Sadece Avustralya'yı değil, tüm dünyayı dehşet içinde bırakan cinayetler günlerce konuşulmuştu. Kathleen Folbigg, 2003 yılında üç çocuğunu öldürmek ve bir çocuğunu da kasıtsız öldürmekten suçlu bulunduğunda, bir bebek katili ve Avustralya'nın en nefret edilen kadını olarak anılmaya başladı.

Folbigg, senelerce tüm suçlamaları reddederken, Folbigg’in serbest kalması için yıllardır bilim insanlarının öncülüğünde yoğun bir kampanya yürütülüyordu. Sonunda Folbigg'in mahkûmiyet kararı, yeni bilimsel kanıtlar sonrası temyiz mahkemesi tarafından bozuldu. Folbigg, 20 yıl hapiste kaldıktan sonra haziran ayında serbest bırakıldı ve şimdi de rekor bir tazminat alacak.

Folbigg beraat ettikten sonra, "Neredeyse çeyrek asır boyunca kimse inanmadı ve düşmanlıkla karşılandım. Her türlü istismara maruz kaldım. Bir gün burada ismimin temize çıkmasını umdum ve dua ettim. Umarım benim çektiğim acıyı bir daha kimse yaşamaz" dedi.

GÜNLÜKLERİ KANIT OLARAK GÖSTERİLMİŞTİ

Yaşları 19 gün ile 18 ay arasında değişen dört küçük çocuğunu (Caleb, Patrick, Sarah ve Laura) 1989 ile 1999 yılları arasında öldürdüğü açıklandığında, suçlamalar tıbbi kanıtlar yerine, Folbigg'in günlük kayıtlarına dayanıyordu. 

Folbigg'e karşı açılan dava aynı zamanda, bir ailede üç veya daha fazla ani bebek ölümünün, aksi kanıtlanana kadar cinayet sayılacağı yönündeki tartışmalı ve artık geçerliliğini yitirmiş bir kural olan Meadow Yasası temel alınmıştı.

Folbigg, 1998 yılında ölen son çocuğu Laura hakkında günlüğüne şunları yazmıştı: “Ona o kadar öfkeyle bağırdım ki bu onu korkuttu, ağlamayı kesmedi. O kadar kötüleştim ki onu neredeyse bilerek yere düşürdüm ve bıraktım. Onu yere yatırıp uzaklaşacak kadar kendimi tuttum. Odama gittim ve onu ağlamaya bıraktım. Muhtemelen sadece 5 dakika geçmişti ama bir ömür gibi geldi. Kendimi bu dünyadaki en kötü anne gibi hissediyorum. Artık beni terk etmesinden korkuyorum. Sarah'nın yaptığı gibi. Bazen ona karşı asabi ve zalim davrandığımı biliyordum ve o gitti. Biraz yardımla."

Folbigg, haziran ayında serbest kaldıktan sonra şimdi de savcılığı, sözlerini bağlamının dışına çıkarmakla suçladı.

Folbigg, “Günlüklerimden özenle seçilmiş kelimeler ve ifadeler... O defterler kendi kendime yazdığım özel duygularımı içeriyordu. Hiç kimse bu tür şeylerin, bırakın üzerinde düşünmeyi, yabancılar tarafından okunmasını beklemiyor. Sözlerimi bağlamından koparıp aleyhime çevirdiler. Beni hiç yazmadığım, asla yapmadığım ve asla yapamayacağım bir şeyle suçladılar” dedi.

AVUKATI GÖNÜLLÜ OLDU

2017'den bu yana gönüllü olarak Folbigg için çalışan avukatı Rhanee Rego'ya göre, Folbigg'in suçsuzluğu adalet ile değil bir grup insan sayesinde ortaya çıktı. Rego'nun durumu bu şekilde ifade etmesinin nedeni ise Avustralya'da, mahkumiyet kararlarını incelemek için bağımsız komisyonları bulunan Birleşik Krallık, ABD, Yeni Zelanda ve Kanada'nın aksine, olası adli hataları araştıracak bağımsız bir organın bulunmaması.

Folbigg'in suçsuzluğunu kanıtlamak için ise bir grup bilim insanı senelerce mücadele etti. Bunlardan biri, British Columbia Üniversitesi'nde adalet uzmanı olan ve 2011 yılında Folbigg'in davasıyla ilgili Cinayet, Tıp ve Annelik kitabını yayınlayan Emma Cunliffe'di.

Mahkemede, kadının haksız yere mahkum edildiğini ve günlük kayıtlarının suçlu bir kadına ait olmadığını, yaşadığı travmayı anlamlandırmaya çalışan kederli bir anneye ait olduğu savunuldu. Ayrıca kadın düşmanı gerekçeler sürülmesine dikkat çekilirken, Folbigg'in yarı zamanlı çalışmak ve spor salonuna gidebilmek için çocuklarını çocuk bakımına vermesi şüpheli olarak görüldü.

GENETİK BİR HASTALIK YÜZÜNDEN ÖLMÜŞLER

2018 yılında, aralarında immünolog Prof. Carola Vinuesa'nın da bulunduğu uzmanlardan oluşan bir ekibin yaptığı araştırmada, Folbigg ile iki kızı Laura ve Sarah'nın CALM2-G114R olarak bilinen nadir bir genetik varyasyon taşıdığının bulunmasıyla önemli bir gelişme kaydedildi ve ölümlerin doğal olma ihtimalinin yüksek olduğu öne sürüldü.

Caleb ve Patrick adlı iki çocuğunda da çocuklarda çok nadir görülen ve ani epilepsi ya da kalp krizine neden olabilen genetik mutasyonun saptandığı bildirildi. 

ÇOCUKLUK ARKADAŞI YALNIZ BIRAKMADI

Sonunda Folbigg Haziran 2023'te serbest bırakıldı. Folbigg'in en büyük savunucularından biri, onun her zaman masum olduğuna inanan çocukluk arkadaşı Tracy Chapman'dı. Chapman, başarısız temyizler sırasında Folbigg'i desteklerken hakaret ve ölüm tehditleriyle karşı karşıya kaldı.

Chapman, "Kathleen için 20 yıllık mücadele devasa bir çabaydı. Bütün bunlar, gelir kaybına ve hayatların parçalanmasına ve ilişkilere mal oldu. Aynı zamanda muazzam bir zihinsel güç gerektiriyordu” dedi.

Folbigg, güncel bilim ve genetiğin, çocuklarının nasıl öldüğüne dair cevaplar sağlamasından dolayı minnettar olduğunu söyledi. Ancak 1999'da da masumiyetini kanıtlayacak yasal yanıtların mevcut olduğunu ekledi: "Göz ardı edildiler. Sistem, bazen çocukların aniden, beklenmedik bir şekilde ölebileceğini ve öldüğünü kabul etmek yerine, beni suçlamayı tercih etti."

Yine de Folbigg kendisini şanslı biri olarak gördüğünü belirtiyor: “Destekle hayatımı yeniden inşa etme şansım var. Ancak bu kadar şanslı olmayan birçok insan var. Gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak için alçakgönüllü ve sistemi iyileştirmeye açık olmamız gerekiyor.”

HUKUK SİSTEMİNİ DEĞİŞTİREBİLİR

Avukat Rego ise davanın Avustralya'yı Birleşik Krallık Ceza Davaları İnceleme Komisyonu gibi bağımsız bir organ kurmaya zorlayan bir dönüm noktası olması gerektiğini söyledi: "Bu Kathleen'in hikayesi olsa da hukuk sistemimizdeki daha geniş sorunlara bir örnek."

Rego, mahkumiyet kararlarının bozulduğunu ve artık devletin tazminat ödemesi gerektiğini söyledi. Kendisi bir rakam belirtmedi ancak bunun rekor bir tazminat olacağını belirtti.

Folbigg haziran ayında hapisten çıktığında iyileşmek ve yanında duranlarla vakit geçirmek için Chapman'ın çiftliğine taşındı.

Perşembe günü yaptığı açıklamada, "Çocuklarım bugün burada benimle ve hayatımın geri kalanında kalbimin yakınında olacaklar. Çocuklarımı sevdim ve her zaman seveceğim” dedi.