Nature Communications dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bireyler arasındaki müzikten alınan keyif düzeyindeki farkların yüzde 54’ü genetik nedenlere dayanıyor. Geri kalan farklar ise çevresel etkenlere, yani kişinin müzikle büyüyüp büyümediğine veya müzikle geçmişte kurduğu bağlara bağlı olarak şekilleniyor.

Hollanda’daki Max Planck Psikodilbilim Enstitüsü’nden doktora öğrencisi Giacomo Bignardi ve ekibi, 37 ile 64 yaşları arasındaki 9 binden fazla İsveçli ikizin verilerini inceledi. 3 bin 400 tek yumurta ve 5 bin 600 çift yumurta ikizinden oluşan bu büyük veri seti, genetiğin müzik keyfi üzerindeki etkisini anlamada bilim insanlarına önemli ipuçları sundu.

Tek yumurta ikizleri genetik olarak yüzde 100'e yakın benzerlik taşırken, çift yumurta ikizleri yaklaşık yüzde 50 ortak gen taşır. Araştırmada, tek yumurta ikizlerinin müzik keyfi düzeyinde çift yumurta ikizlerine göre iki kat daha fazla benzerlik göstermesi, genetiğin etkisini güçlü şekilde destekledi.

Araştırmada kullanılan “Barcelona Müzik Ödül Anketi” katılımcılara müzikle ilgili 20 ifadeye ne ölçüde katıldıklarını sordurdu. “Müzik beni sakinleştirir”, “Sevdiğim bir melodiyi duyunca kendimi ritme kaptırmadan duramam” gibi ifadelerle ölçülen müzik keyfi, kişilerin duygusal ve sosyal bağları üzerinden değerlendirildi.

Araştırma ayrıca, müziğin ruh hali üzerindeki etkisi, ritme tepki verme ya da müzik aracılığıyla sosyal bağ kurma gibi farklı alt başlıkların da genetik olarak farklı yollarla şekillendiğini gösterdi.

Çalışma, müzik algısı gibi daha önce genetikle ilişkilendirilmiş becerilerin yanı sıra, bireylerin genel ödül duyarlılığını da inceledi. Ancak sonuçlara göre, müzik keyfi üzerindeki genetik etkinin yaklaşık yüzde 70’i ne müzik becerileriyle ne de genel ödül tepkileriyle doğrudan bağlantılıydı.

Florida Atlantic Üniversitesi’nden ses eğitmeni Prof. Mitchell Hutchings bu durumu şöyle yorumladı: 

“Bazı insanlar ödül beklentisiyle değil, sadece müziği hissederek var oluyor. Bu çalışmanın ortaya koyduğu şey, bazı insanların gerçekten müzikle genetik olarak daha derin bir bağ kurduğudur.”

Araştırmanın sınırlılıkları da dikkat çekici. İkizlerin aynı ortamda büyüdüğü varsayımı, her zaman geçerli olmayabilir. Bir ikiz daha fazla müzik dersi almış ya da daha çok konser izlemiş olabilir. Ayrıca çalışmanın yalnızca İsveçli ikizler üzerinde yapılmış olması, kültürel farklılıkların sonuçlara etkisini değerlendirmeyi zorlaştırıyor.