevre ve iklim hassasiyetlerinin en üst düzeyde olduğunu ve öyle kalacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz tedbirlerimizi şu ana kadar nasıl aldıysak, bundan sonra da almaya devam edeceğiz." dedi.
TRUMP'A SESLENDİ, OCAK'I BEKLEDİĞİNİ SÖYLEDİ
Trump ile yüzyüze görüştükten sonra gelecek ilişkiler hakkında yorum yapacağını söyleyen Erdoğan, konu hakkında şu açıklamayı yaptı:
"Şu anda Sayın Trump'ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor. Bir de Sayın Trump'ın kabinesi, benim kabinemdeki arkadaşlarla yapacakları görüşmelerle birbirlerini çok daha yakından tanıyacak, bilecek ve ona göre de adımlarımızı inşallah atacağız. Bu noktada başkan yardımcıları ve dışişleri bakanları önem arz ediyor. Bu bakanlarımız bir araya gelmek suretiyle birbirlerini tanıyıp, istişare edecekler. Temennimiz odur ki, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok daha farklı bir süreç başlamış olsun. Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir. Biz konuya, her liderin yaptığı gibi ülkemizin çıkarları perspektifinden yaklaşıyoruz. Trump yönetimi, ekonomiyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Türkiye de stratejik coğrafi konumu ve genç nüfusu ile yatırım fırsatları sunan bir ülke. İki ülke arasında ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için yeni fırsatlar oluşturabiliriz. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanlarında yeni işbirliklerini geliştirmemiz mümkün."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Temennimiz odur ki; Trump bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor. Onun için de ocak ayını bir görmemiz lazım." dedi.
ELON MUSK SORUSUNA CEVAP VERDİ
Bir gazetecinin sorduğu "Elon Musk ile arada sırada görüşür müsünüz? Bunun yanında Türkiye'nin uzaya gitme çalışmaları olsun, teknoloji ile ilgili çalışmaları olsun bu noktada küresel düzlemde Türkiye'yi neler bekliyor?" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Bu kampanyada Elon Musk, Sayın Trump'ın yanında yer aldı. Bizi burada ilgilendiren konu Musk'ın uzay ve teknoloji alanında çalışan bir iş insanı olması... Kendisi teknolojiyi yakından takip eden ve bazı ciddi teknolojik adımları da atan bir isim. Türkiye'de kendisiyle bu konuyla ilgili bir görüşme yaptık. Son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Türkevi'nde kendisiyle görüştüğümüzde çocuğunu da yanına almış ve Türkevi'ne öyle gelmişti. Türkevi'ndeki görüşmemizde de samimi bir havada görüşmeyi yaptık. Türkiye'nin teknoloji alanında attığı atılımlar, dünyanın dikkatini çekiyor. Teknoloji tek başına ilerleyeceğiniz bir alan değil, mutlaka bazı işbirliklerine ihtiyacınız oluyor. Bu alanda işbirliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir. Elon Musk, Sayın Trump yönetiminde hangi alanda görev alacak, hangi alanda aldığı görevle Sayın Trump'a veyahut da Amerika yönetimine faydası olacak bunu zaman içerisinde göreceğiz."
'TRUMP'LA İLİŞKİLER, BİDEN İLE KARŞILAŞTIRALAMAZ'
Erdoğan, Donald Trump'ın ABD Başkanı olarak seçilmesinin, bölgesel savaş ve İsrail işgali tehdidini ne oranda azalttığına ilişkin soru üzerine, şunları anlattı:
"Bana bu konuyla ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Trump, görevi Biden'dan teslim alsın bakalım. Devir teslimden sonra yeni dönemde ne gibi adımlar atacak, bunu o zaman göreceğiz. Temennimiz odur ki; Trump bu dönem bölgeye yönelik çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor. Onun için de ocak ayını bir görmemiz lazım. Ocak ayından itibaren ne gibi adımlar atılacağını bence o zaman göreceğiz. Kendisiyle seçilmesi sonrası nasıl birkaç gün içerisinde görüşüp konuştuysak, bundan sonraki süreçte de bu temaslarımızı aynı şekilde gerçekleştireceğimize inanıyorum. Çünkü geçmişte Trump ile görüşmelerimiz, Biden ile mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı. İnşallah bu dönemde de bu adımları en güzel şekilde atarız ve hem Amerika Birleşik Devletleri hem Türkiye buradan kazançlı çıkar."
'ÇİN TEHDİDİ' HAKKINDA KONUŞTU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD'nin liderliğindeki Batı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki kurulu düzen için Çin ve Rusya'yı tehdit olarak görüyor. Rusya ve Çin'in İsrail ve Gazze konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu cevabı verdi:
"Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ne gibi tavırları olacak bunları zaman bizlere gösterecek. Bu işin en ideal şahidi zamandır. Bizler de bunu takip etmek durumundayız ve takip edeceğiz. Ona göre de ne gibi tavır takınıyorlar, ne gibi adım atacaklar göreceğiz. Çünkü bunlar artık dünyada çok önemli konuma gelmiş olan ülkeler. Dolayısıyla biz de artık onları takip edeceğiz. Çin ve Rusya, İsrail'in bu saldırılarının haksız ve hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yaptı. Saldırıların sonlandırılıp konunun diplomasi yoluyla çözülmesi noktasında beyanları da bulunuyor. Birleşmiş Milletler zemininde başlattığımız, İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteyen ortak mektup girişimimize Rusya ve Çin imza verdi, bu önemli bir adımdır. Çünkü İsrail'e bu silah ve mühimmat sevki devam ettiği müddetçe İsrail daha saldırgan hale gelecek. İsrail'in durdurulmadığı her gün Filistin ve Lübnan'daki insani tablo biraz daha ağırlaşıyor. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanamadığı her gün insanlar ilaçsızlık, açlık, susuzluk ve vahşice saldırılar nedeniyle ölüyor."
'BAŞLIKTA MUTLAKA İSRAİL VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arap ülkeleri ve Türk devletlerine yönelik İsrail konusunda daha aktif rol alınması" çağrısına en fazla desteğin hangi ülkeden geldiğine ilişkin soru üzerine, İsrail'in Gazze soykırımına giriştiği günden bu yana herkesi katliamların ve ölümlerin karşısında olmaya davet ettiklerini hatırlattı.
Görüştükleri tüm ülkelerle gündem başlıklarından birinin mutlaka İsrail'in Filistinlilere yönelik zulmü olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir. Hangi dili konuştuğunuz, hangi inanca sahip olduğunuz, derinizin ya da saçınızın, gözünüzün rengi değil insani değerlere sahip olup olmadığınız önemlidir. Maalesef bazı Batılı ülkelerin yönetimlerinden bunu göremedik. Çırpınan Filistinli çocukların feryatları karşısında yürekleri titremeyenlerle ortak bir paydada buluşmamız çok zor. Hastanelerin, ambulansların vurulduğunu gördüklerinde buna isyan etmeyenler, bunu normal görüp 'İsrail'in kendini savunma hakkı var' kılıfıyla bu suçu örtmeye çalışanlardan zulme karşı duruş beklemek hayalcilik olur.
Arap ülkeleri ve Türk devletleri ile insanlık ittifakını genişletmek, tek ses ve tek yürek olduğumuzu göstermek için çalışıyoruz. Bir ve beraber aynı amaçla ve aynı tonda bu zulme karşı seslerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Kaybedilen zamanı çoğaltmadan bunu yapmak ise daha da önemli. Çağrımız somut adımları içeriyor. Mesela Uluslararası Adalet Divanı'nda bir hukuk mücadelesi başladı, ona güçlü destek önemli. Filistin devletinin tanınması için çabalamak bir başka somut adım. İki devletli çözüm olmadan bölgeye huzur ve barışın gelmesi mümkün değildir. İsrail'e yönelik ticari kısıtlamalar ve ambargolar da yine başka bir mücadele biçimi. Diplomatik baskının artırılması için İsrail'i her alanda köşeye sıkıştıracak aktif bir diplomasi ortaya konulması da mühim. Büyük bir insanlık sınavının ortasındayız. Bu sınavdan geçmek insanlık ittifakının parçası olmakla mümkün. Yoksa tarih İsrail'in yanında duranları da zulme sessiz kalanları da yargılayacaktır."