1991'de sona eren Sovyet dönemine dair hafızalarda genellikle kıtlık ve seçim şansının neredeyse yokluğu yer etmiştir. Buna rağmen bazı gıdalar o kadar yaygındı ki bugün kulağa inanması güç geliyor. Bunların en çarpıcı örneklerinden biri de siyah havyar.

KOVALARLA BİLE SATILIYORDU

1960-70'li yıllarda siyah havyar, bugünkü gibi lüks sofralara özgü bir yemek değil, herkesin ulaşabildiği sıradan bir ürün sayılıyordu. Rengarenk ambalajlarda satılmak bir yana pek çok yerde kilo ile hatta küçük kovalarla bile alınabiliyordu.

100 GRAMI 4 RUBLEYDİ

O dönemlerde 100 gram siyah havyarın fiyatı yaklaşık 4 rubleydi. Bir mühendisin ya da fabrika işçisinin maaşı da 100-110 ruble civarındaydı. Yani bir havyar kutusu, ortalama bir maaşın yalnızca yüzde 5'inden daha azına mal oluyordu. Havyarın sahtesini üretmeye gerek bile yoktu çünkü gerçek havyar zaten son derece ucuz ve boldu.

Havyar yalnızca büyük şehirlerde değil, tüm Sovyet pazarlarında kolayca bulunabiliyordu. Özellikle av bölgelerine yakın yerlerde siyah havyar, kırmızı havyardan bile sık tüketiliyordu. Yılbaşı sofralarının, düğünlerin ve resmi davetlerin değişmez ikramıydı; hatta tiyatro büfelerinde bile havyarlı sandviç görmek mümkündü.

BOLLUK BİR ANDA SONA ERDİ

Ancak 70'lerin sonuna gelinirken tablo hızla değişti. Aşırı avlanma ve nehirlerdeki kirlilik, mersin balığı türlerini büyük ölçüde tahrip etti. Havyar raflardan kaybolmaya başladı ve kalan az miktar da çoğunlukla Azerbaycan gibi bölgelerden geliyor, fiyatları hızla yükseliyordu. Bu dönem, Sovyet halkı için gerçek bir "kıtlık çağı" olarak anılmaya başlandı.

DÜNYANIN EN PAHALI YİYECEKLERİNDEN BİRİ

Günümüzde ise siyah havyar dünyanın en pahalı gurme ürünleri arasında yer alıyor. Üretimi büyük ölçüde çiftliklerde yapay olarak yetiştirilen mersin balıklarına dayanıyor. Bu nedenle fiyatlar geçmişle kıyaslanamayacak kadar yüksek.

Bugün Beluga Havyarı'nın 100 gramı Türkiye'de 14 bin TL'yi aşan fiyatlarla satılıyor.