Almanya’daki Stuttgart Üniversitesi’nden araştırmacılar, yaşlandıkça vücutta biriken hücresel yaşlanma (senesens) durumunun metabolizmayı nasıl etkilediğini inceleyerek önemli bulgulara ulaştı. Senesens hücreler bölünmeyi durdursa da vücutta kalmaya devam ediyor ve bazı durumlarda faydalı roller üstlenebiliyor. Ancak yaşla birlikte sayıları arttığında, kronik hastalıkların gelişiminde etkili olabiliyor.

Araştırmanın odak noktasını, kan damarlarının iç yüzeyini kaplayan endotel hücreleri oluşturdu. Bu hücrelerin, metabolizmayı düzenlemede kilit rol oynadığı biliniyor. Ekip, bu hücrelerin yaşlanmasının metabolik bozuklukları tetikleyebileceğini test etmek için iki farklı yöntem kullandı: Yüksek yağlı diyetle obez hale getirilen farelerden yaşlanmış hücreler çıkarıldı ve başka farelere radyasyonla yaşlandırılmış endotel hücreleri nakledildi.

Sonuçlar çarpıcıydı. Obez farelerden senesens endotel hücrelerinin çıkarılması, yağ kütlesinde azalma, kan şekeri seviyelerinde iyileşme ve genel metabolik bozukluklarda gerileme sağladı. Tersine, yaşlanmış hücrelerin zayıf ve sağlıklı farelere nakledilmesi, kan şekerinin yükselmesine ve insülin direncine yol açtı.

Araştırmacı Dr. Nicolas Musi, bu hücrelerin “SASP” (Senesens İlişkili Salgı Fenotipi) adı verilen inflamatuvar maddeler ürettiğini belirterek, “Bu hücreler iltihabi moleküller yayarak dokuların enerji kullanımını bozuyor. Metabolizma bozuldukça tüm vücudun dengesi etkileniyor” dedi.

Çalışmanın ikinci aşamasında, araştırmacılar “fisetin” adlı senolitik ilacı iki fare grubunda test etti. Bu ilaç senesens hücreleri hedef alarak onları ortadan kaldırıyor. Fisetin uygulanan farelerde hem yaşlanmış damar hücreleri azaldı hem de glikoz toleransı iyileşti. Aynı ilaç, obez yetişkinlerden alınan doku örneklerine uygulandığında da benzer şekilde yaşlanmış damar hücrelerinin azaldığı görüldü.

Harvard Tıp Fakültesi’nden Dr. Christina Aguayo-Mazzucato, çalışmanın geniş etkileri olabileceğini belirterek, “Metabolik bozukluk tüm vücudu ilgilendirir. Kan damarlarında yaşlanmış hücrelerin hedef alınması pek çok yaşa bağlı hastalığın tedavisinde ortak bir yol sunabilir” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre sonraki adım, bu sonuçların insan kan damarlarında da aynı şekilde gerçekleşip gerçekleşmediğinin geniş ölçekli klinik çalışmalarla test edilmesi olacak.