DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı ve görevden alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 2352 yıla kadar hapis istenen İBB iddianamesini eleştirdi. Bakırhan, "Memleket böyle değişmiyor. Türkiye yine siyasi saiklerle yazılmış bir iddianame ile karşı karşıya. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 3900 sayfalık ithamlarla dolu bir iddianame ortaya çıktı. Biz de inceledik. Bir nedensellik arıyorsunuz yok, içine girdikçe kayboluyorsunuz. İddianame bir doğruya çıkmıyor. Labirent gibi." dedi.
Bakırhan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:
Orta Doğu tarihi günler yaşanıyor. Türkiye'nin hem doğusunda hem batısında yara aynı yerden sızlıyor. Zaman ilerliyor, adalet gelmiyor. Dosya numaraları, hakimler değişiyor, deliller bulmadan suçlar icat ediliyor.
Memleket böyle değişmiyor. Türkiye yine siyasi saiklerle yazılmış bir iddianame ile karşı karşıya. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 3900 sayfalık ithamlarla dolu bir iddianame ortaya çıktı. Biz de inceledik.
Bir nedensellik arıyorsunuz yok, içine girdikçe kayboluyorsunuz. İddianame bir doğruya çıkmıyor. Labirent gibi.
Neymiş, CHP'de güçlenmek istediler diyor, bir siyasetçinin kendi partisinin içinde güçlenmek istemesinin neyi suç? Biz de nu yapıyoruz, inşallah hakkımızda dava açmazlar. Partisinin cumhurbaşkanı adayı olmak istedi, bundan doğal ne olabilir? Nesi suç.
İddianameye dayanarak kapatma davasına da gönderme yapıyor. Kapatmalar ve bu iddianamelerin Türkiye'ye hiçbir yararı olmayacak.
AİHM, AYM karar vermiş hukuksuzluk büyütülüyor. AİHM ve AYM kararları uyulmalı.
Kumpasçı aklı asla kabul etmeyeceğiz. Hukuk siyasetin gölgesinde kaldığında devletle toplumun arasındaki güveninin köprüleri yıkılır, barışın zemini oyulur.
Siyaseti iddianame esaretinden kurtarmanın zamanı geldi geçiyor. Demokrasiyle barışı birbirinin nefesi sayıyoruz. DEM Parti olarak yargının siyaseti zincire vurmadığı, yerel yönetimlere yetki ve kaynaklarıyla güçlendiği, sandıktan çıkan halk iradesine amasız ve fakatsız saygı duyulan demokratik Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz.
İktidarın pusulası rant, faiz ve israftır. Buyurun yüreğiniz varsa faiz lobilerine rest çekip kadınların, emeklilerin yüzünü beraber güldürelim.
"BARIŞ İÇİN BU ADIMLAR ATILMALI"
On yıllardır özlemini duyduğumuz barışa doğru yol almaya çalışıyoruz. Barış için atılması gereken adımları sizlerle paylaşacağım.
Birincisi, geçiş dönemi yasası çıkarılmalı ve demokratik entegrasyon sağlanmalı. Her kalıcı barış hukuk zemininde kurulmuştur. Bizde de öyle olmalı.
Hukuk olmadan barış olur mu? Silahların sustuğu ama hukukun konuşmadığı yerde belirsizlikler büyür, siyaset küçülür. Sürecin geçiş dönemi yasasıyla güvence altına alınması gerekir.
İkincisi kayyumların tamamen kaldırılması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi. Seçilmiş irade gasp edildiğinde toplumsal barış darbelenir. Kayyumlar gitmeli, belediye başkanları görevlerine dönmeli.
Üçüncüsü idari gözlem kurulu kaldırılmalı ve hasta tutukluların salıverilmesidir. İnfaz yakmaları derhal durdurulmalı.
Dördüncüsü Barış Akademisyenleri'nin ve ihraç edilen KHK'lıların iadesidir. Barış çağrısı yapmak suç değildir. Bunun için yasaya gerek yok. AYM kararlarının uygulanması yeterlidir.
Beşincisi adalet reformudur. TCK, CMK infaz kanunu değişmeli, terörle mücadele kanunu tamamen ortadan kaldırılmalı. Basın özgürlüğü olmalı, insanlar düşüncelerini ifade etmekten korkuyor. Yargı reformu yapmalı.
BAHÇELİ'NİN ÇIKIŞINA YANIT
Meclis Komisyonu bugün önemli bir toplantı gerçekleştirecek. Komisyon tarihin doğru yerinde duruyor. Bizden önce sayın Bahçeli grup konuşmasında önemli şeyler söyledi. Bahçeli'nin biraz önce bu salonda komisyonun bir an önce çözümün asıl muhatabı sayın Öcalan'la görüşmesine dair ifade ettikleri son derece önemli ve takdire şayandır. 'Komisyon gitmiyorsa ben giderim' demesi tarihi bir sorumluluk alma cesaretini göstermektedir.
Sayın Bahçeli'nin üç maymunu oynamaktan vazgeçelim çağrısı son derece isabetlidir. Sayın Bahçeli'nin süreci yayan ve öteleyenlere karşı süreci korumak için yaptığı çıkışın gereği bir an önce yapılmalı.
Meclis Komisyonu'nun bir gün bile kaybetmeden İmralı'ya gitmesi gerekmektedir. İmralı'ya gitmeyi siyasi bir uyuşmazlık odağına getirmemek, tabuya çevirmemek doğru bir tutum olacaktır. Yüzyıllık meselenin tanımı ve çözümü konusunda biraz ciddi olmak gerekiyor. Bu sorun çözülmeli.