İzmir'in Konak ilçesinde sağanaktan korunmaya çalışırken elektrik akımına kapılan 2 kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin haklarında dava açılan 13'ü tutuklu 42 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Mahkeme 11 kişinin tutukluluğuna devam kararı verdi, 2 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Duruşma 6 Mart'a devam edildi.
"İZSU VE GEDİZ ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMAMIŞ"
Faciada hayatını kaybeden 23 yaşındaki Özge Ceren Deniz'in avukatı Ayşe Sarıçiçek, "Hem İZSU hem Gediz kendi üzerine düşen görevleri yapmamışlar, sorumluluklarının bilincinde hareket etmemişlerdir. Kökten çözümler üretmeyerek adeta olay yerinde ölüm çukuru oluşturmuşlardır. Ölüm, olay mahallinde göz göre göre 'Ben geliyorum' demiştir. Dinlenen tüm sanıklar, ifadeleri sırasında kendi yaptıkları işleri ve sorumluluklarını açıklamak yerine karşı kurumun çalışmalarına suçu atarak suçtan kurtulmaya çalışmışlardır. Hem İZSU hem Gediz çalışmalarını birbirine haber vererek koordineli çalışsalardı bugün bu ölüm olayları gerçekleşmezdi. Şu anda Özge Ceren Deniz, 6'ncı sınıf tıp fakültesi öğrencisi olarak beyaz önlüğüyle hastanede stajyer olarak çalışıyor olması gerekirken maalesef 126 gündür kara toprağın altında yatmaktadır. Aynı şekilde ona yardım etmeye çalışırken vefat eden İnanç Öztemay da 126 gündür kara toprağın altında" dedi.
'ADALETİN TECELLİ ETMESİNİ BEKLİYORUM'
Özge Ceren Deniz'in babası Ahmet Deniz ise "Kızım, 126 gün önce Gediz Elektrik ve İZSU'nun zincirleme ihmalleri sonucunda katledildi. Çocuğum yaşasaydı bugün üniversitesinde, tıp fakültesinde stajlarını tamamlayacaktı. Derslerine devam edecekti. Adaletin tecelli etmesini bekliyorum. Gediz Elektrik ve İZSU suçu birbirine atarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Türk adaletinin gereken cezalarını vereceğine inanıyorum" diye konuştu.
'BİZ BU ACIYI HAYAL EDEMEYİZ'
Olayda Ceren'e yardım etmek isterken hayatını kaybeden 44 yaşındaki İnanç Öktemay'ın yeğeni Berfin Öktemay da "Her bir kamu veya özel sektör çalışanı, işini çok doğru düzgün yapmak zorundadır. Çünkü bu ihmallerin sonucu ölümle sonuçlanıyor ve geri dönülemiyor. Biz ne yaparsak yapalım onları mezarın içinden çıkartamayız. Burada kimse yargılanmak istemiyor. Bu adliye koridorlarına gelmek istemiyor. Keşke, ailemize 'Şu an toprağın altında yatmak ister miydi?' sorusunu sorabilseydik. Tabii istemezdi. İki insanın ürettiği enerjiyle bir elektrik çarpmasıyla irkilirsin. Bir daha dokunmaya korkar, dokunamazsın. Caddenin elektriğini düşünün. Yere kapaklanıyorlar. Kalbin normal atışı 100 iken 500'e çıkıyor. İç organların patlıyor. Biz bu acıyı hayal edemeyiz. Aile olarak hepimiz hak edenlerin hak ettikleri cezayı almalarını istiyoruz. Türk adaletine güveniyoruz" dedi.