Bilim dünyası, denizlerin derinliklerinden gelen şaşırtıcı bir çözümle karşı karşıya. Maryland Üniversitesi’nden araştırmacılar, yengeç ve ıstakoz kabuklarında bulunan doğal bir maddeyle elektrikli araçlarda kullanılabilecek yeni nesil piller geliştirdi. Bu maddeden üretilen bataryalar, hem çevreye zarar vermiyor hem de beş ay içinde doğada çözünebiliyor.
ÇÖPE GİDECEK ÜRÜNLER BATARYAYA DÖNÜŞECEK
Restoranlarda tonlarca kabuk atığı her yıl çöpe gidiyor. Ancak Maryland Üniversitesi Malzeme İnovasyonu Merkezi’nden araştırmacılar, bu atıkların aslında enerji depolama devrimi yaratabileceğini söylüyor.
Kabukların içeriğinde doğal olarak bulunan kitin (chitin) maddesi, çinko ile bir araya getirildiğinde yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir bir pil üretiyor. Bu da günümüzde cep telefonlarından elektrikli araçlara kadar her alanda kullanılan lityum iyon pillerin çevreye verdiği zarara alternatif oluşturuyor.

5 AY YETERLİ OLUYOR
Lityum iyon pillerin doğada yok olması yüz binlerce yıl alırken, kitin–çinko piller toprakta yalnızca beş ayda tamamen çözülüyor.
Geride sadece geri dönüştürülebilir çinko kalıyor. Üstelik, yapılan deneylerde bu bataryaların 400 saatin üzerinde kullanımda bile %99,7 verimle çalıştığı tespit edildi.
Araştırmacılar, bu teknolojinin ucuz maliyetle seri üretime uygun olduğunu belirtiyor. Guardian gazetesine göre, bu sonuçlar batarya endüstrisinde büyük bir dönüm noktası anlamına gelebilir.
ELEKTRİKLİ ARAÇLARDA DEVRİM YARATACAK
Dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaştığı bu dönemde, ucuz ve çevre dostu batarya ihtiyacı giderek artıyor. Lityum çıkarımı hem ekolojik yıkıma yol açıyor hem de maliyetleri yükseltiyor. Bu nedenle, yengeç ve ıstakoz kabuklarından elde edilen kitin tabanlı piller, elektrikli araçlar için devrim niteliğinde bir çözüm sunabilir.
Nottingham Üniversitesi’nden malzeme kimyası profesörü Graham Newton, keşfe temkinli bir iyimserlikle yaklaşıyor ve şu ifadeleri kullanıyor; “Yeni batarya malzemeleri genellikle laboratuvar testlerinden üretim aşamasına geçerken büyük farklar gösterir. Ancak bu buluş, sürdürülebilir enerji teknolojileri açısından son derece umut verici.”